İKTİSADI bana sevdiren sevgili hocam Sadun Aren, "İktisatta sorulabilecek yaklaşık 25 soru vardır; ama bunlar çok farklı şekillerde karşımıza çıkabilir" derdi.
İktisatçı, kendisine yöneltilen herhangi bir soruyu yanıtlamadan önce bunun, temel 25 sorudan hangisi olduğunu saptamalıdır. Ancak ondan sonra, tutarlı bir cevap verebilir. Döndük dolaştık yine "Ne olacak bu cari açığın háli?" sorusuna geldik. Eh, "yüksek faiz, düşük kur" politikasına azimle devam edilirse, sonucun böyle olacağını "öngörmemek" için herhalde büyük iktisatçı olmak gerekirdi. Önce bazı karşı görüşleri irdeleyelim.
1. Eğer cari açık, kategorik olarak sorun değilse, cari açık nasıl kapanır diye kafa yormaya gerek yoktur.
2. Cari açık vermeye mecburuz deniyorsa, kadere karşı gelinmez.
3. Cari açık iyidir; cari açık, başka milletlerin tasarruflarının ülkemize akması demektir. Kalkınmak için daha çok (yerli veya yabancı) tasarrufa ihtiyacımız var. Bu sermaye girişleri bizim tasarruf açığımız kapatıyor. Böylece hem milli gelir artıyor, hem de enflasyon düşüyor deniyorsa, cari açığı değil azaltmak, büyütmek gerekir.
4. Cari açık, serbest pazar ekonomisinin tezahürlerinden biridir. İyi veya kötü diye nitelendirilemez. Başka türlü olamadığı için, sonuç böyle çıkmıştır. Serbest pazar ekonomisinin kurallarına sadık kalındıktan sonra, tasalanacak bir şey yoktur. Önemli olan liberal kapitalist sistemin işlemesidir. Bu açık, gerekli şartlar oluştuğunda, eşyanın tabiatı icabı kendiliğinden kapanacaktır. Eğer görüşümüz bu ise, yapacak bir şey yoktur.
Yukarıda yazdıklarımın hepsi kendine göre geçerli argümanlar. Bunları, gelebilecek itirazları, peşinen defetmek için yazmadım. Ben, cari açığın, Türk ekonomisinde "kaynak tahsisi burkulmalara" sebep olduğu, sanayileşmeyi kösteklediği ve "sürdürülemez bir ödemeler dengesi" ortaya çıkardığı kanaatindeyim. Buna rağmen, yukarıda yazdığım tezleri de sürekli zihnimde değerlendiriyorum.
* * *
Cari açığın sıfır olması veya bir ülkenin sürekli cari fazla vermesi gerekir diye bir kural yoktur. Zaten dünyada cari açık ve cari fazlalaların cebirsel toplamı daima sıfırdır. Eğer Çin gibi ülkeler, cari fazla verecek bir kur ve sanayileşme stratejisi uyguluyorsa, bazı ülkelerin cari açık vermesi şarttır. Şimdi gelelim Türkiye’nin niçin cari açık verdiği sorusuna. T.C Hazine’si, kamu borçları döndürmek veya gerekiyorsa ilave borçlanmak için TL ve Döviz cinsinden tahvil ve bono ihraç etmektedir. TL’li kağıtların faizi % 14, Euro’luların faizi % 5, dolarlıların faizi de % 7 dolayındadır. Merkez Bankası’nın bir gecelik faizi de % 13 civarındadır. Enflasyon hedefi % 5’tir. Áni döviz çıkışlarını karşılamak için bankacılık siteminde (M.B. dahil) 75 milyar dolar rezerv vardır. Mali kuruluşların kárlılığı bu izafi fiyatlandırmanın devamına bağlıdır. Şimdi bu "yüksek faiz-düşük kur" politikası olmuyor mu? Kur düşük olunca, cari açık oluşmaz mı?
Son Söz : Dünyada aptaldan çok, anlamak istemeyen vardır.