"MUHTEREM AKP milletvekilleri, bugün Kızılcahamam’da kampa giriyorsunuz. Ekmek elden su gölden, harcamalar partinizden! Yiyip içeceksiniz, temiz hava alacaksınız, havuzlarda yüzeceksiniz, boy boy fotoğraflarınız çekilecek ve sizler de kameralara eşofmanla, haşemalarla poz vereceksiniz.
Ancak muhterem milletvekilleri, Türk milletinin sizlerden beklediği bazı şeyler var. İktidarınıza yönelik eleştiri yapmanız. Ülkemizde neler olduğunu görüyorsunuz.
Hiçbirinizin korkacak bir şeyi yok. Allah’a bin şükür, hepiniz varlıklı insanlarsınız. Aç değilsiniz, açıkta değilsiniz. Yarın milletvekilliğinden ayrılsanız, her birinizin geçimi yine olacak.
Milletvekili seçilmeyi zaten başarmış durumdasınız. Bundan sonra sizlere karada ölüm yok! Yaşamınızın sonuna kadar sizin ve aile bireylerinizin tüm sağlık harcamaları Meclis bütçesinden karşılanacak. Emekli maaşı olarak her ay milyarlarca lira alacaksınız. Yani bir gelecek endişeniz asla yok.
Şimdi sizlerden beklenen, ellerinizi biraz da vicdanlarınız üzerine koymanız. Bugüne kadar tamamınız demeyeyim de, büyük çoğunluğunuz, Meclis çatısı altında emir komuta zinciriyle el kaldırıp oy kullandınız. Parti yönetimi sizleri açıkça kullandı. Parti disiplini adı altında, vicdan yaralarına rağmen oylar verdiniz.
Yahu lütfen, biraz eleştirin. Biraz açık olun. Şu ülkenin nerelere sürüklenmekte olduğunu biraz olsun görün.
Sizin korkacak neyiniz var? Geçim sıkıntısı, ekmek parası ve işsiz kalmamak uğruna korkanları, çekinenleri ben anlarım. Ama siz neden korkuyorsunuz?
Özel sohbetlerinizde konuştuklarınızın, anlattıklarınızın, eleştirilerinizin yüzde birini olsun, niçin parti yönetimine, hükümetinize söyleyemiyorsunuz?
Unutmayın, sizler Meclis çatısı altında bir partiyi değil, bütün milleti temsil ediyorsunuz. Hiç kimsenin kölesi, emir kulu değilsiniz.
Bugün ve yarın sizin için iyi bir fırsat var. Örneğin şu Kemal Unakıtan’ı biraz sorgulayın bakalım! Kendisi ve aile bireyleri, trilyonluk şirketlerin kurucuları ve ortakları.
Sorun kendisine: Bugüne kadar kendisi ve aile bireyleri, ticari kazançlarından ne kadar kişisel gelir vergisi ödemişler? Verginin açıklanması suç mu ki, kaçınıyor? Topluma örnek olması gereken bir Maliye Bakanı bu konuda suskun kalabilir mi?
Hortlayan terörü, AB rezaletini, dış ticaret açığını, işsizliği, yabancılara peşkeş çekilen ulusal servetimizi sorgulayın.
Yineliyorum: Çıkın kürsüye ve konuşun. Meclis’te yapamadıklarınızı hiç değilse şu iki günlük hafta sonu kampında gündeme getirin.
Korkacak bir şeyiniz yok. Olsa, vallahi de billahi de size bu öneriyi getirmem. ’Milletvekilliği bunların ekmek kapısıdır, zorlarsak işsiz kalırlar, aç kalırlar’ deyip bunları yazmaktan vazgeçerim.
Haydi muhterem AKP milletvekilleri, şu söylediklerimi bir düşünün!.. Çünkü bu gidişin sorumlusu siz olacaksınız."
VETO
Cumhurbaşkanı, "kişiye özel" çıkarılan Erbakan yasasını veto etti... Ve en doğru olanı yaptı. Dünyanın neresinde, hangi demokraside, hangi hukuk devletinde kişiye özel yasa çıkarılır?
Erbakan 80 yaşına gelmiş, cezaevinde yatması hoş olmazmış. Bunu elbette hiç kimse istemez. Gençlerin yatmasını da istemeyiz. Ancak karşı taraf işi anında cıvıttırdı. Hocaefendinin cuma namazına gitmesi gerekirmiş, o yüzden cuma günleri için özel izin başvurusu yapılacakmış. Olmazsa evinin bahçesine mescit açılması düşünülüyormuş.
Yahu böyle uygulama olur mu?
Yatıp kalkıp "çıraklarımız bize kıyak yaptı, Allah razı olsun" diyeceklerine, hemen işin boşluklarını aramaya başladılar.
Şimdi ortada çok önemli bir soru daha var:
Erbakan ve ekibi, devletin 11 trilyon lirasını buharlaştırmaktan yargılanıp mahkûm oldular. Peki bu 11 trilyon ne olacak? Onu kim tahsil edecek?
Dikkat ediniz, bu konuda hükümetten tık yok.
Devletin parası gitti gider.
Erbakan’ı özel yasa çıkarıp kurtaranlar, iş devletin parasını kurtarmaya gelince hiçbir şey yapmıyor!
Cumhurbaşkanı bu hukuksuzluğu veto etmeyip de neyi edecekti?