LİBYA devlet başkanı Kaddafi, Etiyopya’daki Afrika ülkeleri toplantısında çadırını kurdurup içinde kalmış. Beyefendi ayrıca sabah kahvaltısında taze deve sütü içermiş. O yüzden devesini de yanında getirmiş. İlkelliğin bir örneğidir.
Bizim heyette bulunan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu deve olayını öğrenince gazetecilere söyle demiş:
"Adam yanında devesiyle dolaşıyor. Biz olsak tefe koyardınız."
Bunu söylerken, Türk Hava Yolları tarafından bir süre önce İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nda deve kestirilmesini kastediyor. Anımsayın, bu kafalar uluslararası bir havalimanında uçakların hemen yanında, binlerce turistin gözleri önünde koskoca deveyi kurban niyetine kestirip kanını akıttılar, deveyi orada parçalayıp etlerini personele dağıttılar...
Ve Türkiye’yi bütün dünyaya rezil ettiler.
Ulaştırma Bakanı, sözleriyle bunu kastediyor. Ülkemizi dünyaya rezil ettiklerini unutmuş, "Biz yapsaydık tefe koyardınız" diyebiliyor.
Ülkemizi işte bu kafalar yönetiyor. Operet yıldızı Kaddafi’yi örnek gösterebiliyor!
MAHKEME KARARI UYGULANACAK MI?
Ankara 10. İdare Mahkemesi, hükümet tarafından bundan bir süre önce otoyol ve köprülerin geçiş ücretlerine yapılan zam konusunda yürütmenin durdurulması kararını verdi. Anayasamızın 138. maddesi çok açık ve net bir hüküm içeriyor:
"...Yasama ve yürütme organları ile idare (yani hükümet ve kurumları) mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
Mahkeme köprü ve otoyol zamlarını hukuka ve yasalara aykırı bulmuş, yürütmenin durduruması kararı vermiştir.
Şimdi yapılacak bir tek işlem vardır ve çok basittir:
Son zamları geri çekmek, otoyol ve köprülerde eski ücretleri yeniden geçerli kılmak.
Bunu yapacaklar mı, yoksa Anayasa’yı açıkça çiğneyecekler mi? Bence ikincisi. Göreceğiz!.. Çünkü Türkiye’yi, her şeyimizi, ulusal varlıklarımızı rastgele satarak ve doğalgaza, akaryakıta, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine sürekli zam yaparak yönetiyorlar.
İKİ TAKIMIN DOSTLUĞU
Dünkü yazımda Ankaragücü-Bursaspor dostluğundan söz etmiştim... Ve bunu yeni öğrenmiştim. Cumartesi günü iki takım arasında Ankara’da oynanan lig maçı öncesinde Ankaragücü ve Bursaspor’un binlerce taraftarı hep birlikte, ellerinde "Atatürk’ün izindeyiz" pankartlarıyla ve bu doğrultuda sloganlar atarak Anıtkabir ziyareti yapmışlardı. Statlarda kan gövdeyi götürürken, bu dostluk ilginç bir olaydı.
Dün yemekte bizim Ankara spor servisi şefi Meriç Enercan’la bu konuyu konuşuyorduk. Bu dostluğun kökenini bir kez daha araştırıp bana ileteceğini söyledi ve iletti. Olay şöyle:
Dostluk köprüsü 1981 yılında kuruluyor. Ankara’da oynanan TSYD Kupası maçlarına katılan Bursaspor’u Ankaragücü’nün binlerce fanatik seyircisi destekliyor. Aynı sezon Ankaragücü ile Galatasaray arasında Türkiye Kupası finali oynanacak. Ankara sahası seyircinin taşkınlığı nedeniyle kapalı. Federasyon maçı Bursa’da oynatıyor. Bursa seyircisi tam kadro Ankaragücü’ne destek veriyor.
Sonraki yıllarda Bursa’nın fanatik Teksas tribününden Abdülkerim Bayraktar, Hacettepe Üniversitesi’ne giriyor, Ankaragücü maçlarını yeşil beyaz Bursa renkleriyle Ankaragücü taraftarları arasında izlemeye başlıyor ve onlarla dost oluyor. Okulu bitiren Abdülkerim, askerde asteğmen rütbesiyle Mardin Savur’a gidiyor ve 11 Ağustos 1993 günü PKK saldırısında şehit oluyor.
Abdülkerim asteğmenin Bursa’da düzenlenen cenaze törenine Ankara’dan 15-20 otobüs dolusu Ankaragücü taraftarı katılıyor. Bu olay iki takım arasındaki dostluğu daha da perçinliyor.
1990’lı yıllardan beri iki takım arasında oynanan her maçta, maç Bursa’da ise 06. dakikada Bursa seyircisi Ankaragücü lehine, maç Ankara’da ise 16. dakikada Ankaragücü seyircisi Bursaspor lehine tezahürat başlatıyor, slogan atıyor. Cumartesi günü hep birlikte yaptıkları Anıtkabir yürüyüşü, bu dostluğun en son örneği.
İki takım arasında oynanan maçlarda bugüne kadar hiçbir olay çıkmamış, seyirci ve oyuncular kavga etmemiş.
Bursaspor’la Ankaragücü arasındaki bu bilinmeyen, benim de yeni öğrendiğim dostluk ve kardeşlik ilişkisi, Türkiye’de bir ilk. Belki dünyada bile örneği yoktur.