Paylaş
O gün Şeref Stadı tıklım tıklım doludur. Her iki takım için de çok önemli bir maçtır.
Yedikleri nefis bir kafa golünün ardından, kaptan oyuncuları yanına çağırır.
Takımına dönüp golü atan rakip golcü için “Bu çocuk büyük futbolcu olacak, aman dikkat edin, tekme gelmesin.” der.
Cümlenin sahibi Beşiktaş efsanesi Baba Hakkı, golün sahibi Galatarasay efsanesi Çoşkun Özarı’dır.Fenerbahçe-Kasımpaşa maçının ardından futbol gündeminin odağına Fenerbahçe kaptanının küfür edip etmediği meselesi geldi oturdu.
Elbette her futbolcunun hem rakibine hem de hakeme karşı sportmence hareket etmesini özlüyoruz.
Ancak işin içine bir de kaptanlık müessesesi girince işin rengi hepten değişiyor.
Çünkü futbolda kaptanlık pazubandı takmanın ağırlığı, üzerinde hemfikir olunan nadir konulardan biridir.
O halde futbolda takım kaptanı kime denir?
Ya da takım kaptanı olmak için ne tür vasıflara sahip olmalıdır futbolcu?
Kaptan olabilmek için takımın golcüsü ya da yıldızı olmak yeterli midir?
Yoksa kerterizi tecrübeden mi almak gerekir?
Tecrübenin yanında belli değerleri koruma yükü de omuzlarında mıdır kaptanın?
Beşiktaş’ın efsane kaptanı Hakkı Yeten’e “Baba” unvanını getiren bir kaç hikâyeyi daha hatırlamak, belki de “Futbolda takım kaptanı kime denir?” sorusuna cevap olur.
Beşiktaş Efsanesi Baba Hakkı
Hep anlatılır, Hakkı Yeten, 1946 yılında, Karagümrük maçında çektiği bir şutla ağları yırtar.
Hakemin bu golü vermemesi üzerine taraftar yoğun bir protestoya başlar.
Baba Hakkı taraftara birkaç kez “Susun!” anlamına gelecek işaretler yapar.
Ancak verilmeyen golün öfkesi kolay dinmez.
Bunun üzerine Baba Hakkı tribüne yaklaşır, taraftarlara “Çıkın dışarı!” der.
Baba Hakkı’dan çekinen taraftar yatışır, protestosuna son verir.
Bu defa da, maç sonrasında, hakemin çıkışını beklemek üzere stat etrafında toplanırlar.
Verilmeyen golün hesabını rahat rahat sorabilmek için. Fakat maçın hakeminin yanında Baba Hakkı vardır.
Kalabalığın arasından beraber yürüyüp geçerler.
Kimsenin gıkı çıkmaz.
Bu maçın tadı böyle çıkmaz!
Fenerbahçe teknik direktörünün Kasımpaşa maçından sonra söylediği gibi “Kazanmak için her yol mubah” değildir Baba Hakkı’nın lugatında.
Önce oyunun hakkı verilmelidir. 2-0 önde oldukları bir Fenerbahçe maçı sırasında Fenerbahçe kaptanının yakasına yapışır: “Arkadaşlarına söyle maça asılsınlar, bu maçın tadı böyle çıkmaz!” der:
Maç 2-2 biter.
İstanbul'a yürüyerek dönersiniz!
Beşiktaş’ın 3-0 mağlup olduğu bir maçta ise Baba Hakkı’nın soyunma odasında eline tren biletlerini alıp “Adam gibi oynamazsanız dönüş biletlerinizi yırtarım, İstanbul'a yürüyerek dönersiniz" dediği anlatılır.
Oyuncular tren yolculuğunu tercih ederler:
Maçı Beşiktaş 6-3 kazanır.
Türkiye futbol tarihi, hikâyeleri kuşaktan kuşağa anlatılan kaptanlarla doludur.
-Baba Hakkı gibi; Lefter’i de, Metin Oktay’ı da, Dozer Cemil’i de “efsane kaptan” mertebesine taşıyan, futbollarıyla centilmenlikleri arasında kurdukları bağdır.
-Kaptan olmak demek,
Yeri geldiğinde hem taraftarı, hem rakibi, kimi zaman hakemi, bazen bizzat kendini aklıselime davet etmek demektir.
-Kaptan olmak demek,
-Kendi takımın oyuncusu kadar rakip takımın oyuncusunu tekmeden, küfürden sakınmak demektir.
-Kaptanlık pazubandı sol kola, kalp hizasına, kalbe en yakın yer olduğu için takılır.
-Kaptanlıkla futbol aşkı arasındaki ilişki buradan gelir.
Paylaş