Psikolojik mi, biyolojik mi

Öyle biyolojik problemler var ki, fiziksel şikayetlerle kendisini göstermese de psikolojimizi biz farkına bile varmadan bozar.

Haberin Devamı

Fiziksel sağlığımız bozulduğunda psikolojik sağlığımız da bozulur, bunu az veya çok hepimiz yaşamışızdır. Ufacık bir hastalıkta bile, bir gripte örneğin, tadımız kaçar, gergin, sinirli, bıkkın hissederiz, etrafımızdakilere karşı toleransımız düşük olur. Birkaç gün sonra grip geçince, iyice iyileşince, psikolojimiz de eski haline döner, keyfimiz, neşemiz yerine gelir.

Ama öyle biyolojik problemler var ki, kendisini hastalık olarak belli etmese de, fiziksel şikayetlerle kendisini göstermese de psikolojimizi biz farkına bile varmadan bozar.
Uzun zamandır bıkkın, yorgun, halsiz, mutsuz hisseden kişi, ortada belirgin bir hastalığı da olmayınca, bunun nedeninin psikolojik olduğunu sanabilir.
Psikolojisini düzeltmek için birçok şey dener ama sonucu değiştiremez, ne yaparsa yapsın bir türlü iyi hissedemez. Sonuç olarak kendisini çaresiz ve umutsuz hissedebilir.
Oysa kan şekerindeki dengesizlikler, hipotiroidi, hipertiroidi, D vitamini eksikliği, kansızlık, kalsiyum yüksekliği, hipofiz bezinin yeterince hormon üretmemesi, böbrek üstü bezinin çalışmaması veya başka durumlar da kişinin yorgun, bıkkın, halsiz hissetmesine neden olabilir. Böyle durumlarda, her şeyden önce biyolojik problemimizi düzeltmemiz gerekir, yoksa iyi hissetmemiz mümkün olmaz.
Öyleyse, kendinizi kötü hissettiğinizde psikoloğa gitmeden önce, yaşadığınız sıkıntıların kaynağının fiziksel olup olmadığını anlamak için genel bir sağlık kontrolü, kan değerlerinin genel bir taramasını yaptırmak çok faydalı olabilir.
Çünkü psikolojik sıkıntılarınıza yola açan fiziksel bir probleminiz varsa, buna yol açan gerçek nedeni ortadan kaldırmadığınız sürece psikoterapi de hiçbir işe yaramaz.

Psikolojimizi bozabilecek tıbbi durumlar başlıca 4 kategoride incelenir:

1- Dışarıdan aldığımız maddelerin neden olduğu sorunlar; Alkol, uyuşturucu veya bazı ilaçların yan etkileri.
2- Sinir sistemi, kalp ve damarlarıyla ilgili hastalıklar; yüksek tansiyon, ritim bozukluğu, MS (multiple sikleroz) hastalığı, epilepsi, tümörler vb.
3- Enfeksiyonların neden olduğu hastalıklar; HIV, herpes, idrar yolları enfeksiyonları, zatürre vb.
4- Metabolizma veya endokrin ile ilgili bozukluklar; tiroit, vitamin eksiklikleri, elektrolit dengesizlikler, kansızlık, hormonal dengesizlikler (menopoz, adet dönemleri, testosteron dengesizlikleri...), şeker hastalıkları vb.

NEREDEN BAŞLAMALI KİMDEN YARDIM ALMALI

Bazen insan nereden başlayacağını, kimden yardım alabileceğini bilemez, böyle durumlarda aile hekiminize danışabilirsiniz.
Bir endokrinoloji uzmanı da şikayetlerinize neden olabilecek fiziksel sıkıntıları ortaya çıkarmak için gerekli yönlendirmeleri yapabilir.
Psikolojik sıkıntılara neden olabilecek biyolojik problemlerin neler olabileceğini sizinle paylaşabilmek için Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Serpil Salman’dan yardım istedim.
Onun bu konuyla ilgili hazırladığı çok önemli bilgiler size bir fikir verebilir:
* Diyabet (şeker hastalığı), toplumda yaygın görülen ve kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek bir hastalıktır. Kan şekerinde aşırı düşüklük (hipoglisemi) veya aşırı yükseklik kişinin ruh durumunda önemli değişiklilere neden olur. Sinirlilik, gerginlik, kaygı gözlenebilir. Ayrıca cinsel istekte azalma, erkeklerde sertleşme problemi gibi sorunlar da gelişebilir.
* Toplumda nispeten sık görülen hastalıklar olan hipoglisemi, hipotiroidi, nadir hastalıklar olan kalsiyum düzeyinde aşırı artış, Cushing sendromu, böbrek üstü (adrenal) bezde yetersizlik, depresyon izlenimi verebilir ve bazen bu hastalıklar gözden kaçabilir.
* Hipoglisemi, hipertiroidi veya tirotoksikoz ve bazı nadir hastalıklarda (Cushing sendromu, Karsinoid sendrom, feokromositoma) sinirlilik görülebilir.
* Çoğu zaman psikolojik nedenli olarak yorumlanan baş ağrısı; hipoglisemi veya nadiren hipofiz bezindeki bir tümöre bağlı olabilir. Baş ağrısı kriz halinde (çok hızlı) yükselen kan basıncı artışına eşlik ediyorsa böbrek üstü bezinden aşırı katekolamin (adrenalin vb hormonlar) salgılayan tümör (feokromositoma) akla gelmelidir.

