Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim.
Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş.
Sancıdan öleceğim.
Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı.
Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire...
İnanamıyordum...
Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum...
Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi.
Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluğum diye.
Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra... Biraz sonra gene o kaşıntı... Kaşıdım, biraz sonra gene... Gene kaşıdım.
Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu.
O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma."
Gelir hakikaten; gelmez mi?..
Hiçbir klişe, boşuboşuna klişeye dönüşmemiştir malûmunuz: "Çok gülme sonra ağlarsın" deyişleri, mutluluktan yana "Ammman nazar değer" endişeleri nafile gelişmemiştir.
Geçtiğimiz hafta, Akatlar Kültür Merkezi’nde, Melih Cevdet Anday Salonu’nun açılışı, Anday’ın ünlü oyunu Mikadonun Çöpleri’nin sahnelenmesiyle gerçekleşti.
Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Prodüksiyon Tiyatrosu, Zeliha Berksoy yönetiminde, başrollerde Timuçin Esen ve Devin Özgür Çınar olduğu hálde, Türkiye’nin en çok sahnelenmiş oyunlarından biri olan Mikado’nun Çöplerini, bir kez daha huzura getirdi.
Mikadonun Çöpleri, 60’ların ikinci diliminde, karlı bir gece, kucağında bebeği, kategorize edilmekten, kendisine biçilen rollerden bezmiş bir kadının ve dünyanın gidişatına kafayı fena takmış, sistemle meselesi olan bir adamın karşılaşmaları; adamın evine gitmeleri ve sabahın ilk saatlerine dek, bir yandan kafayı çekip bir yandan birbirlerini çözümlemeye çalışmaları üzerine, hararetli diyaloglardan oluşan bir oyun.
Lafın bittiği yerde, sevişmek de bir seçenektir, hatta bu konuda yazı-tura bile atılır elbet de... Laf bitmez...
Konuşmanın da susmanın da sevişmenin de konuları tükenmez...
Mikado, oynayanlar bilir, hassas bir oyundur.
Kelime, Japonca’da İmparator manasına gelir ve denge üzerinedir. Denge dediğiniz, tutturması güç, ince bir iştir.
Oyuncular, metnin hakkını veriyor.
Timuçin Esen ve Devin Çınar’ı sahnede, oyuncunun er meydanında izlemek gerçekten zevkli.
Mikadonun Çöpleri’ni bugüne dek izlemediyseniz, hararetle tavsiye edilir...
Not: Projenin başında yer alan Özen Yula’ya yolda n’olduğunu da ayrıca merak ettik bu arada...