Paylaş
ÜÇ tarafı deniz olan bir ülkede yaşıyoruz ama denizciliğimiz, özellikle yolcu taşımamız neredeyse sıfır düzeyinde.
Gemimiz yok!
Olanları da yakında satacağız ve böylece, ‘‘özelleştirme’’ uygulamasıyla birlikte devlet denizcilik alanından da çekilmiş olacak.
Ortada gerçek anlamda bir utanç tablosu var.
Şimdi size devletin elinde bulunan ve satılmasına karar verilen gemileri tek tek tanıtayım:
Karadeniz yolcu gemisi. Yaz aylarında yurtdışına gezi düzenleniyor. 184 yolcu alıyor. Türkiye'nin feribot olmayan ve Marmara dışına çıkabilen tek yolcu gemisi.
İkincisini ararsanız yok!
Ankara, Samsun ve İskenderun feribotları. Yaz aylarında Türkiye ile İtalya arasında sefer yapan, yolcu ve araç taşıyan üç feribot. Kışın ikisi bağlanıyor, biri yıl boyunca İzmir-Venedik çalışıyor.
Truva feribotu. Yaz aylarında İzmir-İstanbul-Karadeniz ringi yapan tek feribot. Yaz kış haftada bir kez İzmir-İstanbul yapıyor.
Tekirdağ ve Bandırma: Sırayla Kıbrıs-Taşucu çalışan iki kardeş feribot.
Yeşilada ve Bozcaada: Çanakkale-Gökçeada arası çalışıyor.
Ayvalık: Şu anda devre dışı kalmış küçük bir Marmara iç hat gemisi.
Avşa: İstanbul'dan Marmara limanlarına çalışan küçük bir gemi.
Mavi Marmara: Aynen Avşa gibi.
***
Evet, Türkiye'nin elindeki gemiler bunlar. Hepsi bu kadar.
Toplam 12 gemi. Bir bölümü çok küçük ve Marmara Denizi dışında çalıştırmak mümkün değil.
Şimdi daha da utandırıcı bir tabloyu önünüze sermek istiyorum:
Eğer ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında İstanbul'dan Karadeniz'e gitmek istiyorsanız, denizden ulaşım yok. İlle de uçakla veya karayoluyla gideceksiniz.
İzmir'den İstanbul'a, İstanbul'dan İzmir'e yaz kış fark etmez haftada iki kez gitmek isterseniz, yine yok. Sadece haftada bir sefer var.
İzmir'den aşağıya, örneğin turizm merkezleri olan Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Antalya'ya denizden gitmek isterseniz, kusura bakmayın! O taraflara giden hiçbir gemimiz yok.
Hele Mersin, İskenderun falan derseniz, hiç yok!
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de deniz taşımacılığı tamamen bir yana bırakılmış. İlle de uçakla, otobüsle, ya da kendi aracınızla gideceksiniz.
***
Şimdi bu kadarcık gemi bile fazla gelmiş ki, hepsi birden özelleştirme kapsamına alındı. Bu gemiler satılacak. Büyük olasılıkla, diğer özelleştirmelerde olduğu gibi, bunlar da ölmüş eşek fiyatına kapanın elinde kalacak.
Dün bu konuyu konuşmak için Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürü'nü aradım.
Yerinde yoktu, not bıraktım.
Aramadı.
Bir kez daha aradım. Sekreterine durumu anlattım... ‘‘Yarına bu konuda yazı yazacağım, yanlış bir şey yapmak istemem’’ diye rica ettim.
Bay Genel Müdür anlaşılan çok meşguldü. Yine ses çıkmadı.
Ögrenmek istediklerimi başkalarından öğrendim.
***
Yunan limanlarında, Akdeniz ve Ege'de adamların apartman gibi gemilerini görüyorsunuz. Sekiz katlı, on katlı dev gemiler.
İrili ufaklı yolcu gemileri, feribotlar vızır vızır çalışıyor. Dünyanın turistini taşıyan bu gemiler sayesinde hem on binlerce Yunanlı ekmek yiyor, hem de Yunanistan korkunç döviz kazanıyor.
Dikkat ediniz, Türkiye'de yolcu gemisi çalıştıran bir tek özel sektör kuruluşu yok. Dahası, Türkiye'nin sadece bir adet küçük yolcu gemisi var.
En büyük limanlarımız arasında yıl boyu gemi çalıştıramıyoruz. En babası İstanbul-İzmir, o da haftada sadece bir kez bir feribot.
Türkiye belli ki, bu alanda da ihanete uğramış. Hatta belki de, demiryollarından bile daha büyük bir ihanet var ortada. İşin üzerinde hiç kimse durmamış ve Denizcilik İşletmesi bir angarya olarak görülmüş.
Şimdi o kamburdan kurtulma zamanı gelmiş.
Kamuoyu bu özelleştirme işini dikkatle ve ibretle izlemelidir.
Burada çok iddialı olarak ve bir kez daha söylüyorum...
Bu gemiler ölmüş eşek fiyatına satılacak.
Gerekçe: Zarar ediyorlar.
Bu kafalarla, bu anlayışla elbette zarar edecekler. İtalya-Türkiye arasında çalışan feribotlarımıza bilet almak isteyen gurbetçilerimiz çoğu zaman ‘‘Yer kalmadı’’ diye geri çevrilirken, aynı hatta çalışan köhne yabancı gemilere bilet bulunuyordu; çünkü onları işletenler, bizim biletleri satanlara avanta verip ‘‘Yok’’ dedirtiyordu.
Satılacak gemilerde toplam 790 personel varmış. Bunlar ne olacak? Birikmiş haklarını kim ödeyecek? Bunu de devlete ödetecekleri konusunda yoğun duyumlar alıyoruz.
Türkiye'de bütün kamu kuruluşları siyasetçilerin elinde oyuncak. Adamını bulan oralara kapağı atıyor ve kuruluş zarar ediyor.
Sonra ise özelleştirme faslı başlıyor.
Pırıl pırıl tesisler kapanın elinde kalıyor.
Şimdi sıra geldi gemilerimizi elden çıkarmaya.
Kaça gideceklerini hep birlikte izleyeceğiz.
Paylaş