Antalya’nın piyazı, zeytinyağı

Oğlum Lorenzo Deniz’in pandemi altında 7’nci yaş gününü kutladık tüm hafta boyunca! Artık tecrübeliyiz. Ne yapabiliriz ne yapamayız biliyoruz, çocuklar bizden de iyi biliyor. Küçük gruplar halinde açık havada yaptık tüm kutlamaları. Asıl günü salı olsa da pazardan başladık. 5 çocukla piknik!

Haberin Devamı

Antik Roma’nın su kemerleri gölgesinde Appia Park’ta yapmayı planladığımız piknik için ne hazırlasam diye düşünürken aklıma ilk gelen Antalya Piyazı oldu. Evde çok iyi fasulye vardı. Toscana’nın zolfini denilen küçücük fasulyelerinden.
Antalya’nın piyazı da aynen bunlara benzeyen minik yerli fasulyelerle yapılıyor.
Yemek-zeytinyağı eşleşmesi sorulduğunda ilk söylediğim şey, bölge mutfağına, bölgenin zeytininin yağı olur...
Doğa zaten eşleşmeyi yapmış.
Bir bölgenin mutfağı o toprağın verdikleriyle doğuyor, buna zeytinyağı da dahil.
İstanbul’dan getirdiklerim arasında üç Antalyalı zeytinyağı vardı.
Atınbelen, Büyükakça, Antalya Zeytinpark.
Altınbelen’in sahibi Mustafa Fettahoğlu ile Zoom üzerinden tanışıyoruz.
Yerel çeşitler Tavşan Yüreği ve Beylik’e verdiği emeği takdir ettiğim bir üretici.
Altınbelen markasıyla yerli susamdan tahin de üretiyor.
Mustafa Bey’in gönderdiği tahin ve Beylik çeşidi zeytinyağını kullanmaya karar verdim. Ondan tarif istedim.
Gerçek bir Antalyalı olarak göz kararı, “kıvamına bakacaksınız” diyerek çok ciddi bir tarif gönderdi.
Ben gözümün kararına güvenemedim, internete koştum. www.kulturportali.gov.tr adresinde piyazın resmi tarifini buldum. Çok mutlu oldum.
Bölgesel tariflerin tescillenmesi kıymetli.
Harfi harfine uyguladım. Eskiden Antalya’da Topçu’da yediğim piyazların aynısı oldu.
Ben sos fasulye oranını tarife göre sostan yana bol tuttum.
İtalyan, İspanyol, Polonyalı ve Yunan misafirlerin olduğu çok uluslu grup içinde piyaza delirmeyen tek kişi olmadı.
Baktığınızda alt tarafı fasulye salatasına benziyor ama piyaz, hele de Antalyalı gibi yapılırsa ciddi bir yemek.
Bir sürü şey hazırladım. Dibini gören sadece piyaz oldu.
Altınbelen’in Beylik zeytininden çıkan yağı iki sezondur tadıyorum.
Bu sene zor iklim şartlarına rağmen geçen senekinden daha başarılıydı.
Büyükakça’nın sadece geçen seneki hasadı elime ulaşabilmişti: Tavşan Yüreği.
Eski olmasına rağmen zeytini hissedilen lezzetli bir yağ. Sofralık zeytinleri de güzeldi.
Erken toplanan zeytinin sıkılmadan önce o çok siyah olanlardan ayıklamak büyük fark yaratıyor.
Antalya Zeytinpark’ta Tavşan Yüreği.
Hatası olmayan acılık ve yakıcılığı çok düşük bir yağ.
Zeytinpark muhteşem bir proje. Daha uzun konuşulmayı hak ediyor.
Muratpaşa Vakıf Zeytinliği’ni Antalyalıların içinde yaşayabileceği, üreten, bölge mutfağını yaşatan bir alana dönüştürmüşler.
Bütün şehrin farklı kurumlarının destek verdiği bir proje.
Zeytinyağları hatasız, geniş yelpazede kullanılabilecek bir ürün yapmışlar.
Zeytinyağımızı dışarıda tanıtmanın yolu, mutfağımızdan geçiyor.
Mutfağımızı daha tanınır hale getirmemizin yolu ise bu toprakların ürünü zeytinyağını daha iyi yere getirerek, yerel yemeklerin zeytinyağıyla yükselmesiyle mümkün.
Antalya önemli bu açıdan. Tescilli yerel çeşitleri var. Dünyanın turisti geçiyor.
Oteller maalesef yereli bırakın, zeytinyağlı yemeklerde zeytinyağı bile kullanmıyor.
Yerel restoranların, otellerin yerel üreticiyle çalışması çok önemli, gastronominin hem kültür hem sektör olarak gelişmesi için kaçınılmaz.
Restoranlarda, lokantalarda, şehirlerarası dinlenme tesislerinde daha çok ve daha kaliteli zeytinyağı istiyoruz!

Yazarın Tüm Yazıları