Paylaş
İzmir eski milletvekili Erol Yeşilpınar'dan aldığım mektubu özetliyorum:
‘‘19 Eylül 1995 günü görev uçuşu sırasında uçağı düşerek şehit olan Merzifon üssü 152. filo pilotlarından Hava Pilot Üsteğmen Cenk Yeşilpınar'ın babası ve 16. dönem İzmir milletvekiliyim.
İlişikteki mektubu 27 Şubat günü Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlhan Kılıç'a gönderdim. Aynı mektubu Başbakan Mesut Yılmaz, Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'e de gönderdim...’’
Peki neymiş o mektup? Yeşilpınar'ın yazdıklarına yine özetle bir göz atalım:
‘‘Şehit pilotlarımızın çoğunluğu, teğmen veya üsteğmen rütbesinde olan ve parasal imkânları kısıtlı subaylardır. Mesleğe yeni başlamış, maaşlarıyla kendileri ve aileleri için birikim oluşturamamış, hatta bir konut bile edinememiş devlet görevlileridir.
Bir pilot en az 12-15 yılda yetişir.
Şehidin yakınlarına Emekli Sandığı tarafından verilen emekli ikramiyesi (yani ölüm tazminatı) ve bağlanacak maaş, asla o şehidin hizmet süresi üzerinden hesaplanmamalıdır.
O kişi eğer şehit olmasaydı, devletine 25 yıl hizmet verecek ve o süre üzerinden emekli olacaktı.
Şehit olmakla, en değerli varlığı olan canını devletine vermiştir. Hangi hizmet süresinde olursa olsun, verilecek tazminat ve bağlanacak maaş, 25 hizmet yılı üzerinden hesaplanmalıdır.
Oğlumun şehadeti sonrasında üyesi olduğu askeri sandıklar hariç, Emekli Sandığı tarafından bize 860 milyon lira ‘‘ölüm tazminatı’’ verildi. Bu para 12 yıllık hizmet karşılığıdır.
Ayrıca bana ve eşime ayrı ayrı, ayda 9 milyon 613 bin lira maaş bağlandı. Bu maaşın bugünkü rakamı 23 milyon 746 bin lira.
Şehit oğlum evli olsaydı, eşine bugün 47 milyon 492 bin lira maaş veriliyor olacaktı.
Şimdi kendi kendimize soralım. Vatan uğruna hayatını feda eden bir şehidin geride bıraktığı eş veya çocukları, bu hayat pahalılığında ayda 47.5 milyon lira ile nasıl geçinebilir? Aynı camianın insanları olarak biz buna nasıl tahammül edebiliriz?
Şehit aileleri için düzenlenen gecelerde ben ve eşim bu durumla sık sık karşılaşıyoruz ve üzülüyoruz.
Bunları şahsım değil, tüm şehit aileleri adına yazıyorum. Bu şehitlerimizin ‘‘devletin mali terazisinde’’ hak ettikleri düzeyde ve diğer bazı kesimlere tanınan mali haklar açısından eşit olarak tartılmasını arzu ediyorum...’’
Evet, İzmir eski milletvekili Erol Yeşilpınar'ın haklı feryadı böyle. Sanırım bu başvurularından olumlu bir sonuç çıkmamıştır. Çıkmasını beklemek de zaten zordur...
Çünkü bu girişimlerde bulunanların karşısına pek çok bürokrasi engeli çıkar.
1- Bu düzenleme için yasa gerekir. Kim uğraşacak! Hele bu Meclis'ten kaç yıl sonra geçer!
2- Şehitlere de para yoktur. Devletin olanakları bu kadardır!
***
Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne. Dünkü Sabah Gazetesi'nde yer alan bir haberi size aktarıyorum:
‘‘Partileri kapatılan ve yasadışı çeteye üye olmak suçundan 15'er yıl hapse mahkûm edilen HEP eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Selim Sadak ve Hatip Dicle'ye devlet maaş bağladı. Dört HEP'liye, yasama organı eski üyesi tazminatı olarak her ay 132 milyon lira ödeniyor.
Refah Partisi'nin kapatılmasıyla yurtdışına kaçan ve gıyabi tutuklu olarak aranan Şevki Yılmaz ile İbrahim Halil Çelik de aynı haktan yararlandı.
(Milletvekillikleri Anayasa Mahkemesi kararı ile düşen) Necmettin Erbakan, Ahmet Tekdal, Şevket Kazan ve Hasan Hüseyin Ceylan'a da, başvuruları halinde maaş bağlanacak...’’
Meğer bu işin de püf noktası varmış!.. Bu ödemeler ‘‘yasa uyarınca’’ yapılıyormuş!
Nisan 1977'de milletvekillerimiz kendi maaşlarıyla ilgili bir yasayı görüşürken, el çabukluğu ile Emekli Sandığı yasasında ufacık bir değişiklik yapmışlar.
Yasada daha önceden ‘‘milletvekilliği ceza sonucu düşenlere ödeme yapılmaz’’ hükmü varken, bu madde ‘‘Türk vatandaşlığından çıkarılanlara ödeme yapılmaz’’ biçiminde değiştirilmiş. Ne olur ne olmaz diye, kendilerini garantiye almışlar.
Yani bu arkadaşlar Türk vatandaşlığından çıkarılmadıkça, maaş almaya devam ediyorlar.
Adam öldür, hırsızlık yap, devleti soy, ırza geç, memuru döv, vatana ihanet et, bölücülük yap, istediğin suçu işle, hapis cezası ye, partin kapatılsın, milletvekilliğin mahkeme kararıyla düşsün, yurtdışına tüy, ne halt edersen et!..
Vatandaşlıktan çıkarılmadıkça, maaşını tıkır tıkır alıyorsun!
Yeter ki bir kez milletvekili seçilmeyi başar!
***
Erol Yeşilpınar'ın aslan gibi pilot üsteğmen oğlu şehit düşmüş, anasına babasına ayda toplam 47 milyon 492 bin lira para ödeniyormuş!
Nice şehit yakını da buna benzer paralarla ayın sonunu getiremiyormuş, namerde muhtaç oluyormuş!
Öte yanda ise sırf bir kez milletvekili seçildiler diye, hırsıza, yolsuza, bölücüye, partisi kapatılana, yurtdışına kaçanlara şakır şakır maaşlar ödeniyormuş!
Mevzuat böyle efendim, ne yapalım!
Şehitler için yasa çıkarmak zor iş, kim uğraşacak efendim!
Milletvekilleri bir zamanlar kendileri için çıkarmışlar efendim!
Zaten devletin parası olsa, Şevki'lere vesairelere ödediğinin bir bölümünü şehitlerimizden esirgemez ki efendim!
Şehitleri düşünelim de Leyla Zana'ları, Şevki Yılmaz'ları ihmal mi edelim efendim!
Devlet malı deniz efendim, mevzuat böyle efendim!..
Paylaş