Tahkim-TFF-mahkeme ve siyaset paslaşmaları fazla hızlı oldu galiba.
Başları döndüğü için hukuksuz, tutarsız bir tablo çıkarttılar:
• Şekip Mosturoğlu, futbolcunun kulübünün bilgisi varken yapılan transfer görüşmesi bir sebep olarak gösterilirken karşı tarafta cezalandırılan futbolcu-yönetici yok • Şekip Mosturoğlu maç öncesi transfer görüşmesinde bulunması bir sebep olarak gösterilirken benzer eylemden Serdar Adalı ve Tayfur Havutçu’ya ceza yok • İlhan Ekşioğlu Gençlerbirliği-Trabzonspor maçından dolayı ceza alırken, eylemin diğer tarafındaki Serdar Kulbilge’ye men yok, sportmenliğe aykırı hareketten 3 maç göstermelik ceza • İbrahim Akın’ın savcı tarafından defalarca tehdit edildiğini belirttiği ifadesini referans alırken, kolluktaki ve mahkemedekini yok saymak • Tüm rapor “makul şüphe”, “yorumlandı” , “böyle olduğunu düşündürtüyor” ile yazılmış. Ama delil yok. Niyet okuyarak kimi makul şüpheler ceza, kimilerine beraat. Bir de listeye girmeyenler var: • Mahkemede bugüne kadar aleyhine ifade verilen, teşvik yaptığı iddia edilen tek kulüp Trabzonspor ve yöneticileri iken etik ve PFDK ‘dan nasıl temiz kağıdı aldılar? • Etik kurulunun “bulamadık” dediği Trabzonspor-Ankaragücü-Gabric tape’leri sanal alemde elden ele dolaşıyordu. Mahkemede de gündeme geldi. Bu eksik değerlendirme ne olacak? • Ellerinde tape dışında delil yok. Ceza verdikleri kişilere isnat ettikleri suçlara delil gösterdikleri telefon konuşmalarının vahimlerine sahip olanlar nasıl sevk dahi edilmez? • vs vs
Tahkim, PFDK ve etik kurulu milyonlarca taraftarı olan, 105 yıllık kulübün adına gölge düşürecek eyyam ile vebal altındadır. “Tahkim son nokta” diyerek hukuğun önünü kapatmış olsalar da dava bitmez. Anayasaya aykırılığı hala açık tartışma konusu. Devir döner, hukuk bu hukuksuzluğu cezalandıracak doğru yola girer. TFF de.
Peki tahkim ne yaptı? Geçtiğimiz hafta Perşembe açıklayacakları ayyuka çıkmıştı. Ve hatta basına “bazı cezaların kalkabileceği” sızdırılmıştı. Medya sinsi haberlerle tahkimi töhmet altına soktu. Peki ne değişti de karar pazartesiye bırakıldı? Yani Cuma günkü duruşma ve savcı mütalasının sonrasına?! Perşembe, Cuma, hafta sonu tahkime herhangi bir baskı geldi mi? Telefon geldi mi? Pazartesi açıkladıkları kararlar, gerçekten ilk kararları mıydı?
Engin Tuzcuoğlu tahkim başkanlığına geldiğinde hedef gösterildi, istifası için her türlü yol denendi. Ama Engin bey mesleğine ve kendisine saygılı ise esas şimdi istifa etmeli. O makama oturmadan önce televizyonlardaki, twitter’daki yorumlarının aksi tavrı niye sergilediğini, neyin değiştiğini elbet bir gün anlatacaktır.
Şike soruşturmasını başlatan TC özel yetkili savcısının TFF’yi ziyaret etmesi, bu ziyaretin etik kurulu raporunun bitme zamanına denk gelmesi bile tüm süreci hukuk dışına atmıştır. UEFA’ya not düşelim! Kararın özeti şudur: Hiçbir şey yok, 11 aylık yaygara sonucunda Fenerbahçe’den kimseye ceza vermezsek olmazdı, birkaç kişiyi yem edelim kapansın gitsin dedik. Bu, siyasi otoritenin diğer takım taraftarlarını memnun etmek ve zarar görmemek için yaptığı telkindi. “Trabzonspor’u şampiyonlar ligine gidip taahhütname imzaladığı, TFF’yi de sorumlu olduğu için alacağı cezadan kurtaralım. Mahkemede açıkça teşvik göndermekle suçlansalar da PFDK’dan onları tertemiz çıkaralım. Lime lime olan dava yüzünden mahkeme ve savcının itibarını koruyalım. Hepsini, TFF’yi, 2020’yi, koltuğumuzu kurtarmak için iftira atılan Fenerbahçe’nin yöneticilerinden bir ikisine de biz iftira atalım.”
Bilanço: UEFA’ya kurban edilen yine Fenerbahçe, UEFA cezalarından kurtarılan yine diğerleri ve insanların ceza davasındaki kaderlerini etkileyecek eyyam. Yani insanların özgürlüğü ve hayatıyla oynadınız sayın PFDK ve tahkim kurulları.
