Paylaş
Kısa bir süre önce İtalya’da seçimler yapıldı. Seçimin amacı, bir süredir ülkenin başbakanlığını rica minnet üstlenmiş, çok ciddi ve çok akıllı bir insan olan iktisat profesörü Mario Monti’in başarıyla yürüttüğü bu göreve devam edip edemeyeceği idi. Profesör Monti yüzde 10 oy aldı. Buna karşılık iki aday öne çıktı. Bunlardan birincisi yüzde 30 oy alan “şarlatan” ve gedikli başbakan milyarder Silvio Berlusconi, diğeri de yüzde 25 oy alan meslekten “şaklaban” Beppe Grillo oldu. Senyor Grillo çok basit bir hileye başvurdu. Seçmenlere, milli gelirin yüzde 130’una ulaşmış olan İtalyan devlet borçlarını ödemeyi durduracağını vaat etti. Mamma mia!
Bilindiği gibi Avrupa’da yanlış olarak “Borç Krizi” diye adlandırılan bir parasal karmaşa yaşanıyor. Bu karmaşa yüzünden, kişi başına milli gelirde Dünyanın en zengin ülkeleri arasında bulunan İrlanda, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’da iktisadi çöküntü yaşanmakta.
BORÇ KRİZİNİN KÖK SEBEBİ CARİ AÇIKTIR
Avrupa’daki krizin sebebi, adına “Euro” denilen bir para biriminin, bu parayı kullanan ülkeler için “ulusal” mı yoksa “yabancı” olduğunun belli olmamasıdır. Kural olarak, kendi para birimi ile borçlanan devletler, geri ödemede acze düşmez. Çünkü her devlet, kendi parasından gerektiği kadar basar ve devlet tahvillerinin faiz ve anaparasını vadesinde öder. Burada borç veren için risk, devalüasyon kaybına maruz kalmaktır. Ancak ekonomisi cari açık veren ülkelerin kamu veya özel sektörü yabancı ülkelere “yabancı para” ile borçlanır. Devletler, yabancı para basamayacağı için, dışarıdan döviz girişi durduğunda, “borç ödemede” ülke acze düşer. Sorun, cari açık veren Avrupa Birliği ülkelerinin “basamayacakları” bir parayla borçlanmasındadır.
ÇÖZÜM
Avrupa’da yaşanmakta olan krizin aşılması için, biri kısa, diğeri uzun vadeli iki çözüm paketine ihtiyaç vardır. Ama bu paketlerin hiçbiri “borç ödemeleri askıya almak” veya “borçlarının bir kısmını sildirmeyi” içermemelidir. Kısa vadeli çözüm Euro bölgesinde kamu borçlarına “negatif faiz” uygulamaktır. Bunun için Avrupa Merkez Bankası sonsuz miktarda düşük faizli üye devlet tahvili satın almalıdır. Bu suretle borçlu devletlerin bütçe açıkları “reel faiz geliri” kadar azalır. Hatta bütçe açığı, bütçe fazlasına döner. Bu da kamu borcunun milli gelire oranını düşürür. Uzun vadeli paket, cari açık veren ülkelerde üretimdeki “birim emek maliyeti”ni (Unit Labour Cost) u düşürerek rekabet gücü sağlamaktır. İspanya’da bu dönüşüm başlamıştır. Darısı diğerlerinin başına.
Son Söz: Değerli paranın yarattığı sorunu, değersiz para çözer.
Paylaş