Karnıma ağrılar girdi

İKTİDAR partisi AKP, icraat programını açıkladı, benim de karnıma ağrılar girdi.

Seçim öncesinde tüm partilerin ekonomi sözcülerine ısrarla, tercihiniz nedir ‘‘büyüme’’ mi, yoksa ‘‘istikrar’’ mı diye sorduk. Kesinlikle istikrarı tercih eden Derviş (bir bakıma CHP, emin değilim) hariç, hiçbiri tercihini açıkça ortaya koymadı. Hepis kıvırttı. ‘‘İstikrardan fedakárlık etmeden büyüme’’ gibi kaypak cevaplar verdiler. Pek tabii anladık ki, bu kişilerin kafasının arkasında ‘‘büyümeye’’ öncelik vermek var. İstikrar, ikinci planda geliyordu. Çünkü seçmenin, yeni hükümetten beklentisinin büyüme olduğuna hükmetmişlerdi. Nitekim iktidara gelen AKP, hükümet kurulmasını beklemeden, istikrarın adını anmayan, cafcaflı bir büyüme politikasını, küt diye önümüze koydu.

* * *

İktisatta istikrar, ‘‘fiyat istikrarı’’ demektir. İstikrarsızlıkla, yani enflasyonla mücadele etmektir. Fiyatlar genel seviyesindeki artışı, ne pahasına olursa olsun, yıllık yüzde 5'in altına indirmek ve oralarda kalmasını sağlamaktır. İstikrarlı enflasyon diye bir nebat yoktur. Fiyat istikrarı, yani Fransızca söylenişiyle ‘‘stabilizasyon’’ sağlanamazsa, döviz fiyatları da, faizler de ‘‘stabil’’ bir seyir göstermez. Bunlar da ‘‘labil’’ yani, oynak hale gelir. Esasen bir ekonomide ‘‘enflasyon’’, ‘‘devalüasyon’’ ve ‘‘faizler’’ bir çember üzerinde, kedi kuyruğunu kovar gibi hareket eder. Bunlar, hem birbirinin sonucu, hem de sebebidir. Bu makro finansal parametreler oynadığı sürece, reel ekonomideki ‘‘büyüme’’ de istikrara kavuşamaz. İstikrarsızlıkta da büyüme olabilir. Ancak, elde edilen büyüme hızı sürdürülemez. Milli gelir bir artar, bir azalır. Milli gelir büyümesi, yıl be yıl değil de, on yıllık, yirmi yıllık veya otuz yıllık devrelerde ölçülürse görülür ki, finansal parametrelerin yüksek dalgalandığı dönemlerde, ülkelerin kalkınma hızı düşük olmaktadır. Yani halkın yararına imiş gibi duran ‘‘aman bir an önce büyümeye geçelim, halkın tahammülü kalmadı’’ aceleciliği, çok kısa bir süre sonra ‘‘fakirlikte buluşma’’ halini almaktadır.

* * *

AKP tarafından açıklanan ‘‘istikrarı boşver, biz büyümeye bakalım’’ ana temalı icraat programı açıklandıktan sonra, özel sektör sözcülerinin ‘‘program tam istediğimiz gibi, biz de tam bunları söylüyorduk, bravo hükümete’’ şeklindeki değerlemelerini duydum. İşte o an, program hakkındaki tereddütlerim derhal son buldu. Özel sektör sözcüleri, programı bu kadar içten desteklediğine göre, programda mutlaka ciddi yanlışlıklar olduğuna dair kanaatim pekişti. Eh, bu kadar çok banka ve şirket batırmış bir özel sektörün, tavsiyesinin tam tersi doğrudur herhalde. Ne dersiniz?

* * *

Serbest pazar ekonomisinde veya Karl Marx'ın isimlendirmesiyle ‘‘kapitalizmde’’ kalkınma veya büyüme programı olmaz. Serbest pazar ekonomisi, reel ekonomi için ‘‘hedef koyma ve hedef tutturma’’ mantığını içermez. Hakeza, istihdam için de devlet, bir hedef koyamaz. Kapitalizm, optimizasyon demektir. Bu sistemde devletin görevi, ekonomik faaliyetin yeşermesine ve serpilmesine uygun sosyo-ekonomik ortamı inşa etmek ve yaşatmaktır. Bunun da uzun, ama en kestirme yolu istikrarı temindir.

SON SÖZ: Büyüme hedefini boşver, enflasyon hedefini koy ortaya.
Yazarın Tüm Yazıları