Paylaş
DR. Mühendis Mehmet Çinçik, İstanbul'da banliyö trenlerine sık sık biniyor ve istasyonlardaki rezaleti görüyor. Bunları bir mektupla TCDD Genel Müdürlüğü'ne aktarıyor:
‘‘Aylardır seyahat ettiğim Haydarpaşa-Gebze istasyonlarında büyük harcamalarla yapılan otomatik turnike makineleri ve onları koruyan bölmeler ilgisizlikten bitmiş. Makineler pas içinde, camlar kırık, bölme demirleri pas tutmuş, kapalı bölmelerin kapıları kırık, yolcuların oturma yerleri parçalanmış, kırık dökük. Bu işlerden acaba hangi müteahhitler zengin oldu?...’’
Kendisine TCDD'den 11 Eylül 2000 tarihli yanıt geliyor:
‘‘Kuruluşumuz İstanbul ve Ankara banliyö bölgelerinde istasyonlara akbilli ve jetonlu otomatik ücret toplama sistemi kurulması için BELBİM A.Ş. (İstanbul Belediyeleri Bilgi İşlem Şirketi) ile sözleşme yapılmış ve sözleşme gereğince İstanbul-Halkalı ile Haydarpaşa-Gebze banliyö bölgeleri için tesis yerleştirilmiştir.
Ancak ilgili firma sözleşmede yer alan maddeleri yerine getirmediğinden, tesislerin devir teslimi yapılamamış ve konu adli makamlara intikal etmiştir.
Bu durumda kurulan tesislerin bakım ve korunması kuruluşumuz bünyesinde olmayıp, hizmete açılması da mümkün olmamıştır.
Dilekçenizde değinilen diğer hususlar tarafımızca bilinmekte olup, personel ve ödenekler çerçevesinde giderilmeye çalışılmaktadır.’’
* * *
Bir kamu kuruluşu, İstanbul belediyesine ait bir başka kamu kuruluşuna iş yaptırıyor. Büyük olasılıkla yüz milyarlar ödeniyor ama her gün yüz binlerce insanın kullandığı istasyonlarda bu sistem çalışmıyor. Çalışmadığı gibi, paslanıyor ve elden çıkıyor.
Hem de bunlar İstanbul'un göbeğinde oluyor. İş yargıya intikal etmiş. Bu demektir ki, sonuca yıllar sonra ulaşılacaktır.
Bu olayda kim kimi kazıklamıştır? Giden paraların hesabı kimden sorulacaktır?
Türkiye maalesef bu gibi olayların cenneti olmuş durumda.
Kimse kimseden hesap sormuyor.
İrili ufaklı binlerce kamu projesinde işler ya yarıda bırakılıyor, ya yargıya intikal ettiği için sürüncemede kalıyor, ya da paralar çarçur ediliyor.
Ama yine de, yukarıda bir örnek olarak verdiğim şu olayda TCDD yönetimine teşekkür etmek gerekiyor... Çünkü bir vatandaş bu rezaleti görüyor, dilekçeyle soruyor ve yanıt alabiliyor.
* * *
Ankara'da Akay Kavşağı isimli -projesi bile olmayan- bir projeye bugüne kadar yaklaşık 30 milyon dolar para harcandı.
Bunun hiçbir işe yaramayacağı en baştan belliydi. Nitekim öyle oldu. Çok uzun gecikmeler sonrasında yarısı açıldı ve acı gerçekler görüldü.
Ankara'nın göbeği, bu hilkat garibesi proje nedeniyle yıllardan beri altüst edilmiş durumda. Kocaman ağaçlar kesildi, ortalık pislik yuvası, trafik felç.
İhale İ. Melih belediyesi tarafından BESA isimli deneyimsiz bir firmaya verildi. İş 3 yıldan beri bitmedi, daha en az 2 yıl bitmeyecek.
Burada ve bizim gazetenin Ankara Eki'nde bu projenin her açıdan yarattığı kepazelik hemen her gün sergilendi.
İhaleye kaç firmanın katıldığı, diğerlerinin hangi gerekçeyle elendiği, BESA'ya işin kaça verildiği, gecikme durumunda ceza ödemesi olup olmadığı, bugüne kadar kaç para ödendiği, sonuçta ne kadar ödenmiş olacağı, yani toprağın altına Türkiye'nin kaç milyon dolar gömdüğü hep soruldu.
Yanıt sıfır!
Belediye suspus olmuş oturuyor. Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Ankara Valiliği de susma haklarını kullanıyorlar!
Oysa bu olaylar başkentin göbeğinde, milyonlarca Ankaralının gözleri önünde oluyor.
* * *
Türkiye'nin her yeri benzeri pisliklerle dolu. Devletin ve milletin paraları birilerine hortumlanıyor ve bir daha geri gelmiyor...
Ve irili ufaklı işler asla bitmiyor.
Eğer bir yatırım projesi zamanında, gecikme olmadan ve düzgün bir biçimde biterse, gazetelere haber oluyor.
Bir sürü gereksiz projeye trilyonlar hortumlanıyor. Ondan sonra da gelsin ‘‘Para yok, bütçemiz yetmiyor’’ edebiyatı.
Hayır, para var ama çarçur ediliyor.
Siz devletin ve milletin parasını sorumsuz ellere emanet ederseniz, sorduğunuz sorulara hiçbir makamdan yanıt alamazsanız, hesap sormaktan acizseniz, olacağı işte budur.
Yukarıdaki TCDD olayında bile işi İstanbul Belediyesi'nin bir kuruluşu alıyor ve bitirmiyor. Şimdi mahkeme kararı için bekle en azından 5 yıl! Peki ama giden paralar ne olacak?
Sevgili okuyucularım, aslında Türkiye'nin yeterli kaynağı var. Ama bu kaynağı kamu kuruluşlarının başındaki bazı adamlar sorumsuzca harcıyor. Ondan sonra da ağlaşma faslı, parasızlık edebiyatı başlıyor.
Eğer bu işler İstanbul ve Ankara'da bile böyle oluyorsa, devletin ve milletin parası bazı sorumsuz adamların insafına ve keyfine bırakılmışsa, siz varın Anadolu'da, gözlerden uzakta neler olduğunu bir düşünün!
Paylaş