BU makaleyi, geçen hafta, gazetemiz ekonomi bölümü müdürü Vahap Munyar’ın ‘A-Tel’in değeriyle ilgili olarak kaleme aldığı bir haber-yorum yazısı üzerine yazıyorum.
A-Tel’in değerinin ne olduğunun, hem Çukurova Grubu’nun, hem de ve bilhassa Dinç Bilgin’in TMSF’ye olan borçlarının tasfiyesinde önemli bir yeri var. Ancak bu yazı, A-Tel’in değeriyle ilgili değildir. Yani bu yazıdan, A-Tel şu kadar milyon dolar eder gibi bir sonuç çıkmayacaktır. Amacım konuyu irdelemektir.
* * *
1. Muhasebe ilkeleri açısından şirketler ‘sonsuz ömürlü’ (going concern) kabul edilir. Dolayısıyla şirketlerin değeri, esas olarak o şirketin para kazanma gücüyle ilintili olarak hesaplanır. Para kazanma gücünden kalkarak şirket değeri hesaplanırken, ‘iskonto edilmiş nakit akımı’ veya‘fiyat/kazanç oranı’ veya ‘EBİT (faiz ve vergi öncesi kár) çarpanı’ gibi yöntemler kullanılır.
2. Eğer bir şirketin, mevcut haliyle işe devam etmesi mümkün değilse, o zaman firma değeri ‘tasfiye’ kurallarına göre hesaplanır. Bu halde ‘Bilanço Denklemi’ esas alınır. Yani ‘Net Değer = Varlıklar eksi Borçlar’ formülü kullanılır.
3. Muhasebe ilkeleri açısından, bir şirketin ‘Bilanço’ ve ‘Gelir Tablosu’nun çıkartılabilmesi, yani o şirketin gelirlerinin, giderlerinin, varlıklarının ve borçlarının ölçülebilmesi için, o şirketin ‘bağımsız kişilik’ (separate entitiy) olması gerekir. Dolayısıyla, bağımsız kişiliği olmayan bir şirketin değeri de hesaplanamaz. Bu gibi durumlarda o şirketin bilançosu, ‘ana şirketin’ bilançosuyla konsolide edilir. Bağımsız kişilik, yasalara göre ‘ayrı tüzel kişilik’ demek olabilir. Ancak iktisadi açıdan bu şart yetmez. Değerlemesi yapılacak şirketin ‘ayrı iktisadi kişiliği’ (separate economic entitiy) olması gerekir.
4. A-Tel, Turkcell’in hat ve ön ödemeli kartlarını pazarlayan bir şirkettir. Yani Turkcell’in bir yan kuruluşudur. Anlaşıldığına göre, A-Tel ve Turkcell’in hákim hissesi, aynı kişilerin elindedir. Yani, A-Tel’in hákim hissedarı ile Turkcell’in sahibi (hákim hissedarı) aynı grup olmasa, A-Tel’in böyle bir işi olmayacaktı. Hatta A-Tel diye bir şirket hiç mevcut olmayacaktı. Görünen tabloya göre A-Tel, ayrı bir ‘bağımsız kişilik’ sahibi değildir. Dolayısıyla, A-Tel’in değerinin ölçülmesi de mümkün değildir. Bir çözüm, tasfiye değerini hesaplamak olabilir.
5.Vahap Munyar’ın yazısında A-Tel’in değerinin daha önce 539 milyon dolar alarak hesaplandığı ve bu rakam üzerinden, bir ‘borç-hisse takası’ yapılarak şirketin yarı hissesine sahip olan Çukurova Grubu’nun 269 milyon dolarlık bir borcunun silindiğinden bahsedilmektedir. Eğer böyle bir işlem yapıldıysa, bu hatadır.
6. Prensip olarak yapılması gereken işlem, A-Tel’in (ve benzeri bağımsız iktisadi kişiliği olmayan diğer yan kuruluşların) bilançolarının Turkcell’in bilançosuyla konsolide edilmesidir. O zaman, hákim hissedar dışında kalan diğer hissedarlar, Turkcell’in ‘azınlık hissedarı’ olarak değerlendirilir.
7. Aynı hissedar grubuna ait olan ve aynı işin farklı safha veya dallarında faaliyet gösteren şirketler arasındaki alışveriş ilişkilerinde ‘piyasa fiyatı’ oluşamaz. Kesilen hizmet ve mal faturalarındaki fiyatlara ‘transfer fiyatları’ denir. Bu fiyatlama yöntemiyle oluşan kár veya zarar tamamen fiktiftir. Departman kurulacağı yerde ayrı şirket kurmanın amacı, çoğu zaman küçük hissedarların hakkını yemek veya vergiden kaçınmaktır.
8. Transfer fiyatlandırması, özellikle yabancılarla ortak iş yapan ve yabancı ortaktan marka hakkı, mal ve malzeme alan yerli firmalar için daimi bir ihtilaf kaynağıdır. Bu kabil ‘babası’ yabancı, kendisi yerli kuruluşların da ‘firma değeri’ doğru dürüst hesaplanamaz. Al-sat veya takas fiyatı, pazarlıkla saptanır.
Son Söz: Almayacağın fiyata satmaya kalkma, satamayacağın fiyata alma.