Yüksek müsaadenizle bir gerizekálı sorusu soracağım: Biz geçtiğimiz yılı gerçekten yaşadık di mi?
Gönlünüzce dalga geçebilirsiniz; ben gayet ciddiyim. Ciddi bir sorudur bu yani...
Hayır, hakikaten inanamıyorum...
Esasında bırakın 2000’in ilk beş yılını, 90’lara ne oldu diye sorasım var ama şoklanmış maymun gibi hissettiğimden, hadiseyi teker teker ele almaya çalışıyorum. Seneleri, zihnimde birer birer geriye sarıyorum. Sarmaya gayret ediyorum daha doğrusu; beceremiyorum...
Arkadaşlarla muhabbet ediyoruz. Geçen yılki doğumgünü, geçen yılki kar fırtınası, geçen yılbaşı derken, her andığım şey; "O bir önceki seneydi" diye düzeltildi.
Geçen yılbaşı partilerinin "kafası" geçmeden, buyrun, yine senenin o dönemi geldi.
Akşamdan kalmalığın kıvamı, seneden kalmalık bir deme erdi.
"Dursun zaman" diyesim var. Fakat durmasını da istemiyorum bir yandan.
"Sen önce ne istediğine karar ver gerzek!" diyecek okura, ilk etapta hak vermekle birlikte; "Aaa ama lütfen gerzek demeyiniz; ayıptır, hiç yakışıyor mu?" diye ekledikten sonra; "Ben bir kere ne istediğimi gayet iyi biliyorum" şeklinde müdafaaya geçeceğim: Zaman makinesi istiyorum efen’im... Gönlümüz çektiğince, istediğimiz zaman geçmişe dönelim, dilediğimiz zaman geleceği görelim.
Jules Verne’in "fantezi"lerinden her türlü bilimkurgusal komplo teorisine, Orwell’in Büyük Birader kurgusundan, kötü kurt masallarına kadar her bir şey gerçekleşti; şu zaman makinesi nerde kaldı anlayabilmiş değilim.
Ha, icat edildiyse, birileri kullanıyorsa ve bunu bizden saklıyorsa da aşkolsun yani, teessüf ederim. Ve büyük teessüf ederim (Galiz bölümleri siz kendi kafanızdaki boşlukta doldurunuz.)...
Yine her zamanki avuntuma sığınacağım. VJ’den istekte bulunacağım:
İstanbul, İkitelli çalışanlarından Ebru Çapa için maNga ve Göksel’den Dursun Zaman’ın klibini döndürebilir misiniz?
Tamamen sübjektif bir perspektifle
-satışlar da bunu teyid ediyor gerçi- geçen yılın en iyilerinden ikisini bir araya getiren bir çalışma Dursun Zaman.
maNga’nın kendi adını taşıyan albümde yer alan şarkıda, sevdikçe sevilesi, nev’i şahsına münhasır şarkı yazarı ve şarkıcı Göksel, tabiri caizse "konuk sanatçı" rolünde.
Geçtiğimiz haftalarda, tv8’de yayınlanan Müzik Dergisi programında Şafak Karaman’ın sorduğu bir soruda belirtmiş olduğu gibi, şarkıyı Göksel’in şarkısı olarak algılayan bir dinleyici kitlesi de var(mış).
Sorunun muhatabı Ferman Akgül -ki röportajlarında gayet efendi bir insan intibaı uyandırıyor kendileri- bu soruyu kibarca, mealen "Mahzuru yok" şeklinde yanıtladı.
Neticede maNga da Göksel de aynı plak şirketinin sanatçıları (Sony BMG) ve ortaya çıkan iş, böyle çiçek gibi olunca, herkes kazanıyor, değil mi ama?
Klibin yönetmeni Onur Uysal ve çizgi roman mantığıyla hazırlanan klibin içindeki animasyon bölümlerinin -ki "cell animasyon" tekniği kullanılmış, bilenler benim de dahil olduğum bilmeyenlere ne olduğunu mümkünse müsait bir zamanda anlatsın- çizimleri ise Kaan Demirçelik ve Cengiz Ergökçe’ye ait.
Performans görüntüleri BKM sahnesinde çekilmiş.
maNga’nın maskotu SPA, çizgi roman bölümlerinde kendi "karanlık macera"sını yaşarken, performans bölümlerinde grup enstrümanlarını cayırdatarak şarkısını söylüyor ve gökten bir melek edasıyla inen Göksel, nakaratlarda onlara eşlik ediyor.
Tabiri caizse, aşıklar atışıyor:
"Her sabah doğan güneş, bir sabah doğmaz oldu / Elleri ellerimden kayıp giden yıldız oldu / Gülünce ışık saçan o gözler yaşla doldu / Ağlama, duymaz artık, bir varmış, bir yok oldu / Giderken bıraktığı bütün renkler siyah oldu / Üzülme, anla artık, belki de huzur buldu..."
VE: "Dursun zaman, dursun diyorsun da / Oyun değil ki yaşamak / Sen inanmasan da son var, anla / Herkese inat / Duysun seni, dönsün diyorsun da / Oyun değil ki yaşamak / Yok bir çare, anla / Sakın uyanma / Yıllara inat!"
maNga’nın şarkısına konuk olan Göksel, bir yandan da Arka Bahçem adlı albümünün ismine "ilham veren" Arka Bahçemde adlı şarkısına çekilen klipte, "konuk bekleme" moduna geçmiş durumda bildiğiniz üzre... Ki onun şarkısında da bir zamanlama meselesi hüküm sürmekte:
"Aşkın tomurcukları açtı arka bahçemde / Şen kahkahaları yükseldi sırça köşkümde / Ben sana gel demedikçe dur, bekle / Zamanı var, bu heyecan büyüsün iyice / Seher vakti bir telaş var arka bahçemde / Misafire hazırlık var sırça köşkümde / Ben sana gel demedikçe dur bekle / Zamanı var, bu heyecan büyüsün iyice..."
Göksel’in klibi, Devrin Usta tarafından Atatürk Arboretumu’nda çekilmiş. Müteakip bilgileri anlamayan okur lütfen bana kızmasın. Ben de anlamıyorum, elçiye ve gazeteciye zeval olmaz. Teknoloji boyumuzu aştıysa, bizim suçumuz ne kardeşim?
Efendim, klip mini DVD formatında çekilmiş. Renk düzenlemeleri için özel efekt programı kullanılmış. Gerçek görüntülerin yanı sıra iki boyutlu animasyonlarla renklendirilmiş. Görüntülerin üzerinde "ornament" denilen bir stille çiçek ve kelebek desenleri çalışılmış.
Benim anladığım kadarına gelecek olursak: Güzel olmuş, şık olmuş.
Tek beğenen de biz olmasak gerek ki klip MTV Europe yetkililerinin de dikkatini çekmiş. Ha bugün ha yarın MTV’de yayınlanması söz konusu.
Bugün Noel. Bendeniz, huzurlarınızdan ayrılırken, zaman muttasıl akarken, aynı suda iki kere yıkanılmayacağı akarsuların yokuş yukarı akmayacağı bilgisine rağmen, binaen, Noel Baba’dan zaman makinesi isteyeceğim bu sene.
Allah geniş zamanlı düşünmemize olanak tanıyacak akıllar, fikirler versin; her dinden, her dilden, ciğerden, yürekten dileğim; budur. Amin.