GAZETEMİZİN pazar günkü birinci haberinin başlığı ‘‘Oh dedirten cep savaşı’’ idi.
Habere göre, bir devlet kuruluşu olan Türk Telekom'un GSM bacağı Aycell, cep telefonuyla konuşma bedellerini o kadar düşürmüştü ki; vatandaş derinden bir oh demişti. İşte rekabetin güzel tarafı buydu. Bu mutlu haber, gazetemiz tarafından halka sevinçle iletiliyordu.
Haberin iki sonucu olacaktır. Birincisi, halkımız ucuz tarifeli Aycell'i kullanmaya başlayacaktır. Zaten kampanyanın amacı da budur. Hürriyet, yapılan tenzilatı birinci sayfaya taşıyarak, Türk Telekom yöneticilerine müthiş bir destek vermiştir. İkincisi, halkın cebinden halka kıyak yapan kamu yöneticilerine iltifat edilmiştir. Eh, marifet, iltifata tabi olduğuna göre, kamu iktisadi teşekküllerinin yöneticileri de bundan sonra da ‘‘bütçe açığını artırma pahasına’’ halka oh dedirtecek tenzilatları yapacaktır.
GSM ekonomisi üzerine bir sürü makale yazdım. Şebeke üzerinden iletişim kurabilen telsiz telefon, son yılların en büyük inovasyonlarından (ticarileştirilmiş bilimsel keşif) biridir. Tüm dünyada bu işi yapan firmaların kısa hayatı, tipik bir ‘‘köpük ekonomisi’’ davranışı sergilemiştir. Değerleri önce şişmiş, sonra da sönmüştür. Çok servetler kazanılmış, çok servetler batırılmıştır. Bu ‘‘yeni ekonomi’’ sektörü de, eskidikçe istikrara kavuşacaktır. Benzeri olaylar aynıyla ülkemizde de yaşanmıştır.
* * *
Türkiye'de GSM operatörlüğü bir ‘‘iltizam ve imtiyaz’’ meselesi olarak ele alındı. Yani, kamuya ait olması gereken bir rant alanı, bedeli karşılığında özel kişilere devredildi. Devlet, GSM operatörleriyle yaptığı sözleşmede onlara, bu sektörü ‘‘oligopolistik’’ (herkesin giremediği, fiyatların anlaşmalı bir şekilde teşekkül ettiği bir iş alanı) halinde tutacağı sözünü verdi. Sözleşmeye göre bir bedel ödeyerek bu sektöre giren operatör şirketler de, hem bir nevi mültezim olarak devlet adına vergi toplayacak, hem de devletin sağladığı bu oligopolistik imtiyaz sayesinde teşekkül edecek tatminkár fiyatlarla yatırımlarının nemasını alabilecekti. Ayrıca, bu oligopolistik yapının halkın sömürülmesine yol açmaması ve sektörde yıkıcı rekabet oluşmaması için de bir ‘‘Düzenleme Kurulu’’ (Regulatory Board) kurulacaktı. Nitekim bu da kuruldu.
Derken, piyasada yeni bir operatöre hiç ihtiyaç yokken, sözde devlete gelir olsun diye üçüncü operatörlük ihalesi açıldı. İş Bankası, İtalyanlarla beraber, bu ihaleyi ancak ‘‘başkasının parasını harcayanların’’ verebileceği bir bedel karşılığında kazandı. Yetmedi, ileride özelleştirilince, içinde bir de GSM bölümü olursa, Türk Telekom'un değeri daha fazla olur diye (imtiyaz sahibi olması yetmiyormuş gibi) bu kuruluşun dördüncü operatör olarak devreye girmesi kararı alındı. Pek tabii, bu teşebbüs feci şekilde çuvalladı. Alınacak tek rasyonel karar ‘‘zararın neresinden dönülse kárdır’’ deyip, Aycell'i tatile sokmakken, inatla işin üzerine gidilmektedir. Görünebilir hiçbir tarihte kára geçmesi mümkün olmayan ve dolayısıyla bütçeye yük teşkil eden bu yeni cep telefonu şirketi, sırtını devlete dayamış, kendine ve devlete zarar verdiği yetmiyormuş gibi, şimdi de sektörde haksız fiyat rekabetine girişmiş bulunuyor. Of, of, of...
SON SÖZ: Devletin tenzilatı, enflasyon olarak halka geri döner.