Haberi gördünüz mü bilmem: Danimarka’da bulunan LL Media adlı iletişim firması, ‘moral olsun diye’ çalışanlarına internetteki porno sayfalarına ücretsiz abonelik hediye etmiş.
Birçok kişinin mesai saatleri dahilinde bu sitelerde dolaştığını fark eden yöneticiler, bu sayede çalışanların ‘işten boşta kalan zamanlarında’ porno içerikli sayfalara ücretsiz girebilmelerine olanak tanımış.
Yani bundan böyle hem mesai saatinde kaytarılmayacak, hem de moraller yükselecek: Neticede verim artacak, artmak da ne, tavan yapacak...
LL Media Direktörü Levi Nielsen; ‘Çalışanlara ücretsiz porno sayfalarına girme şansı tanımakla, ücretsiz firma aracı veya telefonu verme arasında fark yok. Bugünkü şartlarda çalışanların yaklaşık yüzde 80’i zaten interneti kullanarak porno sayfalarını kullanıyor’ demiş.
Şahsen anlamakta zorlandığım bölüm bu... Beleş porno sitesi aboneliğine ne hacet yahu?
Zaten bu sitelere girsen de girmesen de, her gün e-posta adresine, porno sitesi içeren onlarca spam mail geliyor. (Bir de tabii, yurtdışındaki abuk şirketlerden gelen, penisimi büyütmek isteyip istemediğimi soran, Viagra’nın faidelerini sıralayıp daha ucuza nasıl elde edebileceğimi anlatan e-postalar var; onlar ayrı...)
Günümüzde önümüz, arkamız, sağımız, solumuz porno; saklanmayan ebe, sobe değil mi ki? Bana porno neşriyat bulmaktan yana sıkıntı çektiğini söyleyen birini gösterin, ben de size bir bakarkör göstereyim yani...
Her yeni gün, yeni bir isimle ilgili, yeni bir ‘Bilmemkim de pornocu çıktı!’ haberi çıkıyor. Misál, son örnek olarak Truva filminde Truvalı Helen’i canlandıran Diana Kruger’ın da bir zamanlar çekilmiş pornografik fotoğrafları, eski sevgilisi tarafından internette yayınlanıp, satışa çıkarılıyor. (Bu hikáyelerde ille ki bir leş kargası, haysiyetsiz, sömürgen eski sevgili bulunur málûm.)
Paris Hilton’du, Sibel Kekilli’ydi, Gülben Ergen kasetleriydi; amatörüydü, ‘bu da benimki’ çekimleriydi... ‘Bilgi akışı’ndan yana, internet, esas olarak porno sektörüne hizmet veriyor.
Alıcı olsan da olmasan da her türden yakası bağrı açık vaziyet, gözünün önüne destursuz geliyor. E-postanın girizgahına kanıp, yeni bir haber sitesi zannedip bir tıklamayagör, önüne oksijenli saçlı kadınlar ve et bolluğundan uzuvları ayırt etmekte zorlandığın görüntüler yığılıyor.
Bildiğiniz üzre, TMSF’nin Playboy TV’yi yayınlayan Cine 5’in de dahil olduğu, Erol Aksoy’a ait şirketlere el koyması sayesinde artık devletimizin bile bir erotik kanalı bulunuyor!
Gel de burada, geçtiğimiz aylarda çıkan bir küçük haberi anma!
Habere göre Erzurum’da korsan yayınları önlemek için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesinde kurulan Korsan Yayınları Denetleme Komisyonu’nda çalışan ve ele geçirilen CD’leri tek tek inceleyerek rapor tutan görevlilerin en büyük sıkıntısı, günde 40-50 porno CD’si seyretmek ‘zorunluluğuymuş’: ‘Porno izlemekten bıkıp usandık. Psikolojimiz bozuldu, ayrıca göz rahatsızlığı yaşıyoruz.’
Yani, öyle bedava porno izlemekle filan moraller anında yükselip, hayat bayram olmayabiliyor.
Aklıma ‘Porno, cinsel açlığa iyi geliyorsa, Afrika’daki açlara da yemek kitabı dağıtalım bari!’ şeklinde ilerleyen o veciz söz geliyor.
Öyle ya, ortalık pornodan geçilmiyor ama ne hikmetse bir yandan da ensest, tecavüz, taciz haberlerinin sonu gelmeler bilmiyor.