Paylaş
Tüm erken hasatçılar gibi biz de kolları sıvadık, zeytinliklerle sıkım tesisi arasında koşuşturuyoruz.
Açıkçası o ilk damlalar dekantörden sızmaya başlayana kadar çok da tatlı olmayan bir koşuşturma.
Yapacağınız en ufak hata herkesin en önemlisi de doğanın emeğine zarar verebilir ve geri dönüşü yok.
Günün sonunda insana yorgunluğunu, stresini unutturan, sadece büyük tutkuyla yapılabilecek bir iş.
Zeytinyağı üreticisi arkadaşlarınızı, zeytinyağı aldığınız üreticiyi, tanıdığınız büyük küçük tüm zeytinyağcıyı bu günlerde biraz daha fazla sevin. İhtiyaçları var.
Bol bol zeytin hasadı haberlerine rastladım.
Kamerasını alan Edremit’e koşmuş.
Mutlu olmamak elde değil.
Gazeteci meslektaşlarıma ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum yine de.
Şu anda Türkiye’nin çoğu bölgesinde hasat zamanı.
Tarsuslu, Mutlu, Kilisli, Antepli, Hataylı Antalyalı, Manisalı, Muğlalı, Adanalı, Çanakkaleli, Seferihisarlı, Bergamalı, Mersinli üretici de çalışıyor yani.
Hasat haberlerinde başka şehirleri de görmek isteriz.
Yine basında çıkan “bu yıl bizde çok zeytin var, Avrupa’da yok, Avrupa’ya yağ satacağız” haberlerini yaparken de dikkatli olmak lazım.
Bu tür haberler, piyasada zeytin fiyatları konusunda belirsizliğe, karşılığı olmayabilecek beklentilere neden olabilir.
İspanya’nın son yılların en kötü hasadını yaşadığı gerçek, İtalya zaten hep kapasite altı üretiyor, ürettiği kadar dışardan alıyor, kabul.
Bu resme bakıldığında dış ticaret artmalı ama bu tür haberleri yüksek sesle verirken içeride ne gibi sonuçları olur onu da düşünmek gerek sanki.
Üretici kapıda kuyruk olmayan, satış mekanizmasının beklediğinden daha karmaşık olduğunu gördüğü bir sistem içinde hayal kırıklığına uğrayabilir.
Geniş bir fırsat yelpazesi var ama biraz sakin olalım, hepimizin hayrına.
Muğla’da zeytinlikte birlikte yaprak ayıkladığım kadın işçilerle sohbet etmek hasadın en zevkli yanlarından biriydi.
Herkesin büyük küçük zeytinliği var.
“Burıla, burıla, burıla hepsi bizim” demek en sevdiğim, herkesin en çok güldüğü replik.
Elbette öyle değil ama laf olsun diye söylemek bile güzel.
Canım zeytinlikler, ağaçlar, özünde hepsi hepimizin.
Erkenci olmayanlar bizlerin şimdi topladığı zeytin için aralık, ocak ayını bekleyecek.
İki-üç kilo zeytinin bir litre yağ verdiği, “yağın daha datlı” olduğu günleri.
Başkalarına sıkım yapan büyük tesislerin çoğu hâlâ kapalı.
Türkiye geneli böyle.
Bölgede erkenden hizmet vermeye başlayan Milaslı kooperatif Uyku Vadisi bu açıdan çok kıymetli bir iş yapıyor.
Kapısı herkese açık, kimseye “daha erken aralıkta gel” demeyen bir kooperatifin varlığı umut verici.
Aynı doğrultuda küçük üretici İdaterra’dan gelen mesaj da yüreğime su serpti.
Geçen sene yaptığımız tadımlardaki yorumlarımdan yüreklendiklerini, bu yıl yerel üreticiler olarak birleşip yakınlardaki sıkım tesisini erken açmak için baskı uyguladıklarını anlatmış.
Aldıkları sonuçtan memnunlar.
Yağda gerçekten fark olduğunu, daha iyi bir ürün aldıklarını söyleyip, teşekkür etmişler.
Ben teşekkür ederim, hem de nasıl.
Size, erken açmaya ikna olan tesise de...
Paylaş