Emin Çölaşan: Kürtçe televizyon bilmecesi

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

BİZ neyi tartışıyoruz? Her kafadan bir ses çıkıyor da, neyi tartıştığımızı biliyor muyuz?

Günlerce bizim medyamızda izledik... ‘‘Efendim işte Doğu ve Güneydoğu'da evlerin önünde, balkonlarında çanak antenler. Vatandaş bu çanak antenlerle Kürtçe televizyonları izliyor.’’

Günlerce bu işin yaygarası koparıldı.

Peki ama vatandaş Türkçe yayınları neyle izliyor? Aynı çanak antenlerle değil mi? Bunun üzerinde hiç kimse nedense durmadı. Hadise böyle saptırıldı.

Kürtçe televizyon tartışmasına son olarak MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun da katıldı ve şöyle dedi:

‘‘Bu bir hükümet meselesi. Görüşümüzü sorarlarsa söyleriz.’’

Ben bu sözleri duyunca gerçekten şaşırdım.

Demek ki hükümet, böyle kritik bir konuda MİT'in ne düşündüğünü sorma zahmetine bile katlanmamıştı. O halde bu hükümet hangi görüşü, nasıl ve neye dayanarak savunacaktı?

Fakat Atasagun'un sonraki sözlerinden anlaşılıyor ki, MİT'in görüşü Kürtçe televizyondan yanadır ve bu görüş hükümete bildirilmiştir.

İşte bütün sorun, bu aşamada çıkıyor.

* * *

Nasıl bir Kürtçe televizyon? Bunu kim yapacak? Bu iş TRT tekeline mi verilecek, yoksa önüne gelen herkes radyo ve televizyon kurup Kürtçe yayın yapabilecek mi?

Yolu açtığınız takdirde sonrası nasıl gelecek?

Unutmayalım, bu işin ardında Avrupa Birliği var.

Kürtçe yayını başka dillerin izlemesi için Türkiye'ye içeriden ve dışarıdan bastırmaya başlamayacaklar mı?

Kürtçe başlarsa, örneğin Arapça yayını da serbest olacak mı?

Sonra ortaya başkaları çıkmayacak mı? Sırf bizi içimizden vurup zor durumda bırakmak amacıyla başka dilleri gündeme getirmeyecekler mi?

O halde MİT Müsteşarı, nasıl bir çizgi izlenmesinden yana?

Bu soruların yanıtını bize kim verecek?

* * *

Biz akıntıya kürek çekiyoruz. İşin başında ve en sorumlu makamlarda olanlar bile karşımıza somut önerilerle çıkmıyorlar ki, konuyu adam gibi tartışalım. Ortada sadece ‘‘Kürtçe televizyon’’ diye soyut bir kavram var. Birileri desin ki ‘‘Arkadaş, bizim kafamızdaki plan Kürtçe yayını sadece TRT eliyle yaptırmaktır’’.

Peki bunun ötesine izin verilir mi? Yani yolu bir kez açtıktan sonra herkes Kürtçe yayın yapma özgürlüğünü elde eder mi? O takdirde desinler ki ‘‘Efendim, herkes Kürtçe yayın yapabilir. Biz bunu düşünüyoruz.’’

Düşünüyorsanız, açıkça söyleyin. Peki sonrası? Ya birileri ‘‘Kürtçe sonrasında diğer dillerde yayın da gündeme gelir. Türkiye'nin her yerinde Arapça ve diğer dillerde yayın yapan radyo ve televizyonlar kurulabilir’’ derse ne olacak?

Ne düşünüyorsunuz ey bu ülkeyi yöneten, veya yönetenleri yönlendirmekle yükümlü olan muhteremler?

Ortada somut hiçbir karar yokken, milyonlarca insanı bu konuların içine itekliyorlar ve boşuna tartışmaya girmelerine neden oluyorlar.

Bu işin sınırı, kısıtlaması olacak mıdır? Nerede başlayacak, nerede bitecektir? Yoksa her isteyen, istediği dilde şakır şakır yayın mı yapacaktır?

Sonra hadise nerede bitecektir? O karambolle kim nasıl uğraşacaktır?

Kendileri hiçbir şey bilmiyorlar!

Ortada muhatap yok, topluma yön verecek kişi ve kuruluşlar yok.

O yüzden insanlar akıntıya kürek çekmek zorunda kalıyorlar.

Hiç kimsenin bilmediği konular üzerinde tartışmalar yapılıyor, toplum boşuna geriliyor.

Allah rızası için bir yetkili çıksın da, şu Kürtçe televizyon konusunda bizi bilgi sahibi kılsın!

Atasagun, Kürtçe televizyon konusunda askerlerin de kendileri gibi düşündüğünü söylüyor. Doğrusu çok şaşırdım. Gerçekten öyle mi?

Aklıma bir soru daha takılıyor. MİT Müsteşarı bu sözleri acaba Ecevit'in isteği ile mi söylemek zorunda kaldı? Yani Ecevit, hükümet ortağı MHP'yi bu konuda yumuşatmak için devreye MİT'i mi sokmaya çalışıyor?

Kendi söyleyemediklerini Rahşan Hanım'a söylettiği gibi, şimdi de bu sözleri MİT'e mi söyletiyor?

Dün kendisi de bir açıklama yapıp MİT'e destek verdiğine göre, bu soru çok daha da mantıklı oluyor.

ÖMER İZGİ'YE SORULAR

Meclis Başkanı Ömer İzgi'den, şu sorulara kısa bir yanıt göndermesini istirham ediyorum.

1- Halen bölücülük suçundan cezaevinde yatmakta olan Leyla Zana ve diğer eski DEP milletvekillerine devlet bütçesinden tıkır tıkır maaş ödeniyor mu?

2- Halen firarda olan eski Refah Partisi milletvekilleri Şevki Yılmaz, İbrahim Halil Çelik ve Hazreti İsa'ya da devlet bütçesinden şıkır şıkır maaş ödemesi yapılıyor mu?

3- Yapılıyorsa, ne kadar?

İzgi'nin yanıtını en kısa zamanda bekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları