Paylaş
“Önümüzdeki yıllara damgasını vuracak yeni akım ne olacak?” sorusunu yanıtlamak aslında çok basit. Bulunduğunuz dönemden 20 yıl geriye gidin. Malum, nostalji kavramının takvim süresi belli: Yirmi yıl. 1990’larda 1970’lerin, 2000’lerde 1980’lerin nasıl da revaçta olduğunu hatırlayın. Moda akımlarında hayat döngüsü böyle işliyor. 2010’lara girdiğimizden beri de özellikle moda trendlerinde ve koleksiyonlarda 1990’ları tekrar yaşıyoruz. Doc Martens’ler giyip kat kat desenleri ekoseleri karıştırmamız, Dries Van Noten gibi tasarımcıların Kurt Cobain’den esinlenip koleksiyon hazırlaması da hep bu yüzden.
Geçen yıldan beri tasarımcıların en büyük ilham kaynağı 1990’ların iki zıt yönü, grunge ve minimalizm, bu sezon da moda haftalarının önemli eğilimlerindendi. Geleceğin moda trendlerini soranlara tavsiyem şu: Yirmi yıl önceye dönüp sanatını, müziğini, modasını gözden geçirin.
Modayla sanatın flörtü
Tasarımcıların bir koleksiyon oluştururken en büyük referans kaynaklarını mı merak ediyorsunuz? Göz atmanız gereken yerler defileler, mağazalar değil sanat galerileri. Örnekler üzerinden açıklayalım:
Paris’te Grand Palais’deki Yves Saint Laurent retrospektifi ve Müze Bourdelle’deki Madame Gres sergisi birçok tasarımcıya koleksiyonları için ilham kaynağı olmuştu.
Her mayıs New York Metropolitan Müzesi’nde gerçekleşen geleneksel MET balosunun bu yılki teması punk sergisi. Tasarımcıların nasıl etkilendiğini şimdiden görmek mümkün. Versace, geçen haftalarda Milano Moda Haftası’ndaki defilesinde Versace+Punk= Vunk kavramını ortaya atarak MET’in punk balosuna gidecek birçok ünlüye kıyafet servis edebileceğinin sinyalini vermiş oldu.
Türk genç tasarımcı adaylarının en ciddi sorunu ne?
İTKİB Koza Genç Tasarımcılar Yarışması’nın gedikli jüri üyelerinden biri olarak her sene yarışmaya başvuran tasarımcı adaylarının aldıkları referanslardaki karmaşıklığı, koleksiyon hazırlama sürecinde kaybolmuşluğu görüyorum. Genç tasarımcı adayları ilhamlarını kaynağından değil, başkası tarafından yorumlanmış halinden alıyorlar ve çok önemli bir katmanı kaybetmiş oluyorlar.
Peki, çözüm ne? Geçen gece Paris’te Hotel de Ville’de açılışı yapılan ‘Paris Haute Couture’ sergisini gezerken bunları düşünüyordum. Yüze yakın haute-couture elbisenin yer aldığı sergide unutulmaz Chanel, Dior, Balenciaga, Lanvin, YSL tasarımlarının en yakın dikiş detaylarını inceleyebilip en önemlisi o dönemlerdeki tasarımcıların müthiş vizyonlarına şahit oluyorsunuz. Bu tip sergilerin Türkiye’de de olması, gençlerin moda kültürünün gelişmesine ciddi ölçüde katkıda bulunur, Türk modası kavramının ilerlemesini sağlar.
Dönüm noktası 1993
Bu sezon New York, Londra ve Milano moda haftalarında 1990’ların iki farklı yüzünün günümüz modasına nasıl ilham verdiğini görmeye devam ederken New York’ta New Museum’da bu akımı destekleyen bir sergi başladı: NYC 1993: Experimental Jet Set,Trash and No Star. Massimiliano Gioni’nin küratörlüğündeki sergi, iddiayı büyütüp dikkatimizi popüler kültürün seyrini değiştiren birçok olayın yaşandığı yıla, 1993’e çekiyor. Adını o yıl çıkan Sonic Youth albümünden alan sergi, ilk web browser MOSAİC, Wired ve Dazed&Confused dergileri, MTV’nin altın çağı, Beavis &Butthead, Marc Jacobs’ın unutulmaz grunge koleksiyonu, ‘yok satmak’ terimi, Nirvana, Pearl Jam, Groundhog Day filmi, moda ve politikayı birleştiren Benetton reklamları gibi birçok kültürel, sosyal, ekonomik ve politik olayı hatırlatıyor. Bu sergi de belli ki birçok tasarımcıya ilham verecek, bu ilhamlar koleksiyonlara yansıyacak, 1993 ruhu 6-7 yıl daha etkisini göstermeye devam edecek.
Paylaş