Paylaş
İş, meslek, eğitim, sağlık, sanat, spor, gezme, eğlenme, yeme, içme, giyinme, oturma, kalkma, yürüme, konuşma, yazma, söylenme, eleştirme, övme, yerme daha nice eylemlerin altında kültür vardır.
Kimlik, kişilik ve karakter oluşumu da bununla ilgilidir.
Bireyin, ailenin, toplumun ve ülkenin iyiye gitmesinde belirleyici olur.
Avrupa Birliği, medeni dünya devletleri ile aramızdaki mesafelerin kapanması gerekirken gittikçe açılması can yakıcı olmaya başladı.
Bu iyiye işaret değil...
GENEL SEÇİM Mİ, YEREL SEÇİM Mİ?
Baharın yaklaşmasından mı, seçim tarihinin yakınlaşmasından mı, yoksa her ikisi birden mi bilemem ama artık her yer, her konu, her detay seçimle ilişikli hale geldi…
Seçim, yerel yönetimlerde yaşanacak olmasına karşın ısrarla ‘genel seçim havası’ verilmesine ne gerek var?..
Altı üstü belediye seçimi bu,
Türkiye, deneyimlidir zaten…
SORUNLARI KONUŞMALI
Ulaşım, trafik kargaşası ve otopark sorunu konuşuluyor mu?
Peki, hava kirliliği, astım, nefes darlığı, kanserler,
Çevre, orman, park, bahçe, dere konuşuluyor mu?..
Hayır!..
İşsizlik var mı?
Var, tartışılıyor mu?
Yok!..
Kent suçları, TOKİ Rezaleti, Doğanbey faciası,
Yerüstü Tramvay hattı,
Yanlış yere fahiş maliyetli Stadyum,
Hastane ve Şehir Hastaneleri meselesini tartışılabiliyor mu?
Hayır…
Bize bunlar gerekli…
**
Adayların tümü çıksınlar tartışsınlar, bizde ona göre oyumuzu verelim.
Doğrusu bu…
**
REKLAM BELEDİYECİLİĞİ
Marka kent, falan feşmekân kent reklamlarıyla, söylemleriyle belediyecilik olmuyormuş!
Anladık mı, anlamadık mı göreceğiz!..
Başkanlar ehil, ehliyetli ve liyakatli olmalı arkadaş;
Başkanın, kenti geleceğe taşıyabilecek öngörüsü ve vizyonu olmalı, Halk tarafından tanınmalı, bilinmeli, denetlenmeli, Yabancı dil bilmeli, Gelişmelerden haberdar olmalı, Adil, tüm halka eşit olmalı, kuralları, mevzuatı çalıştırmalı, Sultan gibi davranmamalı, Meclisi etkin bir halde tutmalı, Yönetirken meclisi yok saymamalı, Akademik meslek odalarıyla kavga etmemeli, Belediye sivil toplum kuruluşları arasında ayırımcılık yapmamalı, Birleştirici üslup, sevgi dilini kullanmalı.
**
Belediye Başkanları kentine ihanet eder mi?
Etmez, etmemeli…
Belediyesini gereksiz, yararsız ve zamansız ‘işlerle’ borçlandırıp, perişan eder mi?
Etmez, etmemeli…
Halkı arkasından ‘kötü’ konuşturur mu?
Konuşturmaz, konuşturmamalı…
Böylesi olumsuzlukların yaşanmaması için;
Halkı kararlara ortak etmeli!
Nasıl mı?
Birlikte yöneterek!
Buna ‘yönetişim’ deniliyor!..
Bilinen, uygulandığında kaçınılmaz başarısı olan ‘katılımcı’ bir yönetim tarzıdır bu.
BAŞARI İSTEYEN BİRLİKTE YÖNETİR
Başarı isteyen, kul hakkından korkan, Allah rızası gözeten, bireyin ve toplumun sağlığını, mutluluğunu arzulayan, halkın gönlüne dokunmak ve dertlerine derman olmak isteyen Başkan, bu yönetim anlayışını, ‘birlikte yönetme’ prensiplerini kabul etmelidir.
Yöntemler çok basit, mevzuat, yasa ve yönetmelikler de uygun…
Başkan istesin yeter ki!..
AHA GELDİM GİDİYORUM
‘Aha geldim gidiyorum’ dedi büyük ozan.
İki senedir lanet olası bir illetle mücadele eden ülkücülerin susmayan dili, sevdası, çilesi, türküsü, enerjisi, isyankar ruhu ve hakkında çok şey diyebileceğimiz ‘Ozan Arif’ vefat etti.
Ozan Arif olarak ünlenen Arif Şirin öğretmendi.
1970 ‘li yıllardan itibaren edebiyat dünyasına güçlü eserler kazandırdı.
Milliyetçi, toplumcu bir Ozandı, mücadeleci bir şahsiyetti.
Türkeş hapisteyken, moraller çökmüş, ümitler yıkılmışken ortaya çıkıp, “Ölmez bu hareket, ölmez bu dava” diyerek siyasal olarak MHP ‘yi yeniden diriltmişti.
“Ozan Arif kaseti” olmayan, onu dinlememiş bir ülkücü yoktur…
VEYSEL, YUNUS, DADALOĞLU
Bir yanıyla Aşık Veysel, Neşet Ertaş, diğer yanıyla da Yunus,
Halka zulmeden zalimlere, Bolu beyine kafa tutan Köroğlu gibi o da, boyun eğmeyen kimliğini ortaya koyarak 12 Eylül’ün başı Kenan Evren Paşa’ya az mı saydırdı…
Yeri geldi, Devlete meydan okuyan Dadaloğlu oldu…
Taşlama ve hiciv ustasıydı.
Haksızlıklara tahammül edemeyen, ‘sivri dilli’ yapısı ile özel bir adamdı…
Halk ozanları güçlerini Hak’tan, adaletten, emekten, töreden, gelenekten, doğrudan alırlar.
O yüzden de ruhları özgürdür.
Zaten, kula kulluk edenden de Ozan ve sanatçı olmuyor!
NAİM’İ KAÇIRDI
Milli haltercimiz rahmetli Naim Süleymanoğlu’nu Avusturalya’dan birkaç ülküdaşıyla Türkiye’ye kaçıracak kadar ‘yiğit’ bir adamdı…
Bağlamasıyla, Türk’ün dayanışması için gitmedik yer, geceler düzenlemedik ülke bırakmadı.
Ayyıldızlı al bayrak sevdalısı Ozan Arif, vatandaşlarımızın yaşadığı her memlekette, her kıtada bilinen ve tanınan bir şahsiyetti.
Ülkücüler onu merhum Alparslan Türkeş’ten sonra ki en önemli ‘adam’ olarak kabul ederler.
Şair, yazar ve edebiyatçı olarak geriye Radyo, TV programları, şiirler, türküler, destanlar ile tertemiz bir geçmiş ve milyonlarca gözü yaşlı, yüreği yanık dost bırakarak sonsuzluğa yürüdü.
Allah rahmet eylesin. Sevenlerinin başı sağolsun.
Paylaş