SAVAŞ bayram sonrası başlayacak. Sadece günü belli değil. Türkiye bu aşamada ne yapıyor?
Zorla bir savaşa mı sürükleneceğiz? İstemediğimiz olaylar mı yaşayacağız? Amerika uğruna Mehmetçik kanı mı dökeceğiz? Bu savaştan şu veya bu biçimde kazançlı mı çıkacağız, yoksa ilk Körfez savaşında olduğu gibi milyarlarca dolar zarara girip Amerika'nın tezgáhına bir kez daha düşecek miyiz?
Sorular bitmiyor ve hükümet, sadece gününü gün ediyor... Çünkü hükümet ne olacağını, ne yapacağını bilmiyor.
Amerika'nın kucağına düşmüşüz. Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete.
Dinci kesim bu aşamada Tayyip ve partisine verdiği avansı kullanıyor. Yoksa cuma namazları sonrasında camilerde gösteriler çoktan başlamış ve Amerikan bayrakları, Bush'un kuklaları yakılmış olurdu. Şimdi Türkiye'de başka bir iktidar olsaydı, camilerde kıyameti koparmazlar mıydı?
Fakat bu gelişmeler AKP'nin başına büyük dert açacak. Önemli sayıda AKP milletvekili, son gizli oturumdaki oylamada hükümetin kararına karşı ret oyu kullandı. Bir milletvekili, istifa edeceğini açıktan söyledi.
AKP'de pek çok milletvekili sadece Irak değil, pek çok konuda gidişten yakınıyor. Yakında istifalar ve çözülmeler başlayacak. İlk belirtiler ortaya çıktı.
***
Türkiye kuşkulu, Türkiye başına durup dururken açılacak beladan endişeli. Hem bela gelir ve hem de bu işten maddi ve manevi büyük zararla çıkarsak, bunun hesabını ne Tayyip verebilir, ne de onun hükümeti.
Evet, kafalarda sorular var. Hükümet bunlara yanıt veremiyor, açıklama getiremiyor.
- Amerika ya bizi bazı hileli yöntemlerle (örneğin tepemize birkaç ‘‘Irak füzesi’’ fırlatarak) savaşın içine çekerse ne olacak?
- Kuzey Irak'ta kurulması öngörülen Kürt devleti ve orada üslenen PKK konusunda Amerika'dan güvence aldık mı? (Hayır). Bu konularda ne olacağı belli mi? (Hayır). Kürt devleti kurulmayacağı konusunda güvence verildi mi? (Hayır).
- Bu olayla uğrayacağımız korkunç zarar ne olacak? Bunun ne kadarı bize nasıl ve hangi yolla ödenecek? (Bilinmiyor).
- Kuzey Irak'ta şu veya bu nedenle PKK veya Kürt yönetimi üzerimize sürülürse ne olacak? (Bilinmiyor).
- Petrol bölgesi Musul ve Kerkük, savaş sonrasında kimin yönetimine bırakılacak? Türkiye'nin bu konularda bir çıkarı olacak mı? (Belli değil).
- Petrol Kürtlere bırakılır ve Türkiye'ye yeni bir nasihat daha verilir mi? (Bilinmiyor).
- Recep Tayyip son Washington gezisinde Bush'la kapalı kapıların ardında ne konuştu? Kendisine bizi göbekten bağlayacak hangi sözleri verdi? Yoksa ikisi baş başa geyik muhabbeti mi yaptı!!! (Bu da bilinmiyor ve şimdiye kadar hiçbir açıklama yapılmadı).
***
Türkiye şu anda Güney sınırlarına asker ve araç gereç sevkıyatı yapıyor. Harcamalarımız şimdiden korkunç boyutlara ulaştı.
Dikkat ediniz, bunları kendimiz için değil, Amerika bastırıyor diye yapıyoruz.
Bunlar henüz başlangıç! Verdikçe vereceğiz, ödedikçe ödeyeceğiz. Sonunda bu harcamalar dönüp dolaşıp yine bizim sırtımıza binecek. İşin ceremesini yine biz çekeceğiz.
Zam, vergi ve yüksek enflasyon olarak!
Zaten tamtakır Hazine ve halen ortada olmayan 2003 yılı bütçesi iyice yere yığılacak ve yeniden Amerika'ya, IMF'ye yalvarıp yakarmaya başlayacağız... Çünkü biz bu filmi 1991 yılında ilk Körfez savaşında aynen gördük ve Amerikan kazığını yedik. Bu kez ne değişti?
Şimdi burada hükümete ve onu yöneten Recep Tayyip'e bir kez daha soruyorum:
Siz Amerika'dan güvenceleri aldınız mı?
Bu işler öyle ‘‘biz elimizden geleni yaptık, günah bizden gitti’’ gibi yuvarlak laflarla geçiştirilemez.
Elálemin kaprisi yüzünden Türk kanı dökülecekse, Türk ekonomisi yine krize sürüklenecekse, işin ceremesini yine Türk insanı (zam, vergi, yüksek enflasyon olarak) çekecekse, bu hükümetin aklını başına devşirmesi gerekiyor. Irak olayında ikinci ‘‘Özal vakası’’ yaşamaya kimsenin tahammülü kalmadı. Yaşatan olursa, Türk milleti hesabı fena sorar.