ADAM belediye başkanı. Adam kamunun, halkın parasıyla gösteriler yapıyor.
Yüz milyarlarca liralık top alıyor, kendi çıkarı için dağıtıyor. Ankara'da bütün reklam panoları, bütün belediye otobüsleri adamın afişleriyle, pankartlarıyla dolu. Geçen pazar günü Ankara'da miting yaptığı bir tabela partisinin başına geçecek!
Devletin, milletin, kamunun parasıyla siyaset yapıyor, şov yapıyor, paraları saçıyor ve burnunun dibindeki beş kuruşa muhtaç devlet, onu izlemekle yetiniyor.
Ankara'daki devlet nerede? Devleti temsil eden protokol valisi Yahya nerede? Kim göz yumuyor bunlara?
Özgürlük ve Dayanışma Partisi bildiri yayınlıyor: ‘‘Göz boyamak adına maç heyecanını kullanarak kendi şovunu yapan İ. Melih Gökçek, şimdi de kira bedeli milyarlarca lira olan reklam panolarını, kendi miting duyurusunu yapmak için kullanıyor. Nasıl bir menfaat karşılığında bu afişler bir partinin, bir belediye başkanının siyasi emellerine alet ediliyor? Reklam panolarının kirasını kimler ödüyor? Nereden ödeniyor? Üyesi olduğu partiden mi, yoksa belediye bütçesinden mi?..’’
Kimseden ses yok! Pazar günü miting alanına İ. Melih'e iş yapan müteahhitler tarafından 5 milyon liraya kiralanmış işçiler getiriliyor. Gelmeyen, işten atılmakla tehdit ediliyor. Sırtlarına, üzerinde ‘‘Başbakan Melih’’ yazan gömlekler giydiriliyor. Meydandaki 4 bin kişi mutlu, çünkü çoğu 5 milyonu cebe atmış.
Bu nasıl iştir? Halkın parası nasıl oluyor da bu şahsın siyasal çıkarlarına alet ediliyor? Ankara'da devlet yok mu? İçişleri Bakanlığı, Ankara'nın protokol valisi Bay Yahya Gür nerede?
* * *
Yargıda, mahkemelerde yüzlerce davası olan bu şahsın çocuğu geçenlerde evlendi. Tanıkları Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin ile Yargıtay'ın sabık ve entel başkanı, şeriatçı basından her gün övgüler alan Sami Selçuk! Adalet Bakanı düğünde, bazı Yargıtay üyeleri, hákimler ve savcılar düğünde!
Acaba bu gövde gösterisi yargı kararlarını etkiler mi, etkilemez mi? Etkilemez herhalde!
Avukat Rahmi Kumaş, milli görüşçü İ.Melih tarafından Ankara'nın amblemi olarak getirilen pislikle ilgili dava açıyor. İki minare ortasında bir içkili lokanta kubbesi, alt tarafında baş aşağı bir ay yıldız. Hem dine, hem bayrağımıza hakaret içeren, Ankara'yı temsil etmekten uzak bir din sömürüsü. Ankara İdare Mahkemesi amblemi iptal ediyor, Danıştay bu kararı onaylıyor. Fakat amblem yine her yerde. İçişleri Bakanlığı ve Ankara'nın protokol valisi Yahya bu kararları umursamıyor. Rahmi Kumaş dün son çare olarak Yargıtay Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuyor.
Ankara'da devlet var mı?
Rivayete göre derin devlet, Tayyip'i ve diğer şeriatçıları bölsün diye İ. Melih'in arkasında ve o ne yaparsa yapsın ses çıkarmıyor, görmezden geliyor, yol veriyor.
* * *
İsteyen kimse istediği yerde siyaset yapar. Ancak hiç kimseye kamu parasıyla siyaset yapma ve çıkar sağlama hakkı verilemez.
Adamın elinde irili ufaklı binlerce ihale var. Katrilyonlar dönüyor ve bu adam şimdi parti başkanı oluyor! Bu değirmenin suyu nereden geliyor ve nerelere akacak?
Onun parti başkanlığını ciddiye almak mümkün değil. Yanında sadece İzmir'in eski belediye başkanı, trilyonları Kordon'a taş yığını olarak gömen Burhan Özfatura ile Refah-Fazilet ve şimdi bağımsız milletvekili, Necmettin hocaefendinin adamı emekli albay Hüseyin Arı var. Onun kim olduğunu da yakında burada açıklamaya başlayacağım.
Şimdi şu manzaraya bir bakınız! Adam bir yanda tamamı kamu parası olan katrilyonlarla oynuyor, öbür yanda bir tabela partisinin başkanı oluyor, kamunun olanaklarını kendi amaçları için kullanıyor. Paralar oluk gibi akıyor, tepki veren yok.
Ankara'da bunların hesabını soracak bir devlet var mı? Yok!
Emin Çölaşan’ın notu
Cumartesi günkü yazımda iş takipçisi ve iş bitirici gazeteciler arasında adı geçen Sebahattin Önkibar aradı. Abdurrahman Yakup Reisoğlu isimli hayali ihracatçının DGM savcısına verdiği ifadenin doğru olmadığını, kendisinden para almadığını, zaten bu konuda yargı tarafından da bugüne kadar ifadesine başvurulmadığını bildirdi.