Nerde abi bu paralar

Pop camiamızın, yakınma konu başlıklarının önde gelenlerinden biri, memlekette klip çekmenin getirdiği ağır mali yüktür malumunuz.

Ekip toplanır, atıyorum, Hollanda’lara gidilir; orda bilmem kaç ’Avrupa şampiyonu’ (!) ya da Madonna’yla sahne almış dansçı bir araya getirilir; stüdyoya girilip, birbirinin karbon kopyası klipler çekilir.

Niye? Çünküm, yurtdışında klip çekmek, burada çekilen kliplerden daha ucuza gelmektedir.

İddia budur yani.

Şu tezi farklı klipler nezdinde, ameliyat masasına yatırmak ister deli gönül. (Kliptoman’ı bilimsel bir platforma taşıyoruz, sormayın! Fonda Grey’s Anatomy’nin jenerik müziği çalıyormuş farz ediniz; thanks...)

Biraz geç oldu ama güç olmasın, sizleri başta Anima’nın Yağmurla Gelen adlı şarkısına, yani Alternatif Prodakşın’ın ’patron’larından, gazeteci-yazar-dj ve de belirttiğimiz üzre yönetmen Serkan Seymen’in çektiği gayetten başarılı klibe davet etmek isterim.

Olay, İstanbul’da, ağırlıklı olarak da Maçka’daki Küçükçiftlik Lunaparkı’nda geçiyor.

Ekin Cengizkan (davul), Murat Çopur (bas), Ceylan Ertem (vokal) ve Tunçay Korkmaz’dan (klavye, mızıka, gitar, muhtelif...) oluşan grubun habersiz çekilmiş konser performansını saymazsak, klip, lunapark munapark da var olmasına var ama gayet hüzünlü bir yağmur perdesinin ardından görüntülenen İstanbul karelerinden oluşuyor.

Serkan’la konuşurken, klibin maliyetini faş etti: "Dönmedolap, kalyon bileti, balerin malerin bileti, lunapark girişi falan" dedi, iyi mi...

"E bi’ de otomobilden çekilmiş görüntüler var" dedim.

Onu da taksinin içinden çekmiş: "İşe geliyorduk zaten, sayılmaz yani ama hadi onu da say; ne bileyim, toplasan 100 YTL filan tutmuştur herhálde..."

YEMEK FİYATINA KLİP

İyice bir restoranda kafa başı yemek fiyatına buyrunuz, Serdar Ortaç’ın, Gulshen’in mülşenin devvv prodüksiyon kliplerine beş basar bir iş...

Bununla birlikte, elimizde Cem Adrian’ın Yağmur ve Sonbahar şarkılarına çekilen klipler var.

Birincisi, Plato Film’den Serdar Gözelekli tarafından çekilmiş, siyah-beyaz bir klip... Cem Adrian ve şarkıda kendisine eşlik eden Denizhan’ı, tabiri caizse "duvara karşı" izliyoruz.

Güzelim şarkıyı iki ayrı odada kahır çekerek terennüm ediyorlar. Bir oda, iki icracı durumu... Basit, duru...

İkincisi, Cem Adrian’ın sanat yönetmenliğini de üstlendiği rengáhenk bir klip... Cem Adrian’ın fotoğraflarının etrafında, suluboyayla yine tabiri caizse dört mevsim, cennetsel bir habitat yaratılmış.

Fotoğrafları Cem Adrian’ın bir arkadaşı çekmiş. Desenler deseniz, yine Adrian’ın bir arkadaşının elinden çıkma.

Hep birlikte bilgisayarın başına çöküp montajı da kendileri gerçekleştirmişler.

Gelin görün ki, müzik kanallarında dönen bir dolu çöpten çok daha şahane bir seyirlik...

Şu klip meselesinde kırık bir aşk hikáyesi falan anlatmaya girişen yönetmenlere akıl sır erdirmekte zorlanıyorum zaten.

Bültenlerde sık sık rastlarsınız; "Klibin senaryosu da sanatçı tarafından yazıldı", bilmem ne...

SANKİ KISA FİLM

Ne yazıyorlar senaryo babında harbiden anlamıyorum. Nedir yani bu? Fight Club mıdır, Brazil midir, Chinatown mudur kardeşim?

Ha, meselá Emre Aydın’ın Afili Yalnızlık’ı gibi, az zamanda küçük bir hikáye anlatmayı beceren klipler yok mu, var. Var, ayrıca böyle kliplerin başımızın üzerinde yeri de var.

Ama bir yandan da fena hálde kasan klipler var ki, insanı; "Abicim, şöyle güzel birkaç kare resim göstersen de gözümüz gönlümüz şenlense; neticede Kısa Film Festivali’nde yarışmak üzere sanat eseri çekmediğin muhakkak" şeklinde isyanlara gark ediyor.

Hayır yani, sanatçısından yapımcısına, albüm şirketi çalışanından pr’cısına bu camiadan kimle konuşsak, piyasanın hálinden yakınıyor. Müzik sektörünün içinde bulunduğu mali durum karşısında insanın onlarla birlikte oturup hicranlı gözyaşları dökesi geliyor.

Tasarrufa gidin kardeşim.

Albümdü, stüdyoydu, zaten masrafınız bol. Bari klip çekiminde yaratıcılığınızı kullanın, Madonna’nın dansçılarından yana (!) tasarruf ediverin...

Bakınız, çeken üç kuruş paraya, misler gibi klip çekiyor, çekebiliyor...
Yazarın Tüm Yazıları