Limit testi

HATIRLADIĞIM kadarıyla matematikte, belirsizliği ortadan kaldırmak için ‘‘limit testi’’ diye bir işlem yapılır.

Bu işlemde, denklemdeki bağımsız değişken sonsuza giderken, bağımlı değişkenin alacağı değer bulunurdu. Sosyal hayatta, bireysel bir davranış biçiminin doğru mu, yoksa yanlış mı olduğu konusunda, ortada bir ‘‘belirsizlik’’ varsa, yani bazılarına göre o davranış doğru, bazılarına göre yanlış ise, bunu ortadan kaldırmak için de 'toplumsal limit testi' kullanmak gerekir. Kısaca, o davranış biçiminin, herkesçe uygulanması halinde, toplum hayatının ne şekle gireceği bulunmaya çalışılır.

* * *

Şimdi, bu soyut yöntemi, somut bir örnekle anlatmaya çalışacağım. Geçen hafta sonunda gazetemizde, ünlü bir iş adamının her yere köpeğiyle gittiğine dair bir röportaj yayımlandı. Bu iş adamı, köpeğini fabrikasına da götürüyor ve sadece kendi yazıhanesinde onu yanıbaşında tutmakla kalmayıp, bütün toplantılara da sokuyormuş. Yine bu iş adamı, iş seyahatlerine köpeğiyle çıkıyor, kalacağı otele ve yemek yiyeceği lokantaya da köpeğini yanında görüyormuş. Röportajın genel havası ve gazetede yer aldığı sayfanın felsefesi icabı, iş adamının bı davranış biçimi ‘‘doğru’’ bulunuyordu. Halbuki bana göre bu davranış biçimi ‘‘yanlış’’ tır. Yani ortada bir belirsizlik var. Bu belirsizliği, limit testi uygulayarak birlikte ortadan kaldıralım. Bu örnek olayda, bağımsız değişken ‘‘bireysel davranışı biçimi’’, bağımlı değişken işe ‘‘toplumsal yaşam biçimi’’dir. Limit testine göre, köpeğini her yere, bürosuna, idare meclisi toplantısına, otel odasına ve hatta lokantaya götürme davranışını ‘‘herkesin uyguladığını’’ varsayacağız. Ortaya nasıl bir tablo çıkacağını birlikte tahayyül edelim. Mesela o iş adamının ofislerinde çalışan herkes, yani genel müdürden odacıya, özel sekreterden, özel şöföre kadar her ferd, kendi köpeğini işe bereberinde getirecek. İdare meclisi tolantısına on kişi katılıyorsa, toplantı salonunda on tane de köpek olacak. Diyelim kalkıldı lokantaya gidildi. O lokantaya her üye köpeğiyle birlikte gidecek. Lokanta salonunda elli kişi yemek yiyiyorsa, elli tane müşteri köpeği olacak. Hatta; kasiyerin, şef garsonun, garsonların, komilerin, ahçıların ve yamaklarının köpekleri de lokantada ve mutfakta dolaşacak. O iş adamının kaldığı otelde ikiyüz misafir kalıyorsa, ikiyüz de misafir köpek olacak. Pek tabii, personel de kendi köpeklerini işe getirecekler. Hocalar, derslere köpekle girecek, doktorlar hastalarını köpekleri yanlarında iken muayene edecek. Pek tabii, hastalar da muayeneye köpekleriyle birlikte gidecekler. Sıkıldınız değil mi? Öyleyse, limit testinin sonucunu hep birlikte açıklayalım. Bir iş adamının köpeğini, bürosuna, toplantısına, otele ve lokantaya götürmesi ‘‘YANLIŞ’’ bir davranış biçimidir. Bunu övmek ve sanki ortada bir marifet veya çok insani bir davranış biçimi varmış gibi göstermeye çalışmak da ‘‘YANLIŞ’’tır.

* * *

Canım sen de lafı çok uzattın. Tabii ki; hem herkesin köpeği yok, hem de her köpeği olan, onu her yere götüremez. Röportaja konu olan kişi, ünlü ve zengin bir iş adamıdır. O böyle davranabilir; ama herkes davranamaz diyebilirsiniz. Eğer düşünceniz bu yöne kayıyorsa, oturun ‘‘demokratlığı’’ bir daha düşünün. Sakın köpek sevgisi diye sergilenen bencil davranışlar, insanların aslında kendilerinde mevcut olmayan bir üstünlüğü, başkalarına köpek üzerinden dayatmak ve çevreyi aşağılamak için kullanılan bir böbürlenme olmasın.

Son Söz: İnsana saygısız köpek sevgisi, kendini beğenmişliktir.
Yazarın Tüm Yazıları