Paylaş
Geçen çarşamba, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in odasını en uzun süre işgal eden misafir olarak CHP’nin tarihine geçtiğimi düşünüyorum. Akşama kadar Türkiye’nin ilk politik kedisi Şero’yu bekledim çünkü. CHP Genel Merkezi’nde çalışan herkes seferber oldu, anonslar geçildi, Şero yok. Sayın Kılıçdaroğlu huyunu biliyor, “Beyefendiyi tutabilirseniz, beklerim ben” dedi. Ava çıkmış meğer. Tweet’ler attık, söylene söylene geldi. “İki kare fotoğraf çektiririm, yarım saat röportaj” dedi. Ünlü tabii, haklı. Kemal Bey kucağımda Şero ile beni görünce şaşırdı. Zaten bir tek başkana müsaade etti, odadan fırlayarak ok gibi kaçtı.
Bu binada hayvansever insanlar olduğunu hissettin de mi CHP’ye sığındın, nasıl başlıyor öykün Şerocuğum?
- Bu binaya topraktan girdim. Annem bizi CHP Genel Merkezi’nin şantiyesinde doğurdu. Ailemi kaybedince, sağ olsun işçiler sahip çıktılar. İsmimi de onlar koydu. İnşaat tamamlanınca yollandım buradan. Sonra hayvanseverler itiraz edince o dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal beni geri aldırdı. Çok severdim, bana çok düşkündü. “Ne zararı var hayvanın, getirin” demiş.
Sen CHP’nin kalbine düşen yedinci ok gibisin Şero, ‘sevgicilik’ diye bir akım başlatalım mı?
- Ne güzel olur. Herkese yayalım hadi! Sevgi olmadan ne devlet, ne millet olur. Diğer altı okta sevgi var aslında. Seçim bildirgesinde hayvan haklarıyla ilgili vaatleri olan tek parti benimkisi. Hayvanlara yönelik suçların kabahatler kanunundan çıkarılıp ceza kanununda değerlendirilmesini destekliyorlar. Sevgicilik oku için çalışıyor bizimkiler anlayacağın. Örneğin pet shop’larla ilgili kısıtlandırmalar yapılmalı. Oradan alınan arkadaşlarım için sevgicilik değil, hayvan seçicilik söz konusu. Biz süs bitkisi değiliz çünkü. Ne sirk çalışanı türdeşlerim animatör ne de yunus parklarındaki dostlarım eğlencelik işçiler. Sevgiden başka bir amacımız yok bizim. Sevgicilik akımı bir an önce başlasın barınaklara da uzansın lütfen.
Peki sen en çok kimi seviyorsun ya da kiminle anlaşıyorsun?
- Mamamı ve suyumu düzenli koyanları, asansöre binmeme yardımcı olanları… Bazen merakımdan, üst katlara çıkasım geliyor. Örneğin Adnan Keskin’in odası hep kalabalıktır. Keza Gürsel Tekin’in geleni gideni çok olur, ikramlar falan… Gürsel başkanın danışmanı Gizem’i görünce peşine takılıyorum. Doğru asansöre. Resepsiyon ve güvenlik personeliyle elektrikli ısıtıcılar canlarımdır. Ama en çok yemekhanede mutluyum.
Yemek dedin de aklıma geldi, yediğin içtiğinin hesabını sormuş denetçiler? Çok ağrına gitmiş, öyle mi?
- Hesapları denetleyip, rapor tutan bu Anayasa Mahkemesi denetçilerini kınıyorum. Ben de CHP’nin bir personeli sayılırım. Gece nöbet tutarım, gündüz katları dolaşırım. İnsanlara sevgi ve dostluk verip, streslerini azaltmaktır görevim. Karın tokluğuna çalışıyorum. 15 lira 44 kuruşluk mama ve kum ihtiyacımı gereksiz gören bu kişileri hayvan düşmanı ilan ediyorum.
En çok kim iz bıraktı sende?
- Herkes iz bırakıyor ama öncelikle beni evimden ayırmayan eski genel başkanımızın ve geldikten sonra bana sahip çıkan yeni genel başkanımızın yeri ayrı. Sonra MYK üyelerinin hemen hepsine ve personele müteşekkirim.
Bugün saatlerce seni aradık yoktun, tweet attın geliyorum diye üç saat geçti?
- Sen de gele gele çarşambayı buldun. Tam uyuyorum, hurra odaya girdiler yine. Kafam bozuldu, ava çıktım ben de. Nasıl Ajda Pekkan’a, Sezen Aksu’ya ulaşmak kolay değil, ben de kedi dünyasının bir şöhretiyim. Ayrıca geldim işte.
Geldin ama söylenip durdun, arada ısırıyormuşsun da nasıl kucaklayacağım?
- Güzel kadınları ısırmam ben, korkma. Mıncıklanmayı sevmiyorum hepsi o.
Sayın Başkan, “Şero beyefendiyi tutabilene aşk olsun” dedi.
- Burada herkes özgürdür demedim mi? Ben de öyle yaşıyorum. Sana söz verdim uslu duracağım, ama beş dakika.
Kemal Kılıçdaroğlu seni çok sever mi?
- Onun sevmediği hayvan yok ki! Evinde iki kaplumbağa dostuyla birlikte yaşıyor. Kızlarının isimlerini verdi onlara: Zeynep ve Aslı. Sadece o mu? 24’üncü dönem milletvekillerinin her birinin hayvan haklarıyla ilgili bir deklarasyona imza atmasını sağladı. İlk imzayı da Samsun’da, HAYTAP temsilcilerinin önünde kendi attı. Bu şu anlama geliyor: Hayvanlara karşı herhangi bir belediye kötü bir davranış sergilediğinde, milletvekilleri o imzaya sadık kalarak gerekeni yapacaklar.
Peki, siyah takım elbiseliyken başkanın paçasına süründüğün oldu mu hiç?
- Ayakaltında dolaşmam ki ben. Koltuk, petek ve kucak tercihimdir. Artık gerisini siyah giyen düşünecek.
Kemal Bey’in koltuğunda gözün var gibi, öyle mi?
- Bilakis. Bütün koltuklar benim. Bu bina benim evim. Herkes geçici ben kalıcıyım.
Kent hayvanları ormanlık alanda yaşayamaz
Türkiye’de eksik olan ne sence?
- Sevgi. Şiddete bak; önce bize, sonra insana uygulanıyor. Hayvan sevgisi küçüklükten aşılanmayınca yarın bize kalkan el, çocuğa, kadına, yaşlıya da kalkıyor. Bizim sevgi konusunda çok önemli bir rolümüz var. O unutuldu. Yedinci oku ‘sevgicilik’i yaymak gerek.
CHP’deki kadın milletvekilleriyle ilişkilerin nasıl?
- Çoğunun evinde hayvan dostu var. Sedef Küçük, Sena Kaleli, Aylin Nazlıaka, Ayşe Eser Danışoğlu birlikte alışverişe giderler. Ben biraz kiloluyum diye bana ıslak mama getirmiyorlar, isyanlardayım. Damak tadım gelişmiş ben ne yapayım? Emine Ülker Tarhan ile Melda Onur’un kedileri... Bir araya gelince onları konuşurlar. Şafak Pavey Doğa Hakları ve Sosyal Politikalar Genel Başkan Yardımcısı, bayılır bana. Ben de ona. Mav.
Hayvanseverlik konusunda sanırım kimse Umut Oran’la yarışamaz, seni evine kaçırma girişimi oldu mu hiç?
- O, çok ölçülü bir hayvanseverdir. Bizi olduğumuz yerde sever. Tabağında ne varsa paylaşır hep. Bolu’da sakat, bakıma muhtaç havyanlar için bakım evi var. Hepsini sahiplendi, çok mutlu arkadaşlarım. Ölen köpeği için heykel yaptırdı, o derece yani.
Yeni yasa tasarısının eli kulağında, onaylanırsa hepinizi toplayıp büyük alanlara sürecekler. Korkmuyor musun?
- Ben ünlüyüm beni alamazlar, ama dostlarım için çok endişeleniyorum. Kent hayvanları ormanlık alanlarda yaşayamaz çünkü! Adına tabiat alanı da deseniz, orada güçlü olanlar zayıfları öldürür. Biz artık kentliyiz. Çoğumuz kırmızı ışıkta durmayı, yeşilde geçmeyi öğrendik. Dükkân önlerinde bekçilik yapıyoruz. O sebeple bu yasayı yeniden düzenlemeyi öneriyorum. Kemal başkan bu konuda çevre komisyonuna talimatını çoktan verdi.
Yasayı çıkaracak olanlara bir mesajın var mı son olarak?
- Aklıma gelmişken Sayın Başbakan’a zamanında pek çok hayvan hediye edilmişti hatırlarsanız. Ben o dostlarımı merak ediyorum. Eğer kendisi onlarla poz verirse yasa yapıcılar daha özenli davranırlar diye düşünüyorum. Unutmayın ki bazı hastalıkların iyileşmesinde bizi öneriyor doktorlar. Ben Başbakanımıza dostluk patisi uzatıyorum, o da bize dost elini uzatsın lütfen..
Fotoğraflar: Fahir Arıkan
Paylaş