Paylaş
56. maddesinde ‘sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması’ ile ilgilidir demişiz ve; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” diye de lafı çakmışız.
*
Ödev!.. Devlete ve vatandaşa birlikte yüklenmiş.
Çevrenin geliştirilmesi, çevre sağlığının korunması ve kirlenmesini önlemek işinin yerine getirilmesi veya yapılması kişinin vicdanından doğar.
Yasa açısında da gerekli ve zorunlu görülen bu durum ‘iş ve davranış olarak’ devlete yüklenmiştir.
DOĞAYI KORUMADA ROLLER
Ödevin yerine getirilmesinde, işin gerçekleştirilmesinde roller sırasıyla şöyle paylaşılıyor;
Baş aktör; Devlet, hükümet, bakanlık, valilik, kaymakamlık, müdürlükler
Esas oğlan; Belediye
Yardımcı oyuncu; Vatandaş…
*
Rolleri dağıtınca ortaya ne çıkıyor?
Bugünkü Türkiye’nin çevreye bakışı çıkıyor!
Sanayi emisyonları, gazlar, ağır metaller, zirai ilaçlar, petrol ve yağlar, pil ve akü, asbest gibi çok tehlikeli sonuçlar doğuran etkenlerin kontrolü ve bertarafında ki başarımız çıkıyor!
*
Doğayı, doğal çevre elemanlarını korumak için ne yapıyoruz?
Ormanları, meraları, sulak ve yeşil alanları, tarım arazilerini, suyu; dere, ırmak, nehir, göl, gölet ve barajları, yer altı sularını, kaynaklarını mesela…
Koruyabiliyor muyuz yoksa bozulma, kötü kullanım ve tahriplerine göz mü yumuyoruz?
Ya da hep birlikte yok mu ediyoruz?..
*
Ödevlerimizi hatırlamalı, görevlerimizi yerine getirmeliyiz!..
ATIKLAR MESELESİ
Bir de atıklar meselesi var tabii…
Çöpümüzü ne yapıyoruz?
Nasıl topluyoruz?
Değerlendirebiliyor muyuz?
Geri dönüşüm işleri nasıl gidiyor?
Daha bir sürü şey…
*
Çöp dediğime bakmayın, aslında o milli servet, önemli bir hammadde. Çeşit çeşit;
Plastik, ambalaj ürünü, kağıt ve karton
Cam
Metal
Organik, yemek ve ekmek, sebze ve meyve artıkları
Ahşap,
Tekstil
İnşaat
Elektronik
Atık pil ve akümülatörler
Yağlar, bitkisel ve madeni atık yağlar
Ömrünü tamamlamış petrol ürünleri, lastikler
Tıbbi
Tehlikeli, radyoaktif, nükleer
Geri dönüşümü mümkün olmayan atıklar diye bir liste yapabilir.
*
Bunların çevreye, insana, hayvana, bitkiye, suya, canlı ve cansız elemanlara zarar vermesini önlemek ödevini sadece devlete yüklememeli. Medeni ülke yurttaşları gibi rolümüzü yerine getirmeliyiz.
*
“Çöpün çöp olmadığını” Avrupa Birliği ile işbirliğine girdiğimiz 90’lı yıllarda anladık, atık yönetimini fark ettik.
Evlerde başlayan ayrıştırma birçok kentte benimsendi. Kağıdı, plastiği, naylonu, yemek atıklarını ve yağları farklı poşet ve kaplarda toplamaya, belirli günlerde kapı önlerine çıkartmaya başlayan vatandaşlarımız sorunun çözümüne katkı verdi.
Bazı belediyeler de o günlerde gelip o atık torbalarını topladılar.
Şişesi kapaklarını toplamak, biriktirmek ve tekerlekli sandalyeye dönüştürmek ile yurttaş bilinci oluştu!..
SIFIR ATIK
Şimdi “Sıfır atık” kampanyası var.
Çevre ve şehircilik bakanlığının üstlendiği, eylem planı oluşturduğu ‘Sıfır Atık Projesi’ 2018-2023 döneminde bütünüyle hayata geçirilecek. Başladı, devam ediyor.
Birçok kurum ve kuruluş bu hedefe ulaşmak için çaba sarf ediyor.
Personellerini eğitiyor, farkındalık oluşturuyor, atık toplama kutularını tedarik edip kullanmaya başlıyor.
*
Bireyden başlayan, kurum ve kuruluşla devam eden, belediye ile sürdürülen, atıkların teslim edildiği geri kazanım (bertaraf tesisleri) işletmelerine uzanan “atık yönetimi” çıkıyor ortaya.
*
Atık yönetimi zinciri iyi çalışmalı…
Atıkların kaynağında ayrıştırılabilmesi birinci adım.
Kağıt-karton, plastik, cam, metal ve organik atıklarını toplamak kolay.
Benim kahramanlarım sokaklardaki ‘kağıt toplayıcıları…’ En iyisi onlar…
*
Afişler, reklamlar, filmler, etkinliklerle atık türlerinin neler olduğu, nasıl biriktirileceği ve geri kazanımın ne şekilde olacağı gibi bilgilendirmeler yapılıyor.
Kampanyalar için büyük paralar harcanıyor...
*
Geri dönüşümde renkler ile tutum geliştiriliyor. Olumlu algı çalışması yapılıyor.
Standart yaklaşımlarla ‘çöp’lerin nasıl biriktirileceği ‘renk skalası’ ile belirtiliyor.
Hangi atık, hangi renk torba ve kutuya atılmalı;
Mavi; kağıt, karton
Sarı; plastik
Yeşil; cam
Gri; metal
Kahverengi; organik
Siyah; geri dönüşümü mümkün olmayan
Şeffaf; tehlikeli, elektronik
Beyaz; yemek
Mor; ekmek atıkları için belirlenmiş.
*
Sağlık kuruluşları ve hastanelerde Kırmızı; tıbbi atık poşetleri, Turuncu; kova ve konteynerleri için yıllardır zorunlu.
*
Yeryüzündeki tüm renkleri kullanıyoruz. Atık yönetimi istenilen seviyeye ulaştı mı?
Elbette dünden daha iyiyiz, yarın da bugünden iyi olacağız!
Olmalıyız.
Kağıt üzerinde çok iyiyiz...
Amma…
Bildiğim bir Kurum var, kararlılıkla en az 4 ilde, 60 biriminde ‘Sıfır atık yönetimi’ için kolları sıvamış. Çok da iyi çalışıyorlar. Doküman üretmişler, eğitim vermişler, ardından renk renk kutuları, mavi, yeşil, sarı, siyah, gri işletmelerinde yan yana dizmişler.
Çalışanlar da her atığı bilinçli bir şekilde uygun kutulara atmaya başlamışlar.
Kutular dolunca poşetleri bağlayıp atık toplama alanına uygun şekilde istiflemişler.
*
Kurumu ve arkadaşları tebrik ettim.
Her şey mükemmel…
İşte bir kurumda atık yönetimi böyle olur dedirtiyorlar.
*
Peki sonra, atıkların alınması, transferi, yani ikinci etap!
Belediyenin atık toplama aracı gelip ‘atık toplama bölgesi’ne yanaşıyor, renk renk ayrıştırılmış poşetler kamyonun kasasına hep birlikte atılıp, bir güzel sıkıştırılıyor!..
*
Hoppala…
Biz ayrıştıralım, belediyeler birleştirsinler!
Onca emek, onca gayret, onca zaman, onca harcama yok olup gitsin...
*
Sürdürülebilir iş felsefesini, bir işi insan gibi yapmayı ne zaman öğreneceğiz?
Paylaş