Pazartesi sabahı, Ziya’dan mesaj geldi: "Hah, bu da oldu!" minvalinde bir şey. atv’yi açtık ki ne görelim. Hakikaten, hah, bu da olmuş...
Pazar akşamı bahsini etmiştik. Ziya; "Biliyor musun ne başlayacak?" demişti; ben şaşırma yetimi yitireli çok olduğu hálde yine de şaşırmış ve "Yok be abi, o kadarını da görmeyiz artık herhálde?" şeklinde tepki vermiştim.
Şaşırabilmek istiyorum biliyor musunuz?
Bu yüzdendir ki şaşkınlığı bünyede yemini, suyunu, kuru mamasını ihmal etmediğim bir zombi gibi yaşatmaya çalışıyorum.
Refleksif bir tepkiyle şaşır"mış gibi" yapıyorum ve kendimi şaşırmaya hazırlıyorum. O an geliyor ve tabii ki, maalesef ki: Şaşırmıyorum.
Ama ne yapalım, adımız Ebur, elimizden gelen budur...
Şaşırmayacağımı bile bile şaşırmış gibi yaparak kendimi bir "şaşırtmayacak sürpriz"e hazırlıyorum.
"Mış gibi" hayatların -sürdürüldüğü diyemeyeceğim- sündürüldüğü bir zamanda, biz de kendi "mışlı geniş zaman" fiilimizde yaşar gideriz.
Yine lafı Timbuktu üzerinden dolandırdık. Başbakan’ın güzergáh çizelgesine özenmiş olsam gerek...
Nerde kalmıştık? Ziya "Biliyor musun ne başlayacakmış?" dedi.
Ve -mış, anında görüntü şeklinde huzura geldi: Tavşan suyunu an, Emedur’u ve Talcid’i hazırla. (Her daim şöyle bir dönüp üzerine de fena hálde ekşiyen midemizin zavallı durumu düşünülürse, bu dönemin "moda" hastalığının reflü olmasına da ziyadesiyle şaşmamalı, değil mi?)
Yoğun psikolojik destek aldığını ümit ettiğimiz Kuşum Aydın, "birilerini dört duvar arasına kapatalım, 24 saat birbirlerini nasıl didiklediklerine bak-bak-bakalım; içerdekiler ve dışardakiler, dünyanın bütün sazanları birleşelim, hep beraber çıldır-çıldır cinnet geçirelim" modeli programlarının suyunun suyunun son model suyusunun vizyona girmek üzere olduğu "müjdeliyor."
Gelinim Olur Musun mudur, Biz Evleniyoruz mudur yarışmalarından birinin evlenmeyi "başarmış" çiftlerinden birini -ki ikilinin kadın ayağı hamile, erkek ayağı, ikiz kardeşi olması hasebiyle stepneli- yine bir eve kapatmış boşatmaya çalışıyorlardı ya... Ya da boşatmamaya?..
Bilemiyorum yani, hakikaten ucunu kaçırmış vaziyetteyim. Ne yapmaya çalıştıklarını anlamaktan acizim. Anlamaya da niyetim yok ayrıca... Ben bir süreliğine, hatta mümkünse bir ömürlüğüne, kendimi, bu tip programların maphusluğundan azat buzat etmeye karar verdim. (Yeni Yıl Kararları Geri Sayım Listesi’nin mühim maddelerinden biri...) Nasılsa haberdar oluyoruz. Görüldüğü üzre, eş-dost sağolsun, son gelişmelerden de haberdarız.
Son "gelişme" meselá, şimdi de kariyerini Türkiye’nin ve hattá dünyanın en güzel kadınıy"mış gibi" takılma becerisi üzerine kurmuş olan Afrodit’imiz Banu Alkan’ımızı, başka bir kadınla evlendiğini gazetelerden öğrendiğini söylediği ve şimdiki eşinden boşanmak üzere olan eski sevgilisi Antalya oteller kralı(ymış yani) Murat Taşdemir ile bir eve kapatacaklar.
Onlar da stüdyo kadınları birbirlerine hede hödö çemkirebilsinler diye, artık ne yapacaklarsa yapacaklar.
Yapacaklardır kendilerini aşmaya yönelik mışımsı bir şeyler... Değil mi ki Banu Alkan "mış gibi" sanatının duayenidir, Murat Taşdemir de 11 sene boyunca Banu Alkan’la yaşamaya muktedir bir beyefendidir...
Türk halkına örnek olabilmek için o muazzam paylaşımcı ruhlarıyla bütün marifetlerini 35’e bakla-40 takla sergileyeceklerdir.
Mışım Banu, Kuşum Aydın takılacaklardır; a-hah-hah-haaaay kahkahalar ve mendil şakır gözyaşları eşliğinde, Kuşum Aydın aksanıyla söyleyecek olursak, "eğlenaceğiz"dir...