Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren BudayıcıoğluYazarın Tüm Yazıları

Kumrulardan biri...

Çocuklarımıza vereceğimiz desteklerin en büyüğü her zaman onların yaşadığı korkuyu, acıyı, kederi, hüznü anlayabilmek, çocukla ya da gençle bunu paylaşabilmek ve her zaman onun yanında olduğumuzu çocuklarımıza hissettirebilmektir.

Haberin Devamı

SEVGİLİ okurlarım,

Topluma, özellikle de gençlerimizin ve kadınlarımızın yaralarına sevgiyle dokunabilmek için çıktığım bu yolda, onlardan pek çok mektup ve mesaj alıyorum. Gerek kitaplarım, gerekse televizyon dizileri sayesinde onlara ulaşabilmiş olmaktan duyduğum kıvanç ve onur anlatılacak gibi değil. Bana öyle içten, öyle duygulu, öyle yakın ve sıcak mektup ve mesajlar yolluyorlar ki, sanki her birini yıllardır tanıyor gibi hissediyorum. Onlar da beni...

Bu mesajları okudukça da anlıyorum ki toplumuzda gençlerimiz ve kadınlarımız kendilerini hâlâ çok yalnız hissediyorlar. Hâlâ en yakınlarına bile içten içe yaşadıkları acıyı, kederi, bunalımı, unutamadıklarını anlatamıyor, paylaşamıyorlar. Ne kadar yaralayıcı bir durum değil mi?

Bir çocuğun ruh halini, kendini koruma gücünün ne kadar zayıf olduğunu, alışkın olmadıkları durumlarda neye, nasıl tepki vereceklerini bilmediğini unutuyoruz bazen. Bir çocuğun da tıpkı yetişkinler gibi davranabilmesini bekliyoruz onlardan.

Haberin Devamı

Çocuğun dünyasının, biz yetişkinlerden çok farklı, çok sınırlı, çok saf ve çaresiz olduğunu toplumun her kesimine iyice anlatmamız gerekiyor. Çocuklarımızı ve gençlerimizi yargılamadan önce onları uzun uzun dinlemeli ve ne hissettiklerini anlamaya çalışmalıyız.

Çocuklarımızla daha iyi ilişkiler kurmanın, en çok da onları uzun uzun dinlemenin, şakalaşmanın, onların kişiliklerine değer verdiğimizi, saygı duyduğumuzu göstermenin çocuklarımızın geleceğinde ne kadar önemli olduğunu bilsek, bunu hiç unutmasak keşke...

Kumrulardan biri...

Bugün sizinle “Kumrulardan biri” imzalı bir mektup paylaşacağım. Birkaç yıl önce televizyonda yayınlanan “Kırmızı Oda” adlı diziyi seyredenler hatırlar. Orada çocukluğunda aile içinde cinsel tacize uğramış bir genç kızın hikâyesini izlemiştiniz. O kızın adı Kumru’ydu. İşte mektubu yazan genç kızımız bu ismi oradan almış ve mektubu bu isimle imzalamış.

Bakalım, “Kumrulardan biri”, mektubunda neler yazmış:

*

Merhaba Gülseren Hanım,

Haberin Devamı

Hayatıma, bundan birkaç yıl önce izlediğim “Kırmızı oda” ile girdiniz ve iyi ki de girdiniz. Dizide izlediğimiz Kumrulardan biriyim ben de. Size bunları anlatmaya utandığım için bari yazayım dedim.

Ben çocukken, evimize sık sık gelip giden bir akrabamız tarafından tecavüze uğradım. Yaşım çok küçüktü ve bana aşırı ilgi ve sevgi gösteriyordu. Evde ailemden göremediğim ilgiyi ondan görmek hoşuma gitmiş, ona çok yakın hissetmiştim kendimi. Onu neredeyse babamdan bile daha çok seviyordum ama bir gün bana öyle şeyler yaptı ki neye uğradığımı şaşırdım.

