Paylaş
BUYRUN ABİ
POZİTİF Reklam'dan Haluk Özsevim, epeydir İstanbul'daymış... Döner dönmez aradı, buluşalım diye... Sevgili dostu kırmak olmaz deyip, verdiği adreste buluştuk.
Ama, nasıl?..
Buluşma yerimiz, Meltem'deki balıkçılardı... Daha doğrusu bir balıkçı restoranı... Aynen Doğu Garajı'ndaki gibi olanlardan... Garaja çok takıldık ama Meltem'dekilere ilk defa gidiyordum. Arabayı parkedip, sebze tezgahlarının arasından restoranlara doğru ilerlerken, biri pat diye önüme atladı;
- Buyur abi, sizi şöyle alalım.
Uludağ'daki kayakçılara parmak ısırtacak türden bir slalom yapıp kurtuldum. Derken, birkaç adım sonra, bu kez, iki kişinin çapraz kuşatması altındaydım;
BUYUR ABİCİLER
- Gel abi, balığın iyisi bizde...
Öbürü, diğerinin ağzından lafı alıp cümleyi tamamladı;
- Rakı da var...
Haluk, hangi restoranda olduğunu tam söylemediğinden, peşimde, ‘‘Buyur abi’’ diyenlerle bir o yana, bir bu yana dolaşıyorum. İçerilere tek tek göz atıp çıkıyorum. Kimin restoranın önünden geçiyorsam onun, ‘‘Buyur abi’’cisi ile haşır neşir oluyorum. Onun sınırı bittiğinde diğeri karşılıyor; ‘‘Asıl buraya buyurun.’’
Bayrak yarışı gibi... Birileri, beni diğerine teslim ediyor. Çok geçmeden, bizimkini restoranların birinde gördüm. Sanki dünyalar benim oldu. Hemen arkamdaki, ‘‘Buyur abi’’cilere dönüp, müjdeyi verdim; ‘‘Burada kalıyorum’’... Bazılarının yüzleri asıldı ama ne yapalım. Bu anlattıklarım şaka değil, üç aşağı, beş yukarı gerçek. Aynı durum, sırf bu yüzden yıllardır ayak basmadığım Dönerciler Çarşı'nda vardı. Şimdi var mı, bilmiyorum.
KISSADAN HİSSE
Daha çarşıdan içeri girer girmez kapanın elinde kalıyorsun. Diyelim ki, o gün, çarşının orta yerindeki bir dükkanda arkadaşlarınla sözleştin. Veya, çarşıda işin yok, sadece oradan geçip gideceksin. İşin çok zor. Hedefine ulaşabilmen için en az bir yıl kurs almak gerekiyor. Slalom yapmak kurtarmıyor, çünkü yer çok dar. Çarşıya girip, döner yemeden çıkan yok gibi... Bir gurbetçi arkadaşımın ısrarlara dayanamayıp üç yerde, üç porsiyon döner yediğini biliyorum. Fakat, en güzelini bizim bir başka arkadaş yapıyordu. Tüm dönercilerden intikam almak için bir kere de ben yaptım. Çarşıya elimizde başka yerden aldığımız döner ekmekleri yiyerek girdik. O gün ilk defa, hiç kimse, ‘‘Buyur abi’’ demedi bana ve ona... Kıssadan hisse; Meltem'deki vaziyet pek hoş değil...
Sağlık ve reklam
Hele, hele bir doktor hiç yapmasın... Hem de bir meslektaşı için... Çünkü, üzülüyorum.
Efendim, mesele şu; ben, bu köşede, beş doktorun yarın açacağı bir çocuk sağlığı merkezinden bahsetmiştim. Yazının mürekkebi kurumadan, adı bende saklı bir doktordan e-mail aldım. Adı bende saklı diyorum, çünkü, o merkezi açanlardan birini tanıdığını söylüyor yazısında... Burada, ismini verip, bir dostluğun bitmesini istemem. Şöyle diyor e-mail'de; ‘‘Bu tür yazılar reklam kokuyor. Orası sağlık kuruluşu, ticarethane değil.’’
Yazıyı okuyanlar bilir. Bu merkezlerden her köşe başında yok. Bursa'da bir, Antalya'da iki... İstanbul, Ankara ve İzmir'de böylesini mumla arasan bulunmaz.
Eeee... Şimdi, bizim doktorlardan beşi, biraraya geliyor, alet edavat dahil tüm güçlerini birleştiriyor, muayenehanelerini kapatıyorsa bu onlar için önemli bir adımdır. Eğer, Antalya, teçhizat ve doktor tekmil-i birden bir sağlık merkezine kavuşuyorsa, bu da bizim için önemlidir.
Onun için deontolojik yaklaşımmış, sağlığın reklamı olmazmış hikaye...
Ben, hep iyi, güzel ve doğrunun yanında olmuşumdur. İyiye iyi, güzele güzel, doğruya doğru demekten hiç gocunmam.
Siz de öyle yapın.
Konuşan inekler
Gazeteyi gördüm ve sevgili Cem'e, bunun savunması olmaz dedim. Gırgır olsun diye de biraz üzerine gittim. Cem Çon, Milliyet Akdeniz ekinin haber müdürü... Çarşamba günkü ekte, Antalyaspor'un bir haberini kullanmış. Başlığa da, futbolcuların bir sözünü koymuş; ‘‘Turu geçeceğiz’’... Habere ait gibi görünen üstteki resimde ise futbolcular değil, iki inek var. Yeşil çimlerin üzerinde koşturan futbolcuların yerine, otlayan iki gürbüz inek.Cem, ‘‘Yahu, gelmeyin üzerime, o fotoğraf, üstteki süt haberine ait’’ diye doğruyu söylese de görünen başka... Şaka bir yana, buna benzer bir olay, Ankara'da olmuştu. Bu sütunlarda belki yazmışımıdır. Ankara'daki yerel gazetelerden biri, Almanya'ya giden bakanların fotoğraflarıyla, Hollanda'dan gelen Holstain ineklerin fotoğraflarını karıştırmıştı. Bakanlar yerine inekler, inekler yerine de bakanlar yayınlanmıştı gazetede...
Cem'in durumu, onun yanında, sütteki ak kaşık gibi masum ve tertemiz kalıyor.
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş