Paylaş
Zeynep Delen Nircan Türkiye’nin yüz akı akademisyenlerden.
Zeytinin A’sından Z’sine anlatıldığı, ilk olarak Royal Society of Chemistry tarafından yayımlanan, Türkiye’de İş Bankası Yayınları’nın çıkardığı “Zeytinlikten Sofraya Zeytinin Hikayesi” adlı başyapıtta imzası var.
Sabancı Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve farklı eğitim kurumlarından zeytin üzerinden kimya öğretiyor yeni nesle.
Zeynep Hoca, senlik.org online dergi için zeytinin kadınlarının hikayelerini kaleme almış. Okumaya doyamadım.
Türkiye’nin farklı köşelerinden zeytin ve zeytinyağı emekçileri kadınları, işlerini, hasatlarını, zeytine olan bağlılıklarını, göğüsledikleri zorlukları anlatıyor. Zeytinyağı seven, sevmeyen, tüketen, tüketmeyen, ağzına bir lokma alan herkesin okuması gereken bir yazı olmuş.
Tarım çok zor iş, kadının büyük emek verdiği halde adının olmadığı bir alan.
Kadının elinin değmediği tarım mümkün değil ama hep adsız kahramanlar.
Zeynep Hoca’ya bunca güzel kadının emeğini görülür, sesini duyulur kıldığı için teşekkürler...
Lütfen zaman ayırıp okuyun.
Zeytinliklerde hasadı genelde kadınlar yapıyor.
Bugün en başarılı zeytinyağı markalarının başında kadınlar var.
Zaten zeytinyağlı dediğimizde ne kadar harika olursa olsun şefler değil, annemiz anneannemiz, babaannemiz gelir.
Benim gördüğüm kadarıyla şimdilik tesislerdeki sıkım ustalığı işi daha çok erkeklerde.
İtalya’da Marta Mugelli’den Ianotta’ya, Garza, Librandi kız kardeşlere ülkenin en başarılı işlerinde makinelerinin başında kadınlar var.
Türkiye’de bildiğim tek örnek Bergamalı komşum Makaron Zeytinyağları.
Mine Şişmanoğlu Türkiye’nin ilk kadın sıkım ustalarından. Bilmediklerim de vardır mutlaka. Sadece zeytinliklerde, markaların başında değil makinelerin başında daha çok kadın görmek güzel olacak.
Zeytinyağı kesinlikle kraliçe arı işi. Kraliçe arı ve kadın emeği demişken Ebru Köktürk Koralı’nın belgeseli “Gastronominin Kadınları-Kraliçe Arılar”ı izledim bu hafta.
Kendi de bir gastronomi kraliçe arısı, TÜRYİD yönetim kurulu üyesi, Lacivert’ten Hayal Kahvesi ve Yalı 77’ye önemli gastronomi projelerinde imzası olan bir kadın Ebru. Şefinden yazarına, zeytincisine, üzümcüsüne, peynircisine gastronominin farklı alanlarında kadınların hikayelerini, yaptıkları işi anlattığı güzeller güzeli bir belgesel olmuş.
Belgeselin arılarından biri de benim... Tadım, yazım, tarım muhabirliği maceramı anlatmıştım.
Çekimler, İstanbul’da olduğum bir 29 Ekim günü, şefi de bir kraliçe arı olan, Nicole restoranda yapılmıştı.
Oradan koşa koşa Kuşadası Zeytin Festivali’ne gidip, tam da doğum günümde zeytinyağı yemek eşleşmesini anlatmıştım.
Bu hafta kadın emeğinin başrolde olduğu bir başka gastronomi işi ise İncili Gastronomi Rehberi’ydi.
İncili Gastronomi Rehberi, Hürriyet ve Karaca ortaklığıyla her yıl yenilenen bir lokanta rehberi.
Projenin başında yemek yazarı Müge Akgün var.
Rehberin en üst mertebesi beş inci sadece beş restorana verilmiş bu sene. Aralarında şimdilik kadın şef yok.
Dört inci alanlar arasında gözüme ilk çarpan İstanbul’da en sevdiğim lokantalardan mutfağında gencecik, güzeller güzeli bir kadın Burçak Kazdal’ın şef olduğu Apartıman oldu.
Burçak çok yaratıcı, eli lezzetli, zeytinyağını da çok iyi kullanan bir şef.
Gazetede gördüğüm dört yıldızlılar listesinde zeytinyağı üreticisi, seramik sanatçısı Duygu Özerson Elekdar’ın işletmesi Hiç Lokanta var.
Geçen yaz gitme şansı bulduğum mutfağında değil ama şaraplarının ve salonun başında gencecik Seray Kumbasar’ın olduğu Vino Locale de dört inci almış.
Ödüllenen tüm gastronomi ekmekçilerine tebrikler.
Toprağından mutfağına, kadınların emeklerinin karşılığını daha somut bir şekilde alabildiği bir gastronomi dünyası arifesindeyiz.
Kadınlar zaten her yerde.
Daha görünür olmayı, eşit şartları, eşit ücretleri hak ediyoruz.
Paylaş