Paylaş
İş, güç, meslek, mesai, tayin, terfi, izin, tatil, bayram, düğün dernek, hastalık, rapor, işsizlik, imalat, üretim, ekim dikim, satış pazarlama, askerlik, ticaret, emeklilik, yaşlılık derken anne karnında başlayan yaşam, bir gün sona eriyor.
Ne kadar acı olsa da gerçek bu, hikaye bitiyor.
DÜNYA İŞLERİ
Dünya işlerine dalıp, hay huy ile oyalanırken bu evrendeki görevimiz de tamamlanıyor. Gün geliyor öteki aleme doğru bir yolculuk başlıyor.
Yaşlar ilerledikçe her hafta bir camiden tanıdık, arkadaş, akrabanın uğurlamasına katılıyor insan.
Geçtiğimiz gün, çocukluğumdan itibaren tanıdığım, ailesinin tüm fertleriyle dost ve arkadaş olduğum, mahalleden abim, Trabzon Lisesi’nden kısa bir dönem hocam olan, muvakkat işçi olarak çalıştığım YSE‘de mühendis ve müdür olarak gördüğüm, 1970 ‘li yıllarda AP‘den siyasete atılan, MHP‘ye yakın duran, milliyetçi ve ülkücü kesimin ‘İsmet abisi’ de bu dünyadan göçtü.
*
İsmet Toktaş Bey, 1980‘lerde Bursa Köy Hizmetleri Müdürü olarak da görev yapmıştı.
Muzip, neşeli ve renkli kişiliğiyle tanınan İsmet abiyi Mihraplı Camisinden ebedi aleme uğurladık.
Rabbim rahmet eylesin. Toktaş ailesine başsağlığı diliyorum.
*
Cenaze namazını Trabzonlu olduğu ‘belli’ olan bir hoca efendi kıldırdı.
Tabutun başına geçip, rahmetli İsmet abi için yaptığı kısa konuşmayı, o tatlı şivesiyle sürdürürken, gözleriyle diğer musalladaki tabutu göstererek, “Müslümanlar, görüyorsunuz sevkıyat devam ediyor” dediğinde ciddiyetimi bozmamak için kendimi zor tuttum.
Tam da Cem Yılmaz’lık anlatımla, ‘Yol uzun, sevkıyat devam ediyor’ diye de birkaç kez hatırlattı vaziyeti cemaate.
Hayatı neşeli yaşayan İsmet abimi son yolculuğa hazırlayan imam efendinin de mizahı elbette kuvvetli olmalıydı.
Sevkıyat devam ediyor!
PEKİ BİZ HAZIR MIYIZ?
Aslında hoca efendi haklı, bu bir sevkıyat...
Bu dünyadan öteki aleme, geri dönüşü olmayan bir yolculuk yapılıyor. Ve bu sevkıyata çıplak, anadan doğulduğu gibi gidiliyor.
Düşününce ‘yalan dünya’ diyesimiz geliyor...
*
Koşuşturma ve hay huy ile geçen kısacık ömürde sahip olduğumuz arabalar, evler, tarlalar, mücevherat, kat kat elbiseler, yazlıklar, villalar, köşkler, saraylar, fabrikalar, altın, para, hisse senetleri, diploma, sertifika, madalya, plaket, şan şöhret, makam, kısacası tüm ‘dünyalıklar’ hepsi geride kalıyor.
*
Dünya malı dünyada kalıyor, bırakılıp gidiliyor...
Oysa onları elde edebilmek için neler verilmedi ki!
Gece gündüz çalışmak, gurbetlere gitmek, çoluğu çocuğu, aileyi dahi ihmal etmek.
Yorgunluklar çekmek, bedeller ödemek.
Hep biriktirmek...
Böyle şeyler, cenaze namazlarında sanki daha çok düşünülüyor. Ve sonra konu, bunca şeye ‘değer mi’ diye bağlanıyor.
Oradan uzaklaşınca da günlük işlere dalınıyor.
*
Çocukları, eşi, akrabaları, arkadaşları ve sevenleri olarak İsmet abi için son görevimizi yerine getirirken, helalleşirken, hoca efendinin ‘sevkıyat devam ediyor’ sözü kulaklarımda turunu tamamlıyordu...
Ahirete de hazır olmalı...
TEMİZ YAŞAMALI
O yüzden temiz yaşamalı.
Sevkıyata giderken geride mal mülkten ziyade, düzgün ve saygın bir yaşama ait hatıralar bırakmalı...
Hoca, güzel şivesiyle çok doğru söylemiş; düzgün yaşamalı, insanların haklarını yemeden, ömrü şerefle tamamlamalı ve emaneti sahibine huzurla teslim etmeli...
Böyle gidenlere, dünyada işlerini insan gibi yapanlara selam olsun...
Paylaş