Ama gözden kaçmaması gereken bir detay var: Karar öncesi günlerce yapılan UEFA propagandası. “İçeriden birilerinin söylediğine göre” UEFA’nın ağır cezalar vereceği propagandası.
UEFA’nın ceza vermek için iki yolu vardır: Ya tahkim kararına göre kendi soruşturmasını açar, ya da TFF Fenerbahçe’yi göndermez. 2.si PFDK kararı sonrası ihtimal dışıydı. O halde bu iddiaları ortaya atanlar günler öncesinden, hatta tahkim duruşmasından bile önce kararları biliyorlardı?! Cezaların 58. Maddeye dayandırılarak verileceğini biliyorlardı?! (Serdar Kulbilge’nin cezasının 58’den çıkarılacağını da biliyorlar mıydı?)
Tıpkı Ağustosta’ki gibi: UEFA gerçeklerini saklarlar. Milleti korkutup kandırırlar. Perde arkasında da UEFA’yı normal işleyişinin dışına çıkaracak fitne ve çalışmayı yürütürler.
Yine öyle olmuş görünüyor. Şaşırdık mı? Hayır. Peki aynı tuzağa ikinci kez düşen Fenerbahçe yönetimi? Belli ki şaşırmışlar.
Zira UEFA ve TFF arasında gidip gelen isim Şenes Erzik iken, Ağustostaki men kararının baş sorumluları hala UEFA komitelerinde iken, diğer eski TFF yetkilileri Fenerbahçe aleyhine kulis için UEFA kapısından ayrılmıyor iken birilerine güvenebilmek büyük saflıktır.
Şimdi UEFA kendi soruşturmasını yürütecek. Muhtemelen göstermelik. Kararı, kulisçiler çoktan vermiş! Normal şartlarda, bu soruşturma TFF’nin aldığı karara karşıdır. TFF’yi suçladığı için açılır. “kişilerle kurumların ayrılması” siyasetin telkini olduğu için TFF’ye ceza verme hakkı doğmuştur. Yani ülke ceza alır. Fenerbahçe’nin 2011-2012 sezonunda elde ettiği hakları, geçmiş sezonla ilgili karar üzerinden gasp edemezler. Ama normalde! Sadece PFDK ve tahkim kararlarına “yoğunlaşmaları” sağlanırsa (ki CAS’tan döner), Fenerbahçe yine seyrederse istedikleri gibi sadece Fenerbahçe’yi cezalandırırlar. Günlerdir uğraşıyorlar.
Fenerbahçe Kulübü her yönüyle ikinci Ağustos 2011’i yaşıyor .
Stratejik hatalarla dolu
Fenerbahçe Kulübü, PFDK’nın Trabzonspor kararlarına itiraz etmedi. Müdahil olmadı. PFDK kurulundaki Reha Alp’in yazıları sebebiyle taraflılığı belgeli iken onun soruşturma dışında kalmasını sağlayamadı. Yönetmeliklere göre böyle bir itiraz hakkı vardı oysa.
UEFA üzerinden Fenerbahçe’yi bitirme planına misilleme yapıp, UEFA soruşturmasının olması gerektiği gibi derinleştirilmesi ve esas suçluların cezalandırılması için çalışacaklarından emin değilim. Olur da UEFA ceza verirse kararı temyiz ve CAS’a götüreceklerinden, İsviçre federal mahkemelerinde bu davayı başından itibaren masaya yatırtacaklarından emin değilim.
UEFA Volou’ya bile sadece 1 yıl men uyguladı. 5 yıl içinde aynı eylemi tekrarlarsa katlanacak biçimde. Aksinin CAS’tan döneceğinin farkındalar mı bilmiyorum. Ya da CAS’ın UEFA’ya “TFF Fenerbahçe’ye ceza vermemiş. Hatalı ise niye TFF’yi cezalandırmadın” diyeceğinin farkındalar mı emin değilim.
UEFA’dan çıkacak kararın savcı ve Özel Yetkili Mahkeme’de sergilenen hukuksuzlukları kamuoyu gözünde örtecek bir bahane yapılacağının farkında olduklarını da sanmıyorum.
Tahkimin kararıyla TFF, geçen sezon Fenerbahçe’yi men ederek hata yaptığını resmi olarak kabul etmiştir. Yani Mehmet Ali Aydınlar, Lütfi Arıboğan, İlhan Helvacı ve emeği olan her federasyon yetkilisine dava açılabilir. Bunun farkında olduklarını da sanmıyorum.
Şampiyonlar Ligi’nden men eden eski TFF yönetimi, CAS davası açıldığı andan itibaren Fenerbahçe ile çıkar çatışmasına girmişti. Sezonun iptali için yeterli hukuki gerekçedir. Bunun da farkında olduklarını sanmıyorum.
“UEFA kişilerle kurumları ayırmaz” diyen UEFA ve medyaya , “yöneticiler ve başkan örgüttür” diyen Özel Yetkili Mahkeme ve yargıya karşı, “2006 sezonundaki kayıp 1 milyon dolarda nasıl kurum ve kişileri ayırırsınız” diye hukuk mücadelesine gireceklerini de sanmıyorum.