Emin Çölaşan: Kemal Bey'e sorular






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

IMF, Türkiye'ye vereceği 1.5 milyar dolarlık kredi dilimini, Telekom atamalarını bahane edip erteledi. IMF'yi Dünya Bankası izledi, o da vereceği krediyi erteledi. Ortaya son derece çarpık ve bu kuruluşların tarihinde belki de hiç görülmemiş bir durum çıktı.

Önceki günkü yazımda bu olayın perde arkasını irdelerken sormuştum:

‘‘Acaba IMF'ye Kemal Derviş'in bilgisi dahilinde bir haber mi uçuruldu? Biz Telekom maçını kaybettik. Hükümete bir gözdağı verin mi denildi?..’’

Soruyu biraz üstü örtülü sormuştum! Şimdi daha açık sorayım. Bunu yapan Kemal Derviş olamaz mıydı?

Derviş'in konumunda olan bir kimsenin, bu gelişmelerin ardından derhal bir açıklama yapıp ‘‘Hayır, ben böyle bir şey yapmam ve yaptırmam. Böyle bir girişimim asla olmamıştır’’ demesi gerekirdi.

Yazımda daha sonra, bazı kuşkularımı dile getirmiştim. Kemal Bey belki de ABD'de yapacağı görüşmelerde sorunu çözdüğünü açıklayacak, Türkiye'ye bir ‘‘kahraman-kurtarıcı’’ olarak dönüp bir kez daha ‘‘vazgeçilmezliği’’ ilan edilmiş olacaktı.

* * *

Ekranda duymadım ama yazılara da yansıdı. Washington'daki gazeteci arkadaşımız Savaş Süzal'ın havaalanında Kemal Bey'e şu soruyu sorduğu sorduğu söyleniyor:

‘‘Olanlardan haberiniz var mı?’’

Yanıt:

‘‘Biliyorum, haberim var. Kredinin ertelenmesini zaten biz istedik. Önemli değil.’’

Bu ifadenin doğru olmamasını diliyorum. (Bu sırada yanlarında Washington Büyükelçimiz Baki İlkin ve başkaları da varmış.)

Şimdi burada Kemal Derviş'e bir kez daha ve açıkça sormak gerekiyor:

‘‘Bu ertelemeden haberiniz var mıydı? Siz mi istediniz? IMF'ye daha önceden Telekom konusunda yakınmalarınızı içeren bir mesaj gönderdiniz mi? Bunca yıl IMF ve Dünya Bankası ile iç içe yaşadınız. Böyle bir nedenle kredi ertelenmesi normal midir?’’

Kemal Bey bu sorulara açık ve net bir yanıt vermekle yükümlüdür. Aksi takdirde ihale onun üzerinde kalacak, ertelemeyi kendisinin yaptırdığı, böylece Telekom yenilgisinin rövanşını almaya çalıştığı iddiaları giderek yoğunluk kazanacaktır.

Şimdiye kadar susmakla yetindi. Ama bazı konular ve bazı sorular vardır ki, yanıt vermediğiniz takdirde zan altında kalırsınız, hatta ülkenize ihanetle bile suçlanırsınız.

Buyurun Kemal Bey, söz sizin.

Murat Talay olayı

Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın oğlu Murat Talay, Teşvikiye Camii'nin muvakkıthanesini dondurmacı dükkánı olarak kiralıyor, orada yıkım yapıyor ve Kültür Bakanlığı'na bağlı bir kurul, burasını birinci derece tarihi eser olmaktan çıkarıp ikinci dereceye indiriyor.

Bunu da birkaç gün önce yazdım. İstemihan Talay açıklama gönderdi.

Gündem yoğundu, elimdeki belgeleri bir kez daha gündeme getiremedim. Şimdi olayı özetliyorum.

Muvakkıthane 2000 yılında işkembeci-çorbacı olarak kullanılıyor. Murat Talay, Vakıflar'a bir dilekçe verip burasının kendisine devrini istiyor. Devir işlemleri sürerken izinsiz inşaat başlatıyor. 4 Mayıs 2000 tarihli uzman raporunda tarihi binaya ek yapıldığı, orijinal kapı ve pencerelerin değiştirildiği, kubbedeki tarihi süslemelerin ortadan kaldırıldığı vurgulanıyor.

Haziran 2000'de Murat Talay'ın şirketiyle kira sözleşmesi imzalanıyor ve yeni bir projenin İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunulmak üzere Vakıflar'a gönderilmesi isteniyor.

Yüksek mimar Hadi Diler tarafından proje hazırlanıyor. Bu proje, tarihi duvar yıkıldığı ve bu yıkımla dondurma dükkánında yeni bir oturma bölümü açılarak cami bahçesine tecavüz edildiği gerekçesiyle, 29 Kasım 2000 tarihinde reddediliyor.

Murat Talay'ın mimarı bunun üzerine 12 Mart 2001 tarihinde yeni bir proje sunuyor. Kültür Bakanlığı'na bağlı kurul, projeyi iki gün içerisinde görüşüp 14 Mart 2001 tarihinde onaylıyor!

Kurul Başkanı Özer Erenman, Rahşan Ecevit'in dayısının oğlu.

Ancak onay kararında, tarihi muvakkıthane birinci derece tarihi eser olmaktan çıkarılıyor ve ikinci dereceye indiriliyor. Böylece, tarihi eserlere zarar veren kişinin Ağır Ceza'da yargılanmasının önüne geçiliyor.

İstemihan Talay benim arkadaşımdır ve düzgün bir insandır. Böyle olaylarla kendisini yıpratmasının hiçbir anlamı yoktur.

Daha önce de yazmıştım, şimdi yapması gereken şey, oğlu Murat Talay'ı bu işten derhal çekmesidir.

Oğlu cami bahçesinde ticaret yapıyor, babasına bağlı kurul bu konuda Murat Talay'a kolaylık sağlayan, koruyup kollayan kararlar alıyor!

Hiç olmaması gereken bir şey. Yakışmıyor.

Yazarın Tüm Yazıları