Kâzım Karabekir Paşa

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

İstiklal Harbi kahramanlarından Kâzım Karabekir, ölümünün 50. yılında Erzurum ve Kars'ta düzenlenen törenlerle anıldı. Türk medyası için bu bir haber değildi... Çünkü reyting vaziyetini yükseltmezdi! Karabekir'i anmak için düzenlenen törenlerde baldır bacak, feryat figân, aşk, kan, cinayet vesaire yoktu.

Bu haberi sadece TRT'nin haber bültenlerinde kısaca izledik.

Diğer televizyonlarda ve yazılı basında hiç görmedim. Yer veren olduysa, onlardan özür dilerim.

Kâzım Karabekir, İstiklal Harbi'nde Doğu Cephesi Komutanı olarak görev yapmıştı. Emrinde, o günlerin koşullarında düzgün ve düzenli bir ordu vardı.

Türk orduları Batı cephesinde başarıya ulaşırken, Karabekir Sarıkamış ve Kars'a kadar yürüyüp oraları aldı ve vatan toprağına kattı. Yoksa oraları da bugün Ermenistan olacaktı.

Savaş bitti, Türkiye bağımsızlığını kazandı. Cumhuriyet ilan edildi. Devrimler tek tek yürürlüğe girmeye başladı.

İşte bu aşamada, Mustafa Kemal Paşa ile İstiklal Harbi'ni birlikte gerçekleştirdiği bazı kumandan arkadaşları arasında çeşitli nedenlerle görüş ayrılıkları belirdi.

Birbirlerinden giderek koptular.

Nedeni belliydi. Bazı kumandanlar ‘‘tutucu’’ kimselerdi. Mustafa Kemal Paşa'nın hızlı devrimlerine karşı çıktıkları gibi, onun ‘‘tek adam’’ yönetimi kurduğunu iddia ediyorlardı.

Kâzım Paşa, silah arkadaşı Mustafa Kemal Paşa'dan tümüyle kopanlar arasındaydı.

Kopukluk o boyuta varmıştı ki, Karabekir yaşadığı olayların bir bölümünü kitap yaptı.

Atatürk döneminde haksızlıklara da uğradı. Örneğin ismi İzmir suikastı olayına karıştırıldı. İstiklal Mahkemesi'nde beraat etti.

Atatürk'ün ölümünden sonra yeniden milletvekili seçildi ve TBMM Başkanı oldu.

27 Ocak 1948'de hayata gözlerini yumdu.

***

Normalde bakıldığında, biz Atatürkçü kesimin Karabekir'i sevmemesi gerekir... Çünkü özellikle Cumhuriyet döneminde tutucu davranmış, Atatürk'e siyasal açıdan karşı çıkmış bir insandır.

Ama bunlar, işin ayrıntısıdır.

Her devrimden sonra, kadrolar arasında böyle görüş ayrılıkları olması doğaldır.

Biz Kâzım Karabekir'e en büyük sevgiyi ve saygıyı duyarız...

Çünkü o bir kahramandır. İstiklal Harbi'nde unutulmaz hizmetleri olmuştur. Vatanın kurtarılmasında payı büyüktür.

Biz, Atatürk'le haklı veya haksız nedenlerle görüş ayrılığına düştüğü için onu ve diğer kahraman arkadaşlarını yermeyiz.

Yüreğimizde hepsinin yeri vardır.

Ölümünün 50. yılında Kâzım Karabekir'i ve bu vatanın kurtulmasında hizmeti geçen bütün kahramanları saygıyla, rahmetle anıyorum.

***

Bu yazıyı niçin yazdım? Refah Partisi ve yandaşları, bizim bu tavrımızdan ders çıkarmalıdır.

Bir insanı seversiniz veya sevmezsiniz. Ama onun vatana yaptığı hizmetleri inkâr edemezsiniz.

İnkâr etmek bir yana, ona küfredemezsiniz.

Atatürk bu vatanı kurtaran insandır. Bu, tarihin bir gerçeğidir.

O'nu sevmeyin. Ama saygısızlık etmeyin. O'na küfür yağdırmayın.

Bunu yapmasalardı, şimdi belki de kapatılmış olmayacaklardı. Kafalarını bu kadarcık bile kullanamadılar!

Bu vatanda özgür yaşayan yobazlar, bu özgürlüğü kendilerine sağlayan insana sürekli küfrettiler...

Ve cezalarını buldular.

TANSU PAZARDA!

Tansu ablam son günlerde alışkanlık edindi, iki şey yapıyor. İlki, semt pazarlarına gidip orada beş dakikalık bir tur atıyor. Pazara gitmeden önce medyaya haber veriliyor:

‘‘Hanımefendi bugün falanca semtin pazarına gidecek. Kamera gönderin...’’

Ablam pazarda beş dakika dolanıp kameralara poz veriyor. İlçe örgütünden beş-on goygoycu da oraya getirilip alkış tutmaları sağlanıyor!

İkincisi, ablam kendini dine verdi! Başına beyaz örtü takıp dini yayınlar fuarına gidiyor, kitapların önünden yıldırım gibi geçip gidiyor. Başında beyaz bir örtü!

Sonra çıkıp camiye gidiyor, namaza duruyor! 33 rekât teravih namazı kılıyor. Başında yine beyaz örtüsü!

Tıpkı hırsız Benazir Butto'nun başörtüsü gibi!

Demek ki ablam namaz kılmayı falan biliyormuş! Valla helal olsun!

Olmasına olsun da, namaz kılmak için niye 56 yıl bekledi yav?

***

Namaz öncesinde de medyaya haber salınıyor:

‘‘Şu saatte camiye gidecek. Muhabir gönderin...’’

Ablam hidayete erip kendini birdenbire dine verdiğine göre ya günahları çok arttı, ya da seçmene yatırım yapıyor!

Günahları çoğaldıysa, Allah affetsin. Amin.

Seçmene din yatırımı yapıyorsa, o işin ustaları vardır. Ablamın elinden yemezler!

AFERİN EYÜP BEY!

Dün bizim Muharrem Sarıkaya'nın yazısında okudum. ANAP'lı Devlet Bakanı Eyüp Aşık ağlaşıyor:

‘‘Kanun kaçağı ve çete üyesi Haluk Kırcı bir ay önce Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanlığı'na gitmiş. Orada çay kahve içip ayrılmış. Polisler onu yakalamamış...’’

Mış mış!.. Sen kimsin Eyüp Bey? Sokaktaki adam mısın, yoksa Devlet Bakanı mı? Bakan sıfatınla dedikodu yapmak ayıp olmuyor mu?

Devlet Bakanı ve Mesut Yılmaz'ın sağ kolu olduğuna göre, işin gereğini niçin yapmıyorsun? O polisler hakkında senin hükümetin niçin işlem yapmıyor? Yoksa senin hükümetin ağlama duvarı mı oldu? Bu ne ciddiyetsizlik!

Şu olup biten gösteriyor ki, hükümetin özellikle ANAP kesimi ve Eyüp Aşık gibi bazı bakanları, kafayı resmen yemişler.

Vah vah!













Yazarın Tüm Yazıları