SEVGİLİ okuyucularım, dünkü yazımda Tayyip'e bazı sorular sormuş ve ‘‘Bu sorulara yanıt veremez. Eğer vermek isterse bu köşe yarın emrindedir. Buyursun, hodri meydan’’ demiştim.
Dün bütün gün bekledim, kendisinden ses gelmedi. Zaten gelemezdi. Kendisine saygılarımı sunuyor, başarılarının devamını diliyorum!
Bugün, günlerden beri tartışma konusu olan ‘‘içimizdeki zehir’’, yani ‘‘tarım ilaçlı gıdalar’’ olayını biraz olsun gündeme getirmek istiyorum. Konuyu dün, bu işin uzmanı olan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi hocalarından Prof. Dr. İbrahim Akif Kansu'ya sordum. Bana gönderdiği notu biraz kısaltıp basitleştirerek size iletiyorum ki, hem üretici, hem tüketici ve hem de okuyucu bir parça bilgi sahibi olsun.
* * *
‘‘Daha fazla ve daha kaliteli tarım ürünü elde etmek için tarımsal savaşım -haşarat, böcek mücadelesi- önemli ve zorunludur. Bu süreçte ‘kimyasal savaşım', yani bazı kimyasal ilaçların kullanılması önem kazanır. İlaçlardan bazısı ürünün yüzeyinde kalır, bazısı içine işler.
İlaçların zehirliliği tartışılırken genel değerlendirme yapmak yanlıştır. Zira, her ilacın özellikleri farklıdır. Doğruyu bulmak için değerlendirmede ölçüler ve rakamlar kullanılmalıdır. Tarımsal savaşım ilaçları insan bünyesine şu 3 yoldan, biri veya daha fazlası ile girer:
Solunum, deri, sindirim.
En tehlikeli olanı, her 3 yolla da girenlerdir. Parathion, Dimecron, Metasytox gibi.
Tüketiciyi bekleyen tehlike, ilaç kalıntısı taşıyan besinlerin yenilmesidir. Kalıntı insanlarca algılanmayınca, tehlike artar. Satın aldığımız tarım ürünleri, bu bileşiklerden mutlaka arınmış olmalıdır. İlaçların bitkide kalıntı bırakmasında şu hususlar rol oynar:
1- İlacın kimyasal özellikleri. 2- Üretici tarafından kullanılma dozu ve tekrarı. 3- İlacın formülasyonu (sıvı, toz, granül gibi). 4- Son ilaçlama ile hasat arasında geçen süre. 5- Bu süredeki iklim koşulları. 6- Ürünün toplanmasından yenmesine kadar uygulanan soyma, temizleme, yıkama gibi işlemler.
Bunlardan en önemlisi ve bizde en çok uyulmayan, 4. maddedir. Üretici, özellikle sera tarımında örneğin son ilaçlama ile hasat arasının 15 gün olması gerekirken, bir ilacı kullandıktan 2-3 gün sonra ürünü toplar. Bu, insanları bile bile zehirlemektir.
Bütün sorun, satılan yiyeceklerin mümkün olduğunca az (izin verilen miktarın altında) kalıntı taşıyor olmasıdır. Üretici, ilaçla ilgili her konuda tavsiyelere uymalıdır. Tarım Bakanlığı, denetimleri gereken ciddiyet ve sıklıkta yapmalıdır. Ürününde tolerans fazlası kalıntı bulunan üreticiyi caydıracak cezalar içeren yasalar mutlaka çıkarılmalıdır. Tüketici ise satın aldığı ürünü yemeden önce mutlaka iyi yıkamalı, soymalı, dış yapraklarını atmalıdır.’’
* * *
Tarım ilacının zehrini en çok dış yapraklar kapar ve emermiş. Lahana, marul, kıvırcık gibi ürünlerin dış yaprakları kesinlikle atılmalıymış.
Domates, biber, elma, erik, kayısı gibi sebze ve meyvelerin mutlaka çok iyi yıkanması ve üzerindeki zehirden arındırılması gerekirmiş.
İyi yıkansa bile, elma ve benzeri meyvelerin kabuğunun soyulması iyi olurmuş.
Akif Kansu Hoca bu konuda üreticilere sesleniyor:
‘‘Her tarım ilacının üzerinde, nasıl kullanılması gerektiğini belirten tavsiyeler yazılıdır. Üretici bunları çok dikkatle okuyup uygulamalı. Tarım ilacı kullanmak şarttır. Aksi takdirde ürün elde edilemez. Haşarat ürünü bitirir. Yapılacak şey, ilacı gerektiği kadar ve gereken zamanda vermektir. Buna uymayan her üretici, başka insanları bilerek zehirlemektedir.
Bu konuda özellikle sera tarımı önemlidir. Domates, salatalık ve bibere çok dikkat edilmesi gerekir.
Türkiye'de hem tavsiye edilmeyen ilaçlar kullanılıyor, hem de gerekli dozun çok üzerinde kullanılıyor. Bunlardan bazıları tehlikelidir ve bitkiye kökünden girer. Yıkamakla yok edemezsiniz. Örneğin pamukta kullanılan ve kökünden içeri giren ilacı biberde kullandıklarını duydum.’’
Tüketiciye ise şunları söylüyor:
‘‘Yediğiniz bütün meyve ve sebzeler, az veya çok ilaçlıdır. Çaresi: İyi yıkayın, kabuğunu soyun, dış yapraklarını atın ve zehri içinize almayın.’’
Ekmekte de buğdaydan geçen zehir olabilir mi?
Çok ender de olsa olabilirmiş. Özellikle ilaçlanmış tohumluk buğday, ya da depolarda böceğe karşı ilaçlanan buğday tehlike yaratabilirmiş.
(Bugün içimden siyasetsiz bir yazı yazmak gelmişti.)