Ancak öyle korktum ki aylarca olayı kendimden bile sakladım, bir daha o adama hiç yaklaşmadım ve aileme de sanki hiç böyle bir şey yaşamamışım gibi davrandım. O ara geceleri yatağa girince bir türlü uyuyamıyor ve sıkıntıdan sık sık hasta oluyor, okula bile gidemiyordum. Bunlar yetmezmiş gibi adam bir süre sonra beni kenara köşeye sıkıştırıp tehdit etmeye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım ama çok şükür o zaman aklım başıma gelmişti. Bu tehditlerden çok korksam da yılmadım ve adamdan uzak durmaya devam ettim.

Haberin Devamı

SUÇLU GİBİ HİSSETTİM

Bütün bu süreci yaşamak beni ne hale getirdi, size anlatamam. Sanki bütün çocukluğumun üstünden koca bir TIR gibi geçti adam. Aileme söylemek, onlardan yardım istemek aklımın ucundan bile geçmedi çünkü beni suçlamalarından korkuyordum. Sanki büyük bir suç işlemişim gibi hissettim. Kimsenin yüzüne bakamaz oldum. Bu dünyada tek başıma kalmışım, ailem beni uzak bir yerlerde unutuvermiş ve almaya gelmeyeceklermiş gibi hissediyordum.

Dünyada bunu yaşayan tek kişinin ben olduğumu sanıyor ve kendimden çok utanıyordum, ta ki televizyonda Kırmızı Oda dizisini izleyene kadar. O dizide Kumru’nun başına gelenleri izlerken ve bunların gerçek hayat hikâyelerinden alındığını görünce birden gözümden yaşlar gelmeye başladı. Yıllardır herkesten sakladığım anıların kapağı açılıverdi. Demek ki bunu yaşayan bir tek ben değilmişim, başka çocukların da başına böyle şeyler gelmiş dedim. Bu düşünce beni biraz rahatlattı. Ve yaşadıklarımı yakınlarımla paylaşmaya karar verdim ama ne yazık ki aldığım cevap, “Acaba sen mi fazla yüz verdin?” oldu. Öyle olunca iyice kesildi ümitlerim ve acılarımı içime gömdüm. Korktuğum olmuş ve beni kimse anlamamış, üstelik onlar da beni suçlamıştı. Kendimi çok yalnız ve çaresiz hissediyordum.

Haberin Devamı

Yıllarca erkeklerden hep çok uzak durmuştum zaten. Belki de yalnızlıktan, bir süre sonra sosyal ortamlara giremez oldum, içime bir korku, panik geldi. Birkaç kere intihar etmeyi denedim, onu da beceremedim. En çaresiz günlerimde çareyi Kırmızı Oda’daki Kumru’yu izlemekte buldum. Her cuma akşamı, sanki seansa girer gibi, ışıkları kapattım, orada doktor rolünü oynayan Binnur Kaya’nın söylediği her şeyi sanki siz bana söylüyormuşsunuz gibi dikkatle dinledim.

Yedi ayım böyle geçti. Televizyonun karşısında kimi zaman ağladım, kimi zaman kendi kendime konuştum, kimi zaman da yüzüme bir gülümseme yerleşti, sanki kaybettiğim umutlarım yavaş yavaş yeniden yeşermeye başladı. Sosyal ortamlarda gelen panik ataklarımı daha kolay kontrol edebildiğimi gördükçe çok sevindim. Belki de içinizden “Neden psikoloğa gitmedin?” diye sorarsınız ama buna da ailem engel oldu. Sen deli değilsin dediler. Deli değildim ama delirmeme az kalmıştı, bunu da kimseye anlatamadım.

Haberin Devamı

DERDİNİN DERMANI SENDE

Sonradan her şeyden vazgeçtim, derdinin dermanı sende kızım, dedim. Madem sen de bir Kumru’sun, başının çaresine bak, teslim olma, dedim. Yürü dedim... Okula, kitaplara yöneldim, daha çok çalıştım. Üniversiteyi kazanınca kendime güvenim biraz daha arttı. Hele ki ailemden kopup bir yurtta yaşamak da iyi geldi bana. Orada sadece ben değil, bütün kızlar yalnız.