HİPOTİROİDİ, ZEKA GERİLİĞİNE YOL AÇABİLİR

* Feokromositomadaki tansiyon krizleri birçok olguda panik atak ve anksiyete tablosu olarak yorumlanır, tedaviye yanıt alınamayınca şüphelenilmesi üzerine tanı konulur.
* Bazı endokrinolojik hastalıklarda hafıza ve öğrenme ile ilgili sorunlara rastlanabilir. Hipotiroidi, bu hastalıklar arasında ilk sıradadır. Bu hastalar sıklıkla ama hafif derecede zor/yavaş anlama, konsantre olamama, yakın geçmişe ilişkin hafıza kaybı gibi yakınmalar bildirirler.
* Hipotiroidi doğumsal ise ve tedavi edilmezse zeka geriliği ile sonuçlanabilir. Bu riske karşı, ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde yenidoğan bebeklere rutin olarak TSH ölçümü yapılmaktadır. Bebeğin tiroid hormon üretiminin normal olduğu, ancak annede hipotiroidi bulunan durumlarda da, -konjenital hipotiroidi derecesinde olmasa da- ileriki hayatta problemler yaşanabilir. Böyle gebeliklerin ilk aylarında annenin uygun şekilde tedavi edilmesi çok önemlidir, zira bebek kendi tiroid hormonunu gebeliğin 12’nci haftasından önce üretememektedir. Yeterli tedavi yapılmazsa çocukluk çağında bilişsel fonksiyonlarda nispeten azalma, IQ puanının yaşıtlara göre 7-10 puan gibi düşüklüğü derecesinde problem beklenebilir.
* Bilişsel fonksiyonlarda göreceli bozulma, dikkat dağınıklığı beklenebilecek önemli bir endokrinolojik problem, diyabettir. İnsülin ve şeker düşürücü ilaçların aşırı etkisine bağlı olarak sık ve ağır hipoglisemi dönemleri geçiren küçük çocukluk çağındaki veya yaşlı diyabetlilerde bilişsel fonksiyonlarda bozulma olabilir.

Haberin Devamı

D ViTAMiNi EKSiKLiĞi YAŞAM KALiTESiNi DÜŞÜRÜR

Haberin Devamı

* Yaşlılarda diyabet varsa demans gelişiminin nispeten sıklaştığına dair veriler bulunmaktadır.
* Büyüme hormonu eksikliği olan çocuk ve erişkinlerde de yaşam kalitesinde bozulma (enerji düşüklüğü, konsantrasyonda yetersizlik vb.) görülebilir.
* Niasin (B3) eksikliği çok nadirdir, bununla beraber hafıza kaybı, psikoz yapabilir.
* Ağır düzeyde C vitamini eksikliği depresyon yapabilir.
* B12 eksikliği kognitif değişiklikler (hafızada, algılamada vb.), yaşlılarda açıklanamayan psikiyatrik bozukluklar ve demans yapabilir.
* D vitamini eksikliği, Türkiye’deki oranı tam olarak bilinmemekle beraber, örtülü giyinen kadınlarda daha belirgin olmak üzere sık olduğunu biliniyor. ABD, Kanada, Avrupa’da özellikle yaşlılarda daha belirgin olmak üzere yüzde 20-100 eksiklik var.
Kalsiyum, fosfor ve kemik metabolizması için önemli bir vitamin. Yetersizliğinde oluşabilecek kas / kemik ağrıları, kas güçsüzlüğü, kırığa bağlı sıkıntılar, yatağa bağımlılık, sosyal izolasyon vb. ek ruhsal sorunlar yaratır ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olur.

Yazarın Tüm Yazıları