Paylaş
Bu nedenle güneşte kalmayı abartmamak gerekiyor. Çünkü güneşten dünyaya gözle görülenlerin dışında, gözle görülemeyen ışınlar da ulaşıyor. İşte gözümüzle göremediğimiz bu zararlı ışınlar nedeniyle cildimizde lekeler, kırışıklıklar ortaya çıkabiliyor.
Her yıl deniz ve güneş mevsimi geldiğinde biz hekimler güneşin zararlarını önlemeye yönelik önerilerde bulunuyoruz. Sanayileşme, hava kirliliğinin artması, tabiatın dengesinin bozulması, iklimin değişmesi sadece enfeksiyon hastalıklarını artırmıyor, cildimizdeki hastalıkları ve sorunları da artırıyor. Bazılarımız güneşin zararlı ışınlarından korunayım diye daha zararlı bir iş yapıyor ki o da solaryuma girmek. Artık birçok bilimsel araştırmanın sonuçlarına bakarak, solaryumun kansere neden olabildiğini rahatlıkla söylüyoruz.
Bronzlaşmak isteyenlerin başvurduğu yöntemlerden biri olan solaryum, ultraviyole A ışınını içeriyor. Daha önceki bilgilere göre, ultraviyole B ışınlarının kansere neden olduğu belirtiliyordu. Ancak son yapılan bilimsel araştırmalara göre, ultraviyole A ışınlarının da tıpkı B ışınları gibi melanom adını verdiğimiz kanser türüne neden olduğunu ortaya çıkardı. Hatta bazı araştırmalar yılda 6 defadan fazla solaryuma girenlerde bu riskin daha arttığını bildiriyor. Ancak bizim görüşümüz kansere yol açtığı bilinen solaryuma hiç girilmemesi yönündedir.
KIZIL VE SARIŞINLAR DAHA ÇOK RİSK ALTINDA!
Tüm cilt tipleri güneşin zararlı etkilerinden korunmak zorundadır. Buna karşılık kızıl ve sarı saçlı, beyaz tenli kişilerin güneşe karşı hassasiyeti daha fazla olduğundan, bu özelliklere sahip kişilerin daha da çok dikkat etmesi gerekir. Eğer çok açık renk bir tene sahipseniz, güneşin zararlı etkilerinden korunmaya özen göstermediğiniz takdirde, yoğun güneşe maruz kaldığınızda çillenme sorunuyla karşı karşıya kalırsınız.
Güneşin zararlı etkilerinden ülkemiz gibi, neredeyse dört mevsim güneşin görüldüğü yerlerde daha da sıkı korunma tedbirleri uygulamak gerekiyor. Hayatımız boyunca uzun sürelerle güneş ışınlarının zararlı ışınlarına maruz kaldığımız zaman cilt yapımızın bozulduğunu, kırışıklıkların daha erken yaşlarımızda ortaya çıkmaya başladığını, en kötüsü de cilt kanserine davetiye çıkaracağımızı unutmamalıyız.
Burada cilt kanserleri konusunda biraz daha ayrıntılı bilgi verme ihtiyacı duyuyorum. Cilt kanserlerinin başlıca üç türü bulunmaktadır. Maling melanom, skuamoz hücreli cilt kanseri ve bazal hücreli cilt kanseri olmak üzere.
Toplumlarda en sık görülen kanser türü bazal hücreli olanıdır. Bu kanser vücudun güneş gören bütün bölgelerinde ortaya çıkabilir. Uzun süre güneşin zararlı etkilerine maruz kalma sonucunda gelişir. Vücudun başka bölgelerine yayılma riski çok azdır. Ama mutlaka tedavisi şarttır.
Derinin yapısını bozan bu kanser türünde, deride kratere benzeyen, iyileşmeyen bir yara oluşur. Skuamoz hücreli cilt kanserlerinin görülme sıklığı, bazal hücreli deri kanserine göre daha azdır. En çok da dudaklar, ağız içi, yüz bölgesi ve kulaklarda görülür. Metastaz dediğimiz vücudun başka bölgelerine yayılma riski vardır.
Bu nedenle vücutta bu türden yaralar görüldüğü takdirde, zaman geçirmeden, en hızlı şekilde hekime başvurulması şarttır. Son yıllarda sıkça duymuş olduğunuz ‘Malign Melanom’ ise, en tehlikeli cilt kanseri türü olarak adlandırılmaktadır.
Güneşin zararlı ışınları her geçen yıl arttığından dolayı, bu kanser türünün görülme sıklığı da aynı hızda artmaktadır.
‘BEN’SİZ OLAMAN DEMEYİN BENLERİ DOKTORA GÖSTERİN
Bazı benler kadın güzelliğinin önemli bir parçasıdır. Marilyn Monroe, Cindy Crawford gibi ünlüler, benlerin kendilerine kattığı güzellikle tanınan isimlerdir. Sizin de yüzünüzde beğendiğiniz, ifadenize güzellik katan benleriniz olabilir. Ancak bazen bu güzel gösteren benler bile başınıza iş açabilir. Nasıl mı? En tehlikeli kanserlerden biri olarak bilinen Maling Melanom, ya melanom şeklinde oluşur ya da yüzünüzde, vücudunuzda bulunan benlerden birinin melanom dediğimiz kansere dönüşmesiyle ortaya çıkar.
Bu kanserin elbette göz ardı edemeyeceğiniz bazı belirtileri vardır.
Bu belirtilerin arasında, açık veya koyu kahverengi, ciltten kabarık, kısa sürede büyüyen benlerin varlığını sayabiliriz. Şekilleri düzgün değildir. Dediğimiz gibi ya sizde bulunan bir ben dönüşerek kanserleşir. Ya da vücudunuzda, yüzünüzde yeni benler çıkıp, hızlıca ve şekilleri bozuk bir şekilde büyüyebilir. Bu durumda hemen hekime başvurmanız gerekir.
Bu benler zaman zaman kanayabilir, çapları büyüyebilir. Böyle bir durum oluştuğu takdirde, o benin hemen alınması gerekir ve cerrahi olarak da çıkartılır. Bizler bu durumda sadece beni çıkarmakla yetinmeyiz, çevresindeki geniş bir alanı da çıkartırız. Tekrarlamaması için hekim takibinde olmak, kontrolleri aksatmamak önemlidir.
BRONZLAŞMAYI TAKINTI HALİNE GETİRMEYİN!
Bazı kişiler tatile gitmeyi bronzlaşmak olarak algılıyor. Bazı ünlü kişilerin plajda saatlerce yattığını gösteren magazin haberleri yardımıyla da, bunun iyi bir şey olduğu izlenimi yaratılabiliyor. Bir defa şunu söylemekte fayda var. Güneşin zararlı etkileri bu kadar ayrıntılı bir şekilde bilindikten ve kanserdeki artış bilimsel araştırmalarla ortaya çıkarıldıktan sonra; hâlâ ısrarla bronzlaşacağım demenin size bir faydası yok. Genç yaşta cildinizde kırışıklıklar, bozukluklar, kanserler oluşmasını istemiyorsanız günde sadece 15 dakika ihtiyacınız olan D vitaminini alacak kadar güneşlenin. Sonrasında güneşten kaçın, uzak durun. Varsın teniniz açık renkli olsun. 20-30’lu yaşlarda 40-50’lerinde görünmek, kırışıklıklarla dolmak, en önemlisi de kanser olmak daha mı iyi? Siz siz olun bronzlaşmayı takıntı haline getirmeyin.
Paylaş