Bu aralar bir cep telefonu hattının reklam kampanyası, yazılı ve görsel basında tam gaz sürüyor, fark etmişsinizdir: "Bir adam vardı, canı sıkılan" diye giden...
O canı sıkılan adam, yeni fasiliteler sayesinde, cep telefonundan internete bağlanıyor; oyun oynuyor, müzik dinliyor falan... Ne güzel... Ne mutlu ona...
Şahsen, bu "Bir adam vardı canı sıkılan" jingle’ıyla pür empati hálindeyim. (Konu içinde geçen bir kadının "ismi lázım değil, başharfi ben..."). Fakat benim hálet-i ruhiyem, konuya biraz tersten bulaşıyor.
Bendeniz, internet üzerinden gelen e-postalardan o kadar yılgınım ki Finlandiya’da düzenlenen, "Dünya Cep Telefonu Fırlatma Şampiyonası"na katılan 100 küsur yarışmacının arasına laptop’la katılmayı düşünebilirim.
Uzay boşluğuna doğru fırlatmayı planlıyorum bilgisayarı...
Ben böyle bir şey görmedim. Ne paylaşımcı milletiz yahu...
Aklına esen komikçi bir internet grubu kuruyor, size sormadan etmeden de sizi dahil ediyor.
Üstelik artık mevzu öyle zorlayıcı, boğucu, mütecaviz bir boyuta ulaşmış vaziyette ki, bu tip gruplardan çıkmak için ihtiyaç duyduğunuz "unsubscribe" adresi, özellikle saklanıyor, iptal ediliyor.
Bunun gibi birçok örnek var; bir tanesini misál verelim:
Mesela, son günlerde e-posta adresine tebelleş olmuş "safkan" grubunu...
Sanki haberdar değilmişsiniz, zaten aşırı doz haberle yüklü değilmişçesine zorla gözünüze sokulan, "Petrol Ofisi’nin Grand Prix’si kadar organizasyondaki kızlar da ilgi çekti" benzeri haberimsilerden tutun, birbiriyle "Günaydınnnnnnnn, ay hepinize mutlu ve güzel günler dilerim )))))))))))" şeklinde selámlaşan insanların aralarındaki lüzumsuz muhabbete zorla şahit edilmenize uzanan bir veri çöplüğü... Yok Carmen Electra Reina’ya gelmiş, yok Yeliz Yeşilmen Bodrum’da güzelliğini filan sergilemiş...
Her gün yüzlerce, yüzlerce, yüzlercesi, önünüze düşüyor. Silmek için tıkla baba tıkla. Hadi Inbox’tan sildin, sonra bir de "Silinmiş Öğeler"den ayrıca sil... Onları temizlemeye çalışırken, önüne yüzlercesi daha düşsün...
Çıkamıyorsunuz da gruptan bir türlü. Zira gruptan gelen her mesajın sonunda şöyle "yol gösterici" bir "rehber" yer alıyor:
"Siz bu mesajı aldınız cünkü pasha gönlünüz istedi,demi? :)
Anlamadıysan bir de alttakine bak anlarsın.
You received this message because you are subscribed to the Google Groups "Safkan" group.
To post to this group, send email to Safkan@googlegroups.com
To unsubscribe from this group, ben olsam bu grupta kalmaya devam ederdim.
Herşeye Rağmen Gruptan Çıkmak İçin İstek Mailinizden İtibaren 3 Gün İçerisinde Gruptan Çıkartılırsın."
Değil, rumuzu İzmirli olduğuna göre İzmirli olduğunu tahmin ettiğim hemşerim, değil!.. Ben bu mesajı "pasha" gönlüm istedi diye almadım. Gruptan çıkmak isteyip istemediğime dair ne düşünmem ve yapmam gerektiğini de sana sormadım.
"Her şeye rağmen" gruptan çıkmak için de bilmem kaç tane e-posta yolladım ama henüz bir yere ulaşamadım.
Hálá bir dolu abidik gubidik mesaj geliyor sizden. Ve outlook express’imin omurgasının çöküp durmasından dolayı, düzenli aralıklarla gerekli yazışmalarımı yapamaz duruma düşüyorum siz ve sizin gibiler yüzünden.
Bu yaptığınız son derece sıkıcı, ayıpçı, tutumunuz resmen mütecaviz bir tavır; anlasanıza...
Ayrıca, herhálde bu ülkenin yegáne bir işle iştigál eden insanı da ben değilim değil mi? Sizin bütün gün birbirinize yüz bin kere gördüğümüz fotoğrafları ve yüz bin kere dinlediğimiz fıkraları, kıçına ))))’lar ekleştirip yollayıp durmaktan öte hiç işiniz gücünüz yok mu ya?