TÜSİAD (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Derneği) kurulduğu günden beri TOBB'la (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) arası pek iyi olmamıştır.
TOBB haklı olarak, ticaret ve sanayi erbabını kendilerinin temsil ettiğini ileri sürmüş ve ‘‘Bu TÜSİAD da nereden çıktı?’’ diye bozuk çalmıştır. Tabii bir de TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) vardır. TİSK'in işlevi, kanunen ve fiilen bir miktar farklı olsa da, netice itibarıyla onlar da iş áleminin sözcüleridir. Zamanla TİSK'in modası geçti, sahne TÜSİAD'la TOBB'a kaldı. TOBB, kanunla kurulmuş yarı kamusal bir örgüttür ve üyeleri esas olarak şirketlerdir. TÜSİAD ise bir dernektir ve üyeleri gerçek kişilerdir. TÜSİAD üyelerinin hemen hepsi, TOBB üyesi bir şirketle ilişkilidir. TÜSİAD, tabiri caizse ‘‘ağır siklet’’ işadamlarının havalı bir derneğidir. TÜSİAD, vurguladığı konularla, medyada kendinden çok bahsettirmiştir. Bu da, başkanına ve üyelerine çok şöhret sağlamıştır. Bu üne imrenen Anadolu kaplanları da birçok şehirde, yerel ‘‘siad’’lar kurmuştur. ‘‘Siad’’ların, bir de gençlere mahsus olanları vardır. Son birkaç yılda TOBB atılım yaptı. Adeta TOBBİAD haline geldi. TOBB'cular bakmıştır ki, prestij kazanmanın yolu, kıymeti harbiyesi olan bir iş yapmak değil, medyada mümkün olduğu kadar çok görünüm sağlamaktır. Bunun üzerine, onlar da bütün gayretlerini medyaya malzeme yaratmaya teksif etmişlerdir. Nitekim ‘‘medyanın nabzına göre şerbet verip’’ TV ve gazetelerde görüntülenme süresi, alanı ve sıklığı bakımından çok başarılı olmuşlardır. Geçmişte başkanlarının ünlenmesi bakımından TÜSİAD'ın çok gerisinde kalan TOBB, özellikle bu yıl TÜSİAD'ı neredeyse yakalamıştır.
* * *
Kendilerine STK (Sivil Toplum Kuruluşları) diyenlerin saçmalamalarıyla dalga geçmek üzere bir yazı yazmış ve ‘‘Türkiye'nin en büyük STK'sı, TSK'dır’’ (Türk Silahlı Kuvvetleri) demiştim. Geçen gün bir de baktım, birisi bu şakayı ciddiye almış ve TSK çok önemli bir STK'dır diye makale yazmış. Ne TSK ne de TOBB bir STK'dır. TÜSİAD, gönüllü bir dernek olarak STK sınıfına dahil edilebilir. Ancak onlar da eğer gerçekten bir STK olmak istiyorlarsa, adlarını değiştirmelidir. ‘‘İşadamları ve sanayiciler’’ adını taşıyan bir kuruluş, olsa olsa bir ‘‘çıkar yani baskı grubu’’ olabilir. Bu da, egemen sınıfa karşı, sesi çıkmayan kitlelerin sesini duyurmak için oluşturulan ‘‘sivil toplum örgütleri’’ felsefesiyle bağdaşmaz.
* * *
Bu yazıyı yazmama sebep, TOBB'un 1980'den önce TÜSİAD'ın basın ilanına benzer bir şekilde yayımladığı ‘‘muhtıra’’ oldu. Bu muhtıranın içeriği üzerinde hiç durmayacağım. Orada yazılı olan her şey, iyi, güzel ve doğru olabilir. Ama böyle bir deklarasyon hazırlayıp gazetelere ilan olarak verilmesinin, hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Eğer TOBB bu ülkeye hizmet etmek istiyorsa, yapacağı ilk şey, ticaret ve sanayi erbabının ‘‘daha iyi tüccar’’, ‘‘daha iyi sanayici’’ ve ‘‘daha iyi borsacı’’ olmasını temindir. Bunun yolu da siyasete değil, üyelere muhtıra vermektir. TOBB, üyelerinin uyması gereken ‘‘mesleki ahlak standartlarını’’ kamuoyuna açıklamalıdır. Sonra da üyelerinin çalışmalarını sürekli izleyerek, bu ilkeleri ihlal edenleri kınamalı ve hatta üyelikten atmalıdır. İkinci olarak, TOBB'un temsil ettiği kütlenin taleplerini, topluma anlatma ve hükümete kabul ettirme çabaları olabilir. Bu TOBB'un hem en meşru hakkı, hem de vazifesidir.
SON SÖZ: Kendine nizam vermeyen, etrafına tanzim edemez.