Kısa kısa Türkiyem!..

SEVGİLİ okuyucularım, önümde yazmam gereken en az 100 konu var. Hangisini yazacağımı şaşırıyorum. Bugün size şu yaşadığımız ülkeden birkaç görüntüyü kısa kısa, sadece birkaç satırla özetlemek istiyorum.

Elimde iftar davetiyeleri var. Bağkur Genel Müdür Vekili Saner Güngör... Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdür Vekili Tahsin Güney, SSK Genel Müdürü... Eş dost, bakanlar, milletvekilleri, gazeteciler çağrılı. Sofralar görkemli. Ramazan boyunca toklar sofralarında toklar ağırlandı, gösteriş yapıldı. Devletin ve milletin parasıyla birbirleriyle sofra yarışı yaptılar.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ASKİ (su-kanal idaresi) 11 Ekim 2006 günü 194 ton PVC boru ihalesi yaptı. İhale kayıt no: 2006/13 35 91. Boruların teslim yeri Muş’un Korkut İlçesi! Ankara’da yağmur yağınca her yeri sel basıyor, ASKİ Muş için ihale yapıyor. İşin bedeli 390 milyar artı KDV. Niçin Muş?.. Çünkü bunlarda para bol, seçim yatırımını şimdi oralarda yapıyorlar. (Bu işin içyüzünü 10 Ağustos 2006 tarihli yazımda yazmıştım. İnternetten bakabilirsiniz.)

İsminin gizli tutulmasını isteyen okuyucum yazıyor: "Medikal ticareti yapan bir işletmeyiz. Devlete ait hastanelere de malzeme satıyoruz. Fakat kestiğimiz faturaların karşılığı, torpilliler ve partililer dışında kimseye ödenmiyor. Devlet bize paramızı vermiyor, gidip bankalardan kredi alıyoruz, sonra tefecilerin kucağına düşüyoruz. Ne zamana kadar dayanabiliriz? Bütçe fazla versin, enflasyon düşsün diye olduğunu bilsek, seve seve katlanalım. Fakat her şey yalan dolan. Acaba Unakıtan’ın oğlu olsa ona da ödeme yapmazlar mı? Merak ediyoruz. Sadaka değil, hak ettiğimiz paraları istiyoruz, sesimizi kimseye duyuramıyoruz. Bütün sektörümüz aynı durumda. Devlette beş kuruş yok, faturalar ödenmiyor. Belediyeler para içinde yüzüp sorumsuzca harcıyor, yandaşlara köşe döndürüyor.

Side’den bir turizmci yazıyor: "Burada ve bütün Antalya bölgesinde iki sorunumuz var. Günde en az 10 sefer elektrik kesiliyor ve bunu turistlere anlatamıyoruz. Bizimle alay ediyorlar, Yetkililere sorduğumuzda ise ’para yok, yatırım yok’ diyorlar. Laubali cevaplar alıyoruz. İkinci sorunumuz ise fuhuş hızla ilerliyor. Bazıları da buralara gelen her Rus kadını bu işi yapan biri olarak görüp rahatsız ediyor..."

CHP Antalya Milletvekili Osman Özcan, Başbakan tarafından yanıtlanması istemiyle Meclis Başkanlığı’na bir yazılı soru önergesi verdi. Burada yazdığım AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan’ın sözlerini sordu: "Arslan Kürdistan’da doğduğunu söylüyor. Kürdistan neresidir? Türkiye’nin sınırları hiçbir anlam ifade etmez diyen Arslan’ın görüşlerine katılıyor musunuz? Cumhuriyet dönemindeki isyanları alkışlamak gerekir diyor. Bunun anlamı PKK terörünü alkışlamak değil midir? Bütün bu görüşler karşısında İhsan Arslan’ı partinizde tutacak mısınız?"

Kendisine TBMM Başkanı Bülent Arınç imzasıyla gönderilen 16 Ekim 2006 tarihli yanıta bakınız: "İçtüzük uyarınca soru kısa, gerekçesiz ve kişisel görüş ileri sürülmeksizin, kişilik ve özel yaşama ilişkin konuları içermeyen bir önerge ile açık ve belli konular hakkında bilgi istemekten ibarettir.

İlgi önergeniz İçtüzüğün 96. ve 97. maddelerinde belirtilen nitelikleri taşımadığından işleme konulmamış ve ilişikte iade edilmiştir."

Bu kaçıncı örnek? İşlerine gelmeyen, kendi adamlarını zor durumda bırakan sorular derhal iade ediliyor.

CHP Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır’ın Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e soru önergesi: "16 Haziran 2006’da özel bir uçakla Gaziantep’te mağaza açılışına gittiniz mi?.. Doğru ise giderini kim karşıladı?"

Çelik
’in imzasıyla verilen yazılı yanıt: "Ziyaretimle ilgili masraflar açılışı yapan firma tarafından karşılanmıştır."

Bu kadar basit, helal olsun valla!

HOCAMIZA KISA MEKTUP

"Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali Bardakoğlu, Cumhuriyet Bayramı geliyor. Bayramda camilerimize -hiç değilse büyük kentlerimizdeki belli camilere- Türk bayrağı astırmanızı önermiştim. Beni aradınız, bu isteğe olumlu baktığınızı, araştırma yaptırdığınızı, en kısa zamanda yeniden arayıp sonucu bildireceğinizi söylediniz. Aradan epeyce zaman geçti, herhangi bir gelişme olmadı... Ve Cumhuriyet Bayramı’na bir hafta kaldı.

Acaba Diyanet, camilerimize ulusal bayram günlerinde Türk bayrağı asılmasında sakınca mı görüyor? Eğer öyleyse niçin? Günah mıdır, başka bir nedeni mi var? Bunları bilmek hepimizin hakkı değil midir?

En kısa zamanda yanıt göndereceğinizi umuyorum, size saygılar sunuyorum."
Yazarın Tüm Yazıları