Paylaş
Sevgili okuyucularım, dünkü yazımda size bir devlet bankası olan Emlakbank'ın Ahmet Özal tarafından nasıl hortumlandığını belgelerle anlatmıştım. Emlakbank, batık bankaların teminat mektupları karşılığında Ahmet'e milyonlarca dolar kredi vermişti. 1993 ve 1994 yıllarında verilen bu paralar büyük olasılıkla geri dönmeyecekti.
Meğer rezaletin devamı varmış!
Evet, Ahmet'e para hortumlayan tek devlet bankası Emlakbank değilmiş. Şimdi, elime dün ulaşan diğer belgeleri açıklıyorum.
CHP Denizli milletvekili Adnan Keskin, Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yanıt verilmesi istemiyle Meclis Başkanlığı'na bir soru önergesi veriyor. Burada, Ahmet'e devlet bankaları tarafından hortumlanan kredileri tek tek soruyor. Emlakbank bölümünü dün açıklamıştım. Şimdi sıra Halkbank ve Vakıfbank'ta!
Rezalet, işte bu aşamada başlıyor.
Önce Keskin'in sorularına bakalım:
‘‘Halk Bankası, Ahmet Özal'ın Artı Yayıncılık isimli şirketine Mart 1994'te 2 milyon dolar kredi açmış mıdır? Halkbank'ın şu andaki alacağı ne kadardır?
Aynı firmaya Halkbank Yönetim Kurulu kararıyla Mart 1994'te 5 milyon dolarlık teminat mektubu kredisi açılmış mıdır?
Bu krediler karşılığıında (batık bankalar) Marmara Bank ve İmpexbank'tan teminat mektupları alınmış mıdır?
Ahmet Özal'ın şahsına ve sahibi olduğu firmalara Vakıflar Bankası tarafından 1993, 1994 ve 1995 yıllarında ne kadar kredi açılmıştır? Kredi açılması söz konusu ise, nakit ve teminat mektubu olarak kullandırılan kredi tutarları nedir?
Kullandırılan nakit kredi ve teminat mektupları ile Vakıflar Bankası tarafından tahsil edilemeyen alacak var mıdır? Varsa, miktarı nedir?
***
Adnan Keskin üç bankayı soruyor. Emlambank'ın bağlı olduğu Devlet Bakanı Refaiddin Şahin, bu bankayla ilgili sorulara bir ölçüde yanıt veriyor. Oradaki hortumlama olayı böylece açığa çıkıyor.
Şimdi gelelim Halkbank ve Vakıfbank konusundaki yanıtlara!
Rezaletin en büyüğü, işte bu aşamada başlıyor.
Halkbank, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'a bağlı. Özkan, Adnan Keskin'in bu devlet bankasına ilişkin sorularına yazılı yanıt veriyor. Altında kapı gibi imzası var. Aynen şöyle:
‘‘Artı Yayıncılık AŞ, Türkiye Halk Bankası'nın ticari kredi müşterisi olup, firma hakkında istenen bilgiler 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 83. maddesinde düzenlenen ‘‘Banka ve Müşteri Sırrı’’ kapsamına dahil olduğundan, tarafınıza firma hakkında detaylı bilgi verilememektedir.’’
***
Rezalet bununla da bitmiyor. Şimdi elimde Devlet Bakanı Metin Gürdere'nin Vakıfbank'la ilgili verdiği yazılı yanıt ve altındaki imzası var. Vakıfbank, Gürdere'ye bağlı. Yanıt aynen şöyle:
‘‘Bankamızca 2 Mart 1993 tarihinde (Ahmet Özal'a ait) Artı Filmcilik Prodüksiyon şirketine teminat mektubu kredisi açılmış ve kullandırılmıştır.
17 Eylül 1995 tarihinde nakde dönüşen teminat mektuplarından kaynaklanan alacağımızın tahsili amacıyla idari ve yasal takiplere devam edilmektedir.’’
Para batmış. Hayırlı takipler olsun!
***
Sevgili okuyucularım, dünkü yazımda anlatmaya başladığım rezalet, bugün sekize falan katlandı. Ortada korkunç, inanılmaz bir hadise var.
Bakınız, bir milletvekili Meclis'e soru önergesi veriyor ve Ahmet Özal isimli şahsın üç kamu bankasından götürdüğü paraların dökümünü istiyor.
Emlakbank'ın bağlı olduğu Devlet Bakanı DTP'li Refaiddin Şahin, bütün sorulara açık ve net olmasa bile, bir ölçüde yanıt veriyor.
Ama aynı hükümetin iki devlet bakanı olan DSP'li Hüsamettin Özkan ve ANAP'lı Metin Gürdere, resmen kıvırtıyorlar.
Hüsamettin Özkan diyor ki: ‘‘Bu bir ticari sırdır. Açıklarsak yasayı çiğnemiş oluruz.’’
O halde Refaiddin Şahin yasayı mı çiğnemiş oluyor? Aynı hükümetin iki bakanı arasındaki çelişkiye dikkat edin!
Metin Gürdere ise Vakıfbank'ın hortumlandığını kabul ediyor ama rakam vermiyor.
***
Hükümet değişmiş ama Türkiye'yi yöneten kafalar değişmemiş. Bizim uyanık Ahmet devlet bankalarına milyonlarca dolar borç takmış, ne arayan var, ne de hesap soran!
Üstelik, ne kadar götürdüğünü saklıyorlar!
Bunlar değil miydi yolsuzlukların, hırsızlıkların hesabını soracaklarını söyleyenler?
Efendim, Ahmet'in hortumladığı paralar ticari sırmış da, yasanın bilmem hangi maddesine göre açıklanması yasakmış da!..
Yav kardeşim, sözünü ettiğiniz para devletin ve milletin parası. Biz Ahmet'in anasından kaç para borç aldığını sormuyoruz. Ya da tüccar arkadaşı filancaya ne kadar para taktığının peşinde değiliz.
Biz, devlet bankalarından kaldırdığı paranın dökümünü istiyoruz.
Bunu saklamak, bunu gizlemek, Türk milletine ve Türkiye'ye ihanettir. Ayıptır, günahtır.
O para bizim paramız. Ahmet'e pompalanan o milyonlarca dolarda hepimizin hakkı var. Siz kimin parasını kimden gizliyorsunuz?
İşte siz böyle yaptıkça üçkâğıtçılar yürekleniyor. Onlara yol veriyorsunuz...
Çünkü o devlet bankalarından paraları kapıp bir daha ödemeyen nice Ahmet'ler ortalıkta dolanıyor.
***
Hükümet oldular ama ‘‘iktidar’’ olamadılar. Devlet bankalarına bile söz geçiremiyorlar. Örneğin yönetimini değiştiremedikleri Halkbank, Ahmet'e pompaladığı paraların hesabını veremiyor ve Hüsamettin Özkan'ı bile bu konuda istediği gibi kullanmayı başarıyor.
Dünkü yazımı ‘‘Oğlum Ahmet, bu yolda devam et’’ diye bitirmiştim.
Vallahi devam etsin! Böyle başıboş ve sahipsiz ortamda az bile hortumlamış. Ben Ahmet'in yerinde olsam, en azından bir milyar dolar götürürdüm.
Yazıklar olsun Türkiye'yi yıllardan beri yönetenlere. Kimi devletin ve milletin paralarını devlet bankalarından oluk gibi akıtmış, kimi de şimdi bunu ‘‘ticari sır’’ diye saklamaya kalkışıyor!
Utansınlar, utansınlar.
Paylaş