Şu anda eğitimime devam ediyor, her gün sizin kulaklarınızı çınlatmaya ve kafamda sizinle konuşmaya devam ediyorum. Siz iyi geliyorsunuz bana, iyi şeyler söylüyorsunuz, güven ve umut veriyorsunuz.

İyi ki varsınız... Sizi seviyorum.

Kumrulardan biri...

ÇOCUKLARIMIZI ANLAMALIYIZ

Kızımız mektubu “Kumrulardan biri” diye imzalamış. Kumrulardan birinin bana duyduğu güven, gelen diğer mektup ve mesajlar gibi bana da kendimi çok iyi hissettirdi. Demek insanlar sesini duyuyor, dedim.

Mektubu okuyunca önce, “Demek bunca olay yaşamış ama ailesinin uzun süre hiçbir şeyden haberi olmamış” dedim. Neden acaba? Oysa bu, biz aileler için ne kadar önemli bir soru. Bizim çocuğumuzun başına böyle bir şey gelse bunu bize anlatır mı, anlatmaz mı? Aman ha, bu sorunun cevabını iyi düşünün. Çocuğunuz sizden çok korkuyorsa, bu olayda sizin de onu suçlayacağınızı düşünüyorsa bence paylaşmaz.

Oysa çocuklarımız ve gençlerimiz yaşadıkları sorunları, duygularını, korkularını, içlerine gömdükleri acıları, aldıkları yaraları bizimle paylaşamıyorsa,bu bizi de çok üzer. Öyle değil mi?

Biz aileler ne yapalım?

Çocuklarımıza vereceğimiz desteklerin en büyüğü her zaman onların yaşadığı korkuyu, acıyı, kederi, hüznü anlayabilmek, çocukla ya da gençle bunu paylaşabilmek ve her zaman onun yanında olduğumuzu çocuklarımıza hissettirebilmektir. Onu sorguya çekmek, nasihat etmek yerine her zaman onları dinlemeyi ve anlamayı seçmeliyiz. Onların ağzından çıkan her kelimeye dikkat etmeli, onu korkutacak tepkiler vermek yerine onun sizin için ne kadar önemli ve değerli olduğunu, sözlerimizle ve davranışlarımızla hissettirmeliyiz.

ASLA PES ETME

Sevgili Kumrulardan biri...

Bu yaşadıklarını bizlerle paylaştığın için öncelikle sana teşekkür ederiz. Bu acılarla kendi başına mücadele edip zor dönemler yaşamış, çok üzülmüş hatta ölmeyi bile düşünmüşsün. Ancak dertlerine yine kendin derman bulmuş, teslim olmamış ve sorunlarını ciddiye alıp onlarla en iyi şekilde mücadele etmiş ve sonunda bu mücadeleden galip çıkabilmişsin.

Ne mutlu sana... Seni gönülden kutluyoruz. Ülkemizde senin yaşadığına benzer acılar ve travmalar yaşayan pek çok çocuk ve genç var. Bu tavrınla onlara da güzel bir örnek oldun. Şunu unutma ki, çocuklukta yaşanan bu tür cinsel taciz ve tecavüzler nedeniyle bizler seni asla yargılamıyor ve kınamıyoruz. Bir çocuk, çok kolay kandırılabilir ve kandırıldığı için asla suçlanmaz ve değerinden hiç bir şey kaybetmez.

Sen bizler için çok değerlisin ve tertemizsin. Kendini geliştirmeye ve kendine iyi bir hayat yaşatmak için uğraşmaya devam et lütfen.

Çok sevgiler...

Cevabı hepimiz adına yazdım ve imzaladım. Umarım okuyanlar da bu mektuba gönülden imza koyacaktır.

Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın, sevgiyle kalın...

Sizler de bana gb@madalyonklinik.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları