Paylaş
Seongsan Ilchulbong Burnu’na varıp aşağıya, kayalıkların oraya indiğimizde az sonra yapacakları dalışa hazırlanıyorlardı. İçlerindeki en yaşlıları olan Park Yeonja bir yandan dalış ekipmanını hazırlıyor, öte yandan da bir önceki dalıştan çıkan kabukluları temizleyip tabaklayan kızına yardım ediyor. Dünyanın çoğu yerinde o yaştaki insanlar evden çıkmaya üşenirken onlar 10 metreye kadar tüpsüz dalış yapıp ekmek paralarını kazanmanın derdinde. Evet, Jeju Adası’ndaki haenyeo’lardan bahsediyorum.Haenyeo’ların çıkardığı abelone
Haenyeo Kore dilinde ‘denizkızı’ anlamına geliyor. Seul’e 50 dakika uçuş mesafesindeki Jeju Adası’nda çok uzun zamandan bu yana anneden kıza geçen geleneksel bir meslek haenyeo’luk. Adadaki erkek nüfusunun azlığı, var olanların da savaşlarda hayatını kaybetmesi neticesinde evlerine yiyecek götürmek amacıyla dalan kadınların başlattığı bir işkolu olmuş. Bu meslekte emeklilik yok, elden ayaktan düşene kadar dalmaktan vazgeçmiyorlar. 80’lerinde hatta 90’larının başında bile halen dalanlar var. Zaten gençler eskisi kadar ilgi göstermediği için şu andaki çoğunluğun yaşı da 70-90 arasında.
Daha derinden, daha leziz
Haenyeo’lar tüpsüz 10 metreye kadar dalabiliyorlar. Daha derinlerden çıkardıkları deniz mahsullerinin daha kıymetli olduğu söyleniyor. Çoğunlukla abelone denen iri deniz kabuklusu topluyorlar. Ve topladıkları her şeyi hemen oracıkta temizleyip arka taraflarında kurdukları masada servis ediyorlar. Menü fiks: Dilimlenmiş abelone veya başka bir deniz kabuklusu, fermente biber sosları gochujang ve farklı kimçi türleri.
Kimçi demişken, hatırlarsınız Güney Kore adını ‘kimçi diplomasisi’ ile duyurmuştu. Gastrodiplomasiyi en sistematik uygulayan ülkelerin
başında gelen Güney Kore bu geleneksel baharatlı lahana turşuları üzerine bir tanıtım kampanyası planlayıp mutfaklarını ‘Dünyanın en sağlıklı mutfağı’ ilan etmişlerdi. Haenyeo’lar da, kimçi de, Kore mutfağı da hallyu’nun yani Güney Kore dalgasının bir parçası. Hem popüler hem de geleneksel kültürlerine ait her şey hallyu’ya dahil olabiliyor; dramalardan kozmetiğe, pop sanatçılarından yemeklere...
Yerel halk tarafından ‘Kore’nin Hawaii’si’ olarak adlandırılan Jeju Adası Google flights’a göre dünyanın en yoğun uçuş rotalarından biri üzerinde. 2022 yılında 13,59 milyon ziyaretçiyle rekor kırmış ancak bunların yarısından fazlasının yerli halktan oluştuğu söyleniyor. Bu volkanik ada aynı zamanda Güneydoğu Asyalılar için bir balayı destinasyonu. Sadece deniz, kum, güneş değil, tırmanılacak pek çok volkanik tepe ve keşfedilecek mağaralar var.
Adanın volkanı Hallasan Dağı deniz seviyesinden 1.950 metre yükseklikle Güney Kore’nin en yüksek zirvesi. Jeju Adası UNESCO’nun üç ayrı tacını taşımak gibi bir ayrıcalığa sahip: Dünya Doğal Mirası, Küresel Jeopark ve Biyosfer Rezervi.
Bu nasıl konser izlemek?
Jeju’daki sonraki durağımız özellikle ergenler arasında dünyayı kasıp kavuran K-Pop konserlerinden biri oluyor. Biz ne anlarız ya da yaşımız bunun için biraz büyük değil mi diye düşünmüş olsam da Korelileri en iyi tanıyacağımız yerlerden birinin bu konserler olduğunu anladım.Çay Müzesi’nde yeşil çaylı pasta
Binlerce kişi nasıl kısa sürede tek kişi bile sırayı bozmaksızın o konsere girdi, nasıl bir bağrış çağrış olmadı hepimiz hayret ettik. İçeride herkese ücretsiz dağıtılan renkli ışıklarla en coşkulu şarkılarda bile efendi efendi eğlenen, hiçbir taşkınlık yapmayan Koreli gençlere hayran oldum. Bu arada konser öncesi beğendiğiniz şarkıcının stilinde ücretsiz makyaj yaptırma fikrine de ayrıca bayıldım.
Volkanik bir ada olan Jeju’ya geri dönersek; karakteristik toprağı kadar bol oksijen ve iyotlu temiz havası onu pek çok açıdan ayrıcalıklı kılıyor. Mesela K-Beauty yani Güney Kore malı güzellik malzemelerinde kullanılan hammaddelerin çoğu bu adadan elde ediliyor.
O zarif Kore çaylarının en kalitelisi de burada yetişiyor. Belki yeşil çay deyince Çin ve Japonya ilk aklınıza gelen yerler ama bir çay uzmanı olarak Kore yeşil çaylarının yerinin bende ayrı olduğunu söylemem gerek. Güney Kore’nin en popüler çay markalarından biri olan O’sulloc da burada üretiliyor ve çay tarlalarının arasında bir de müzeleri var.
Çok tarihi bir müze beklemeyin, modern bir binaya konuşlandırılmış olan müzede bana göre en güzel şey dondurmadan pastaya her şeyin yeşil çaydan yapıldığı kafesinde oturup keyfini çıkarmak, bir de kalitesinin yanında müthiş estetik ambalajlı ürünlerinden satın almak.
Uzakdoğu ülkelerinin çoğunda olduğu gibi burada da çayın anlamı bizim anladığımızdan çok daha farklı. Darye kelimenin tam anlamıyla ‘çay için görgü kuralları’ veya ‘çay ayini’ anlamına geliyor ve Kore halkı arasında 1.000 yılı aşkın bir zamandır sürdürülüyor. Kore çay seremonisinin ana unsuru, Japonya ve Çin’den farklı olarak resmi bir ortamda çay keyfi yapmanın kolaylığı ve doğallığı.
Çay seremonileri, hızlı tempolu yeni Kore kültüründe rahatlama ve uyum bulmanın bir yolu olarak Kore’de yeniden canlandırılıyor ve somut olmayan Kore sanatı geleneğini sürdürüyor.
Yiyecek ve ilaç aynı kökten
Gelelim Güney Kore’nin o çok övülen mutfaklarına... Geleneksel Kore bilgeliğine göre ‘yiyecek ve ilaç aynı kökten yetişir’. Bu yüzden Koreliler yiyecekten daha iyi ilaç olmadığını düşünüp yemeği enerji kaynağı olarak görüyorlar. Enerjinin sadece fiziksel güç olmadığına, akıl ve ruh sağlığıyla da ilişkisi olduğuna inanıyorlar. Sofraya konan yemeklerin hem renk hem de tat ahenkleri onlar için çok önemli. Sebzeler, yosunlar ve deniz mahsulleri ezelden beri beslenmelerinde çok önemli rol oynamış. Ülkenin yüzde 70’i dağlık alan olduğu için bolca mantar ve yabani ot çeşidi var.
Kore’de halkın büyük çoğunluğu Budist. Özellikle yerleşimin olmadığı dağlık alanlarda sayısız tapınak var. Bu tapınaklarda konaklamak en özel turistik aktivitelerden biri. Hatta bir Budistin nasıl yaşadığını çok merak edenler ama vakti olmayanlar dağ yerine şehrin içinde bu deneyimi sunan yerlerde de kalabilirler.
Budist tapınaklarındaki yemekler oldukça basit ve sade. Beslenme tarzı vegan. Yiyebilecekleri kadar yemek pişiriyorlar, yemek artığına izin yok. Tapınak mutfağında sadece mevsimlik ve doğal ürünler tercih ediliyor. Yapay tatlandırıcılar veya işlemden geçmiş ürünler kullanılamıyor. Mantar ve sebze çeşitleriyle yosun türleri en çok yedikleri gıda maddeleri. Yosunun kızartmasından tofulu kavurmasına her türlüsü en favori yiyecekleri. Seul’de tapınak yemeği servis eden çok sayıda restoran var.
Tapınaklarda her şeyde olduğu gibi çay servisinden sorumlu rahipler var. Kahvaltının ardından tüm rahipler bir alanda toplanarak sessiz bir şekilde ardı ardına doldurulan çaylarını içiyorlar. O anda etrafa hâkim olan sükûnet sırasında içtikleri yeşil çayın zihinlerini açtığına inanıyorlar.‘Kendin pişirci’de bulgogi
‘Kendin pişir’ zirve yapmış
Fermente soslar ve ürünler Kore mutfağının simyası. Bu mutfağın dünyanın en sağlıklılarından biri kabul edilmesinin ardında da bu soslar yatıyor. Üç temel fermente sosları var: Ganjang (soya sosu), doenjang (soya fasulyesi ezmesi) ve gochujang (acı biber sosu). Oturduğunuz her türlü sofrada bu soslar ve tabii ki kimçi ilk iş olarak önünüze getiriliyor.
Kendin pişir olayı burada zirveye varmış. Masa üzerine öyle güzel havalandırmalı düzenek kurmuşlar ki etrafta duman da koku da olmadan zevkle yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Ortasında ateş yanan, etrafı su dolu (noodle haşlıyorlar) bir pişirme aparatında hazırladıkları bulgogi denemeniz gereken en geleneksel yemeklerinden.
Bir de haşlanmış pirincin üzerine pek çıtır, taze sebzelerin konduğu ve kendiniz karıştırdığınız bibimbap var. O da denenmesi gereken, dünyada en çok bilinen ve sevilen Kore yemeklerinden.
Minik köy pilici çorbası
Kore’de yetişen ginseng, özellikle kırmızı olan dünyadaki en kaliteli tip kabul ediliyor. Çayından kapsülüne, konsantre içeceğine her yerde ginseng’li ürünler bulmak mümkün. Bunlar arasında en orijinali ginseng çorbacıları, tıpkı bizim işkembeciler ve kelle paçacılar gibi.
Buralarda sadece samgyetang diye adlandırılan ginseng çorbası, ginseng kızartması ve ginseng suyu servis ediliyor. Tek bir porsiyonluk minicik köy pilicinin içinin pirinç, sarımsak ve bir adet minik ginseng köküyle doldurulup kaynatılması suretiyle hazırlanan samgyetang kışın soğuğa karşı direnci arttırmak, yazın da sıcağın üstesinden gelmek için içiliyor.Dört kişilik Kore kız gruplarının en yenilerinden H1-KEY
Jeju’da özellikle ergenler arasında dünyayı kasıp kavuran K-Pop konserlerinden birini izledik. En coşkulu şarkılarda bile hiçbir taşkınlık yapmayan Koreli gençlere hayran oldum.
Hallyu ifadesi Çin basınından çıkmış
1990’ların sonunda yaşanan Asya ekonomik krizinden sonra Kore devlet yönetiminin, Kore kültürel içeriklerinin bir tür ihracat kalemi olabileceğinin farkına varmasıyla kültür ticareti başlamış. Kore drama ve müziklerinin Çin ve Japonya’da büyük ilgi uyandırmasının ardından Çin basını, 1990’larda bu akım hakkında ‘Hallyu’ ifadesini kullanmaya başlamış ve tüm dünyaya aynı adla yayılmış: Kore Dalgası. Şu anda Kore bu popüler kültürü dünyada en etkili kullanan ülke. Hallyu hayranları Güney Kore’ye seyahat edip, K-Pop idollerinin sevdiği yerleri dolaşıp dizilerin çekildiği bölgelerde geziyor ve o hayranı olduğu sanatçıları görebilmenin hayaliyle tatil yapıyor.
Seul’de yapılacaklar
Kore Savaşı’ndan sonra çoğunlukla fütüristik eğilimlerle yeniden inşa edilen bir şehir için Seul, derin tarih katmanlarına sahip. Sanatseverler Ulusal Müze’deki antik seladon (yeşim yeşili sırlanmış toprak eşya), bronz Buda ve narin altın taçlara ya da Kore Zen Budizminin merkezi Jogyesa Tapınağı’na mutlaka gitmeliler. Joseon Hanedanlığı’nın merkezi olan, 15’inci yüzyıldan kalma, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Changdeokhung Saray Kompleksi, en çok ziyaret edilen yerlerden. Seul Sanat Alanı’ndaki Jungang Pazarı’nın altında, çağdaş sanatçıların erişte paketlerinden şemsiyeler yapmasını veya robotlar inşa etmesini izleyin. Kalabalık pazarları seviyorsanız -ki bence mutlaka gidin- Namdaemun’da moda, ginseng ve dağ malzemeleri bulabilirsiniz; Dongdaemun bitpazarı sabaha kadar açık; Yongsan Elektronik Pazarı’ndaysa mutlaka pazarlık yapın. Seul oldukça hareketli, bu yüzden sakin vahalarını arayın. Chonggyecheon Deresi şehir merkezinden geçiyor, etrafındaki sakin, bol ağaçlı parklarda dolaşabilirsiniz. Yanından yürüyeceğiniz etkileyici Jongmyo Tapınağı’nda gürültülü satranç oyunları oynayan yüzlerce yaşlı adamın sesini duyunca şaşırmayın.
Paylaş