Ödünleşme

BU kelimeyi yeni duydum ve ilk defa kullanıyorum. Bu kelimeyi öğrenmeden önce, gerektiğinde kavramın İngilizce karşılığı olan ‘‘trade-off’’ tabirini kullanıyordum.

Kavramın özü şu: Herhangi bir meselenin stratejik veya taktik çözümünde alınan her ‘‘karar’’, izlenebilecek yollar arasından bir ‘‘seçim’’dir. Her çözüm de, bir şey elde etmek için, başka bir şeyden feragat etmeyi (trade-off) gerektirir. Pek tabii, ‘‘ne yárdan geçerim, ne serden’’ diyenler de vardır. Bunlar, sanıldığı gibi gafil değildir. Bunların mutlaka, bir an için açıkça telaffuz etmekten çekindikleri bir başka çözüm önerileri vardır. O an için söylemedikleri önerileri, ya iktisaden imkánsızdır, ya da fedakárlığı başkasının yapması talebini içerir.

* * *

Trafik sıkışıklığına çare bulmak isteyen İstanbul valisi, plaka numaralarının son rakamına göre özel araçlara, Boğaziçi köprülerinden haftada bir gün geçme yasağı konulmasını önermektedir. Bu yasağın, köprüden her gün arabasıyla geçen kişilere bir zorluk yaratacağı kesin. Pek tabii valinin amacı, birilerine ‘‘sorun’’ yaratmak değildir. Tam aksine vali, araç sahiplerinin, trafik sıkışıklığından çektikleri ıstıraba ‘‘çözüm’’ bulmaya çalışmaktadır. Ama ister istemez, bir ödünleşme önermektedir. Mesela ben, valinin bu çözüm önerisine katılmıyorum. Çünkü, trafik sıkışıklığının esas sebebi, park yasağına riayet edilmemesidir diye düşünüyorum. Eğer vali, park yasağını ‘‘acımasız’’ bir şekilde uygulasa, yolların taşıma kapasitesi derhal iki misline çıkar. Üstelik, park yeri bulamayacağını bilen şımarık ve şirret araç sahipleri, arabalarını trafiğe çıkarmaz. Böylece, köprüden geçen araç sayısı kendiliğinden düşer. Hem şeher içi yollarda, hem de köprülerde sıkışıklık önemli oranda azalır. Tenhalaşan yollarda otobüsler, minibüsler ve taksiler daha fazla sefer yaparak, devre dışı kalan özel araçların üretemediği hizmeti, daha düşük maliyetle üretir. İstanbul'da ulaşımın ortalama hızının artması, bu sektörün ve tüm şehir ekonomisinin prodüktivitesini artırır. Pek tabii, benim çözüm önerim de bir ‘‘ödünleşme’’ içeriyor. Ne yazık ki, benim önerimdeki ödünü, öncelikle vermesi gereken ‘‘egemen sınıfın’’ böyle bir niyeti yok. Ayrıca, park yasaklarını çiğneme babında egemenleri geçmeye azimli ‘‘garibanların’’ da ödün vermeyeceği kesin. Dolayısıyla mevcut sıkışıklık aynen devam edecektir. Bu yazıyı okuyup, benimle kesinlikle hemfikir olmadığını haykırmak isteyenleri duyar gibi oluyorum. Bu ‘‘süper ego’’su az, ‘‘ego’’su fazla gelişmiş hanımlar ve beyler, derhal ‘‘belediyeler, şehrin yoğun semtlerinde yeterli ve ucuz (ne demekse) park yerleri yaptırmadan, yollarda ve kaldırımlarda park yasağı uygulanamaz. İstanbul'a yeni ve geniş yollar, üçüncü köprü, bir de tüpgeçit yapılmalıdır. En kısa zamanda metro yaygınlaştırılmalı, belediye otobüslerinin kalitesi yükseltilmelidir’’ diye çözüm(süzlük) önerilerini sıralayacaktır. Bu da bir ödünleşmedir.

* * *

Seçimlerle yeni bir parti iktidara geldi. Kurulacak hükümetin, iktisadi, siyasi ve sosyal meselelerin çözümünde, önceki hükümetlerden, farklı ‘‘ödünleşme dengeleri’’ kuracağı aşikár. Esasen başka türlü davranarak, kemikleşmiş meselelere ‘‘çözüm geliştirmek’’ mümkün değildir. Hüner, bir meseleyi çözerken, ortaya çıkacak yeni meselelerin toplumsal maliyetinin, mevcut hali sürdürmekten düşük olmasını sağlamaktır.

SON SÖZ: Sorundan korkan, sorun çözemez.
Yazarın Tüm Yazıları