Paylaş
Gülhane Askeri Hastanesi cerrahi kliniklerini medyada görmüşsünüzdür. Devlet büyükleri, komutanlar ve vatandaşlar oraya sık sık gidip tedavi görmekte olan gazilerimizi ziyaret ederler.
Orada yatmakta olan kahramanların genelde ayakları kopmuştur. PKK mayınına basmışlardır. Ömürleri boyunca sakat kalmaya mahkûm olan bu ana- baba kuzuları, devletin olanaklarıyla tedavi edilir. Protez ayak ve bacaklar takılır.
Bu mayınlara basan nice güvenlik görevlisi de şehit olmuştur.
PKK mayınları yüzünden çok şehit verdik. Yüzlerce, belki binlerce insanımız şimdi ayaksız, bacaksız yaşıyor. Bazılarının gözleri kör oldu, elleri kolları koptu.
***
Peki nereden geliyor bu mayınlar? PKK bunları nereden buluyor? Elimde Gündem Dergisi'nden Hakan Evrensel'in ortaya çıkardığı belgeler var. Bunların çoğu İtalyan mayını.
Genelkurmay Başkanlığı, bu terör örgütünün kullandığı silahlar ve mayınlar konusunda kapsamlı bir araştırma yapmış. Elde edilen kesin sonuç şöyle:
PKK 8 ayrı ülke tarafından üretilen 29 farklı mayın kullanıyor. Bu mayınlar içinde en büyük payı İtalyan mayınları alıyor.
Bunlar tümüyle plastikten üretilmiş. Dedektörle bile tespit edilmesi çok zor.
Üretici firmanın adı Valsella Meccotecnica SPA. Bu bir otomotiv firması. Merkezi İtalya'nın Brescia Kenti'nde. PKK, 22 ayrı tipte üretilen Valsella mayınlarını kullanıyor. Valsella firmasının yüzde 50 ortağı İtalyan otomotiv devi Fiat!
Diğer ortak ise geçmişte Irak'a kıyamet topu satma girişiminde bulunan, bu skandala adı karışan Kont Ferdinando Barletti.
Yaaaa, işte böyle!
Valsella firması bütün dünyada mayın üretimine karşı açılan kampanya sonucunda, üretimini Singapur'a kaydırdı. Ayrıca Mısır'da üretim yapıyor.
İtalyan VS-50 mayınları, PKK tarafından en yoğun olarak kullanılan mayın türü... Çünkü kullanımı kolay, tespiti zor. Çok küçük. El kadar. Ayrıca içinde iğnesi dışında metal yok. Bu yüzden tespit edilemiyor ve patladıkça bizim insanlarımızı öldürüyor, sakat bırakıyor.
Valsella firması, İran-Irak savaşında her iki tarafa da yılda 60 milyon dolar tutarında satış yapıyor, iki tarafı da söğüşlüyordu. Human Rights Watch isimli kuruluşun 1993 raporundan:
‘‘İtalya'nın mayın üreten üç şirketi -Valsella, BPD ve Tecnovar- dünyanın en tuttuğunu koparan ihracatçıları. BPD ve Valsella'nın yüzde 50 sahibi Fiat...’’
***
Şu inanılmaz emme basma tulumbası, şimdi daha net bir biçimde gözlerimizin önüne seriliyor. Biz Türkiye'den Fiat gibi İtalyan firmalarına çalışıyoruz, onların ürettiği mayınlarla bizim insanımız can veriyor, sakat kalıyor!
Biz, Türkiye'den İtalyan modacıların tekstil ürünlerini almak için sıraya giriyoruz, onlar Apo isimli teröristi kanatları altına alıyor.
Milyarlarca dolarlık helikopter ihalesi açıyoruz, İtalyan firması da ihaleye girecekler arasında.
Turizm şirketlerimiz İtalya turları düzenliyor. (Bu turların derhal iptal edilmesi gerekir).
Türkiye'den İtalya'ya para pompalıyoruz, karşılığında mayınlanıyoruz!
Bugüne kadar bu ülkeyle aramızda Apo sorunu yoktu ve böyle bir şey olacağını bilmiyorduk. Ama bundan sonra kim İtalya'ya -zorunlu olmadıkça- para pompalarsa, mal ve hizmet satın alırsa, Türkiye'ye ihanet içinde olacaktır.
O paraların bize PKK mayını olarak döndüğünü yeni öğreniyoruz.
Valsella mayınları bizim insanımızı öldürüyor, bizim insanımızı sakat bırakıyor.
İtalya ile çalışan işadamları ve kuruluşlar bu gerçekleri artık iyi görsünler. Bundan öncesine kimsenin itirazı olamazdı. Ama bundan sonrasına olacaktır.
Haydi bakalım, şimdi bir babayiğit ortaya çıksın da helikopter ihalesine İtalyan firmasını kabul etsin! Göreceğiz, göreceğiz!
***
Sevgili okuyucularım, İtalya son davranışıyla Türkiye'yi, Türk milletini incitti ve rencide etti. Türk-Kürt ayırımı gözetmeden 40 bin'e yakın insanın katili olan bu uyuşturucu kaçakçısının orada böyle karşılanmasını doğrusu istemezdik. Bunu içimize sindiremedik.
Bizim gazetenin Ankara bürosundan Metehan Demir, Roma'dan döndü. Belki diğer gazeteciler de dönmüştür. Dün Metehan'ın anlattıklarını dinleyince, Roma'da sergilenen rezillikleri bir kez de onun ağzından duyunca, yüzüm İtalya adına bir kez daha kızardı.
Keşke bize ‘‘Yasalarımız size iade edilmesine uygun değil’’ demekle yetinselerdi. Onu belki sineye çekerdik... Ama bir katili, teröristi, uyuşturucu kaçakçısını bağırlarına bastılar. Onu bir misafir gibi ağırladılar, Roma'yı PKK çapulcularının gösteri alanına çevirdiler.
Görevlerini yapan gazeteci arkadaşlarımız, polisin gözleri önünde dayak yerken, kıllarını bile kıpırdatmadılar.
İtalya bu davranışlarıyla bir devleti küçük düşürdü, incitti, rencide etti.
Düşünün ki, Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan Kani Yılmaz isimli elebaşı, Roma'da İtalyan hükümetinin gözleri önünde basın toplantısı yapıyor ve kendisini İtalyan polisleri koruyordu!
Bu davranışlar bir ‘‘devlete’’ yakışmaz.
İtalya iyi bilsin ki, başına gerçek bir bela aldı. Rusya'nın bile kovmak zorunda kaldığı bir bela!
Sığınma versinler, besleyip ağırlasınlar, Kaddafi'ye veya başka bir ülkeye postalasınlar, sonuç değişmeyecektir.
Tepe tepe kullansınlar, hayrını görsünler, mayınlarını güzelce satmaya devam etsinler! Bu yağlı müşteriyi sakın kaçırmasınlar!
Gün ola harman ola!
Paylaş