DÜNKÜ gazetelerde fotoğrafları gördünüz. Adıyaman’da AKP il kongresi vardı. Önceden kentte, çevre il ve ilçelerde tantanalı tanıtım ve çağrılar yapıldı:
Kongre yeri olarak stadyum belirlenmişti. Müzik, konser, eğlence vardı! Ahaliye iş çıkmıştı. Adıyaman stadı dolduruldu.
Stada sevk edilenler arasında yüzlerce ilköğretim öğrencisi vardı. Okul giysileriyle gelmişlerdi. Ayrıca imam hatip öğrencileri ve özellikle de kızları da getirilmişti. Hepsinin ellerine AKP flamaları tutuşturulmuş, Tayyip Bey geldiğinde bol alkış istenmişti. Kızların bazıları sıkmabaşa bürünmüştü.
"Başörtüsüne özgürlük" diye slogan atıyorlardı.
Bunlar ilköğretim ve lise öğrencileri idi. Başlarında bazı öğretmenler vardı.
* * *
Tablo vahim. Milliliği kalmayan, gerici kadroların eline teslim edilen Eğitim Bakanlığı’nın utanç tablosu. Küçük çocukları parti kongresine sevk etmek, o bakanlığın başında bulunan kişinin istifasını gerektirir.
Adıyaman Milli Eğitim Müdürü stadyumdaki görüntüler sonrasında büyük bir pişkinlikle şöyle dedi: "Öğrencileri biz göndermedik. Başbakan geliyor diye okuldan kaçıp stadyuma gitmiş olabilirler."
Özrü kabahatinden büyük.
Adıyaman Valisi nerede? Gözünün önünde olanları görmüyor mu, yoksa görmek işine gelmiyor mu?
Şimdi çok merak ediyorum: Bu çirkin tablonun hesabını Eğitim Bakanı Bay Hüseyin Çelik nasıl verecektir? Adıyaman stadında belgelenen bu rezalete, ilköğretim okulları ve liselerin AKP kongresi ve Başbakan için seferber edilmesine ne diyecektir? Soruşturma açtıracak mıdır?
Artık her şey bitti, siyasette ve din sömürüsünde sıra ilköğretim ve lise öğrencilerini kullanmaya geldi.
Biz bu ülkede nice iktidarlar, hatta din sömürüsünün uzmanı ve ustası nice siyasetçiler gördük ama günümüzde ibretle ve utanarak izlediğimiz böylesine rezaletlere, ayıplara, skandal ve pişkinlik sürecine tanık olmadık.
CHP Adıyaman olayının üzerine gitmelidir. Milliliği kalmayan Eğitim Bakanı hakkında gensoru önergesi vermelidir.
* * *
İlgiyle izlenen Bam Teli’nin yapımcısı, gazeteci arkadaşım Tayfun Talipoğlu dün telefonla aradı. Anlattıkları korkunçtu ve Türkiye’de küçük çocuklar üzerinde yaratılan baskıyı sergiliyordu:
"Manavgat’ın Beşkonak beldesinde ilköğretim öğrencileri ile çekim yaptım. Bir turizm beldesinde rafting ve turizmin yöreyi nasıl değiştirdiğini göstermek istiyordum. Programın bir amacı da ’Türkiye’nin çocukları ne düşünüyor’u anlatmaktı. Cin gibi, akıllı çocuklar vardı karşımda. Onlara ’Nasıl bir Türkiye istersiniz, ülkemizin en büyük sorunu sizce nedir’ sorusunu sorduğumda, verilen yanıtlar beni hem üzdü, hem de karamsarlığa sevk etti.
’Dinimizi özgür yaşayamıyoruz, başımızı örtmek istiyoruz’ diye yanıtlar aldım. Abi, burası yabancı turistlerin yoğun olarak geldiği bir belde. Ötesini sen düşün!"
Tayfun’dan yarın sabah saat 10’da NTV’de yayınlanacak programın kasedini göndermesini istedim... Ve bant çözümünü aynen gönderdi. O cin gibi kız çocukları şunları söylüyordu:
"Okuyup buraya geldikten sonra başımızı örtüp kapanacağız... Dinimiz kapanmamızı emrediyor... Mesleğim için açılabilirim ama köye geldiğimizde kapanacağız... Ülkemizde kapalı olanlar hiçbir şey yapamıyor... Türkiye Müslüman ülkesi ama başörtüsünü kaldırıyorlar, bu ne biçim iştir anlamıyorum... İsteyerek örtünüyorum... İnsanların dinini yaşayabildiği bir ülke istiyorum ben... İnsanlar başını örtemiyor, örtünüp öğretmenlik yapamıyor..."
Evet, "Müslümanlık" denilince o küçük, cin gibi, akıllı öğrencilerin bile aklına sadece örtünmek geliyordu.
Büyükleri, onların pırıl pırıl beyinlerine sadece bu kavramı sokmuşlardı. Tayfun Talipoğlu bunları dinlediğinde şoke olduğunu söylüyordu.
Yarın sabah saat 10’da Bam Teli’ni izleyin, Türkiye’nin nereye sürüklendiğini, dinimizin nasıl olup da sadece örtünmeye endekslendiğini bir kez daha görün.
Adıyaman stadındaki AKP kongresinde, Manavgat’ın Beşkonak beldesinde ne yapıyorlarsa, aynısını bütün Türkiye düzeyinde yapıyorlar.
Bunlar rastlantı değil. Din sömürüsü oyununu artık küçük çocukların, ilköğretim öğrencilerinin üzerinden oynuyorlar.