Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Üç Dil adlı şiirini bilir misiniz? Şahanedir:
*
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernus
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
*
Hele ki o otobüsü kaçırmış milletin kız çocuğuysan, yandın ki ne yandın küçüğüm.
Hele ki yaşadığın toprakların lisanını bile doğru düzgün konuşup okuyamıyor, yazamıyorsan...
UNICEF’in ‘Dünya Çocuklarının Durumu 2004’ raporuna göre Türkiye, ilk ve orta öğretimde toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştiremeyen ve 2015’e kadar gerçekleştirememe riski olan 12 ülke arasında yer alıyor. Etiyopya, Irak ve Moğolistan gibi ülkelerle birlikte.
Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre de, kız çocuklarının orta öğretime gitme oranı yüzde 45.
Okula gidemeyen 570 bin kız çocuğu...
Çok daha ayrıntılı bilgiyi, www.bababeniokulagonder.org adresinden öğrenebilirsiniz.
Baba Beni Okula Gönder kampanyası her türlü desteği bekliyor.
Kadrolu bohem
Arda Uskan, bu hafta Haftalık dergisi için Mehmet Teoman’la konuşmuş. Son Mohikan ile Son Bohem karşı karşıya gelince muhabbetin beli çatır çatır kırılır háliyle...
Mehmet, arkadaşımdır diye demiyorum, hakikaten komik, hakikaten enteresan, hakikaten esprisi olan bir adamdır.
Kadınım, Beni Benimle Bırak gibi efsane şarkıların güftekárı, servet niyetine dost istifleyip durmuş bir adam.
Kafasına esti mi vites değiştirir gibi hayatını değiştiren, dümeni rüzgár nereden esmiyorsa, oraya doğru kıran...
Röportajın sonunda; ‘Senin mesleğinin ismi ne Mehmet Teoman?’ diye soruyor Arda Uskan.
‘Benim mesleğim yok’ diyor Mehmet; ‘İyi ki de yok. Meslek sahibi olmaktan nefret ederim.’
Ben de diyorum ki, öyle bir statünün kadrosu olmaz ya, Mehmet, álemlerin en bi’ kadrolu bohemidir.
Kendileri bu aralar, aşkın hiç de matah olmayan, esasında Allah’ın belásı bir şey olduğunu anlatan yeni şarkılar yazmakla meşgûl. Merakla bekliyoruz.
Kendisi ekábir bir kişilik olduğu için, haberini duyuralım, onun adına ‘pek yakında aşk hayatınızda’ vaadinde bulunalım ki belki yüzü tutmaz, elini çabuk tutar.
Hayır, bayılacağız artık yok tıkla, yok tuşuma bas, salak saçma şarkı sözlerinden.
İnsan, hayatında iki satırlık anlam olsun istiyor. Ve bu camiada pek az kişi Mehmet Teoman gibi söz yazabiliyor.
Yeni olimpik spor bilek güreşi
TBMM Spor Oyunları’nın ikincisi, 11 Mayıs’ta başlıyor. Atıcılıktan satranca, golften bovlinge, 16 ayrı dalda yapılacak müsabakaların arasında, judo, karate, özellikle de güreş ve boksun olmaması ilginç.
Mustafa Sarıgül meselá, kurtlarını kurultay yerine ringde dökse fena mı olurdu?
Cihanın en errrkek Meclis’inin en ‘benim elim senin elini döver’ müsabakası, bilek güreşi (Cık cık cık ve pöh demek ister deli gönül!)
O dal için de hepi topu üç vekil başvuruda bulunmuş. Bileğine güvenen üçlünün biri Yaşar Nuri Öztürk ki ben sırf onun maçlarını izlemek adına izlengeç vazifesiyle Ankara’ya gidebilir miyim diye amirlere bir sormak istiyorum.
Bilek güreşi için CHP’den gönüllü çıkmaması, TBMM’de espri konusu olmuş. CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Orhan Eraslan, bu bıyıkaltı gülüş, bel atlı vuruş taarruzunu; ‘Bizim bilek güreşiyle işimiz olmaz. Biz kafa güreşi yaparız’ şeklinde bir cümleyle püskürtme gayretinde. Gelin görün ki, satranç için başvuruda bulunan 18 milletvekilinin 17’si AKP’li, CHP’den ise bir tek aday var.
Kafa güreştirmekten yana iddiaları da hafif kendilerinden menkul anlayacağınız.
Atıcılıktı, tutuculuktu bir yana, ‘Ben milletvekilinin zeki, çevik ve AHLÁKLISINI severim’ şeklinde bir yazıyı TBMM’nin kapısına büyük puntolarla yazsalar iyi olacak.
Her ağzını açtığında, insanların üzerinde açma-kapama düğmesi olmadığı için içlenmemize neden olan Atilla Koç’a ithafen hoş bir jest olurdu.
Boş bir hayal ya, vergi mükelleflerinden bahsederken kullandığı, ‘Tavuğu yolmanın da bir usulü var’a benzer cümlelerini sarf etmeden önce belki bir yutkunurdu.