GEÇEN haftayı ‘‘e-devlet’’ üzerine yapılan coşkulu konuşmalarla geçirdik.
Medyayı izledikçe, zehir hafiye içgüdülerim beni dürtüklemeye başladı. Her vesileyle halkın parasının acımasızca har vurup harman savrulduğu bu ülkede, moda uğruna yeni bir israf kapısı açılmasından endişe ediyorum. Çünkü, yürütülen ‘‘e-devlete geçiyoruz’’ kampanyası altında, bazı uyanıkların devleti kazıklama projelerinin yattığına inanıyorum.
* * *
Herhangi bir sektörde çalışan üretici firmalar, satışlarını artırmak için sürüm artırma faaliyeti yapar. Bunlardan biri de fuarlar tertip etmektir. Yani, her fuarın gayesi, katılımcı firmaların satışlarını artırmaktır. Bunda da hiçbir yanlışlık yoktur. Pazarlama, serbest pazar ekonomisinde en önemli işidir. Bu faaliyetin ahlaki olması için, müşterilerin kandırılmaması şarttır. Yoksa külahları değişiriz. Halkı kandırmanın yollarından biri ‘‘reklamı, haber olarak’’ makyajlamaktır. Gayri iktisadi işletmecilik yapan medya kuruluşları, maalesef bu ahlaksızlığı yapmaktadır. Yani ‘‘reklamlar’’ sanki ‘‘haber’’ veya bağımsız ‘‘yorum’’muş gibi okurlara sunulmaktadır. Eskiden, haber şeklinde sunulan reklam metinlerini, siyah bir çerçeve içine alıp, altına ‘‘Bu bir reklamdır’’ ibaresi koyma mecburiyeti vardı. Şimdi her şey serbest. Yeter ki bedelini ödeyin.
* * *
3-8 Eylül tarihleri arasında İstanbul'da TÜYAP adındaki bir fuarcılık şirketi ile HİFAŞ (Hannover Fairs İnterpro Uluslararası Fuarcılık A.Ş.) şirketi, en büyüğü Almanya'da organize edilen bir CeBit eskiden CeBot (Centrum für Büro-und Organisationstechnic) fuarı organize etmiş. Fuarın bizatihi kendisinin reklamını yapmak ve satınalma kararı verebilecek ‘‘yetkili kişilerin’’ ilgisini çekmek için de, 3-6 Eylül tarihleri arasında da 250 kadar konferans ve adına atölye çalışması denilen toplantılar düzenlenmiş. Bu toplantılara ne hikmetse ‘‘zirve’’ denmiş. Zirvenin ana konusu ‘‘e-devlet’’miş. Demek ki, fuarın bu yılki ‘‘hedef müşterisi’’ olarak ‘‘devlet’’ seçilmiş. Fuara 900 satıcı şirket katılmış. Ama bu arada, satılacak hiçbir ürünü olmayan sayın devletimiz, 1000 metrekarelik bir e-devlet pavyonuyla, ayrıca belediyemiz ve Türk Telekom da hatırı sayılır büyüklüklerdeki pavyonlarla fuara katılıp, kendi marifetlerini sergilemişler. IBM, HB, SUN ve ORACLE gibi sektörün bazı ciddi firmaları da nedense bu fuara katılmamış. Binbir işinin arasında canıyla da uğraşan başbakanı fuara sürükleyip, kendisine bir ‘‘çağdaşlık umresi’’ yaptırmışlar. Zirvede, çağdaş İsmail Cem de e-devletin anlamı üzerine çok önemli bir konuşma yapmış.
* * *
Yukarıdaki yazının havasından anlayacağınız üzere kafam, netice itibariyle bir pazarlama faaliyeti olan bu fuara ‘‘bilimsel ve kamusal bir hava’’ verilmesinden dolayı bozuk. Meramım şudur: Devletin hizmet üretmesi, süreç olarak ‘‘bilişim’’e (bilgi işlemeye ve iletişime) dayanır. Bu bakımdan, devletin bilişim sektörünün giderek en büyük müşterisi olması doğaldır. Aynı nedenle de devletin, bu sektörden en büyük kazıkları yeme ihtimali çok yüksektir. E-devlete geçmenin amacı, a) ‘‘etkinliği’’ (efficiency) yani maliyet tasarrufunu b) ‘‘verimliliği’’ (productvity) yani kişi başına üretimi ve son olarak da c) hizmet kalitesini atırmaktır.
SON SÖZ: Gösteriş tüketiminden beteri, gösteriş yatırımıdır.