Paylaş
Bu tip erkekler; futbolun, en çok da ofsaytın sadece erkek zekâsının anlayabileceği bir karmaşıklıkta olduğuna inanırlar. Hele hele pasif ofsaytı anlayabilmenin, hayatın sırrını çözmekle aynı şey olduğunu düşünürler. O yüzden futbolla ilgilenen bir kadın gördüklerinde, ilk iş onu ofsayt testine tutarlar. Ya da ofsayt ile ilgili bir espri yapılması gerekse, hemen bir kadın göndermesi katarlar işin içine. Çok ofsayta düşen bir futbolcu için “Kadınlara bile ofsaytı öğretti” demek adettendir mesela.
Futbolu seven kadınları sevmeyen erkek kafasına, kadınların futboldan erkekler kadar keyif alabileceğine inandırmak için ne yapsanız kar etmez. “Şimdi kadınlar bana kızacak ama” diye başlayan ve hep aynı cinsiyetçi sosa bulanmış cümlelerle devam eden bir dizi tespitleri mevcuttur. “Kadınlar, futbolla erkeklerin hoşuna gidiyor diye, ilgi çekmek için ilgileniyorlar! Sorsak üç futbolcu ismi sayamıyorlar!” en önde gelenidir. Sonra bir de, “Başka kadınlardan farklı olmak için futbolla ilgileniyorlar abi!” vardır.
Kadınların izledikleri cezalı maçlara ısrarla “seyircisiz” demek aynı düşünme biçiminin devamıdır.
Oysa kadınlar, şimdilerde cezaya karşılık oturdukları sandalyelerin bu topraklardaki ilk sahipleridir. Memlekette futbol oynanmaya başlandığında, mahallenin gençleri daha top tarlalarının etrafını çevirmemişken, önce kadınlar izler maçları.
Oysa bu memlekette futbolu alayından daha çok seven, çok daha iyi bilen Lale Orta diye bir kadın vardır. Futbol oynar, hakem olur, FIFA kokartı takar, bin 500'den fazla profesyonel ve amatör maç yönetir, teknik direktörlük diploması alır, “Dünyada ve Türkiye'de Futbol Organizasyonları Üzerine Analitik Bir Yaklaşım” başlıklı bir doktora tezi yazar, hocadır, üniversitelerin Spor Bilimleri Bölümlerinde başkanlık yapar, dersler verir.
Kimileri sadece kadınların izlediği maçlar için “Şimdi kadınlar kusura bakmasın ama faydalarından çok zararları oluyor” diyedursun, Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Bilic, “Cezalı olduğumuz maçlarda kadınların statta bizi desteklemeleri için onlara yalvarıyorum. Kadınların sadece cezalı olduğumuz değil tüm maçlara gelmesini istiyorum” diyerek kadınların desteğinin kendisi için çok kıymetli olduğunu ifade etti.
Beşiktaş’ta göreve başladığını duyduğumuzda saha kenarında farklı bir adam görecek olmanın heyecanını yaşamıştık. Bilic’in memleket futbolunun klişelerden örülmüş duvarlarının dibine bırakılmış bir bomba gibi olduğunu, Türkiye’de alışık olduğumuz teknik direktör profilinin çok uzağına düştüğünü, hukukçu yanının, derinden yaralı adalet duygumuza merhem olabileceğini düşünmüştük. Bilic, sahanın kenarında akil akil dursun, futbolcularını akla fikre davet etsin, haktan ve emekten söz etsin istemiştik. Öyle de oldu, Bilic, futbolu seven kadınları yanıltmadı.
Kadınlar ve futbolla ilgili “Kadınlar kusura bakmasınlar ama”, “Kadınlar şimdi böyle dedik diye kızacaklar ama” biçimindeki klişeleri “Kadınlar alınmasın ama dünyadaki en mükemmel şey futboldur” gibi akıl dolu, ayrımcılıktan, cinsiyetçilikten uzak bir espriyle yıktığı için onu ayrıca seviyoruz.
Ama kusura bakmasın, futbolu ondan daha çok seviyoruz!
Paylaş