Paylaş
* Okulu olsa kesinlikle giderdim.
* Her şeyi tam yapmak istiyor insan.
* Ufacık bir hata yapsam her şeyi mahvederim diye korkuyorum.
* Düşünsenize, siz en iyisi için uğraşıyorsunuz ama yine de yaptığınızın doğru olup olmadığından emin değilsiniz. Hatta bazen en iyisini yaptığınızı düşünürken hata yapmış oluyorsunuz.
* İş hayatımda bile bu kadar kaygılandığımı bilmem.
* Korku, heyecan, aşk, kızgınlık, bıkkınlık, özlem, mutluluk, neşe, üzüntü; bütün duyguları yaşatıyor insana.
* Bilgi istiyor, öyle el yordamıyla, kulaktan dolma bilgiyle yapılacak bir şey değil.
* Sabır istiyor, sıkıldım artık vazgeçiyorum diyemezsiniz.
* Sevgi istiyor, her daim, koşulsuz, şartsız!
* Emek, enerji, motivasyon istiyor, “yoruldum bugün yapmak istemiyorum” deme hakkınız yok.
* İşin kötüsü bunlar, yani bilgi, sevgi, sabır, emek hepsi birbiri içinde dengeli olmalı, biri biraz az olduğunda veya fazla olduğunda hemen aksaklıklar başlıyor.
* Ayrıca, bunlara ihtiyacın dozu her yaşa göre değişir, kimisine daha fazla ihtiyaç duyar, kimisine ihtiyacı azalır. Yani yaşa göre de dengeyi tam tutturmak çok önemli.
* Emekli olmak diye bir kavram yok, görevleriniz, sorumluluğunuz ölene kadar bitmiyor.
Yukarıdaki kişi sizce neden bahsediyor? Hangi meslek bu kadar zor olabilir?
Tahmin ettiniz belki: Anne-baba olmak!
MÜKEMMEL ÇOCUK DİYE BİR ŞEY YOK
Çocuklarımız sağlıklı olsun, hastalanmasın, başlarına kötü bir şey gelmesin, iyi eğitim alsın, başarılı olsun, hobileri olsun, mutlu olsun, iyi arkadaşları olsun isteriz ama bu uzun bir yolculuktur.
Bazen bu yolculukta pürüzlerle karşılaşır ve zorlanırız. Yanlış yapmaktan ya da bir şeyleri eksik yapmaktan korkarız, kaygımız artar. Etrafımızdan destek arar ve daha fazla bilgi edinmeye çalışırız. Anne-babaların en çok sorduğu sorulardan biridir: Nerede hata yapıyorum? Doğrusu nedir?
Anne-babalar genellikle bir formül isterler: Mutlu, başarılı “mükemmel bir çocuk” yetiştirmenin formülü... Onlara önce “mükemmel” çocuk olamayacağını ve onların da mükemmel anne-baba olmaya çalışmaktan vazgeçmeleri gerektiğini anlatamaya çalışırım.
Bununla beraber, her çocuğun bulunduğu sosyoekonomik çevre, kültürel yapı, aile yapısı, karakter özellikleri farklı olsa da bazı noktalar var ki emin olun bunlara uyduğunuzda çocuğunuz için elinizden gelenin en iyisini yapmış olursunuz. Bu listeye bir göz atın. Sizce neleri doğru, neleri yanlış yapıyorsunuz?
ÇOCUĞUNUZU UĞURLARKEN SARILIP ÖPÜN
1- Kendi ruh sağlığınızın iyi olmasını sağlayın. Çocuğunuzun tüm duygularınızı sünger gibi çektiğini unutmayın. Depresyon, kaygı, öfke gibi sıkıntılar yaşıyorsanız, çocuğunuz bundan olumsuz etkilenecektir. Araştırmalar, mutlu anne-babaların çocuklarının diğer çocuklara göre daha mutlu olduğunu göstermiştir.
2- Çocuğunuzu uğurlarken ve karşılarken öpün, sarılın. Bunu yapmadığınız gün olmasın. Dokunma karşılıklı güven ve emniyet duygusunu besler. Özgüveni arttırır. Bağışlıklık sistemini destekler. Kasları gevşetir, sinir sistemini dengeler. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin salgılanmasını sağlar. Dokunmanın sadece ruh sağlığı değil beynin gelişimi için de çok faydalı olduğu ispatlanmıştır.
3- Çocuğunuza küsmeyin. Küsmek problemleri çözmekten kaçmaktır, savaşa sessiz devam etmektir, hiçbir işe yaramaz.
4- Çocuğunuzla kavga etmeyin. Karşı fikirlere sahip olmanın normal olduğunu ve bunu tartışarak ve konuşarak da çözebileceğinizi öğretin. Unutmayın siz yetişkinsiniz.
5- Çocuğunuzun aklını okumaya çalışmayın, ona ne düşündüğünü, ne hissettiğini sorun ve dinleyin.
6- Efor sarf etmesi, elinden gelenin en iyisini yapması için motive edin ama mükemmeliyetçi olmayın. Mükemmeliyetçi anne-babaların çocukları kendilerini sürekli eksik ve hatalı hissederler. Dolayısıyla özgüvenleri düşük olur. Depresif ve kaygılı olma oranı daha fazladır.
KURAL OLMADIĞINDA KAOS KAÇINILMAZ
7- Onları överken akıllarını değil çabalarını övün. Eğer sürekli ne kadar zekalarını överseniz, “zeki” olmak sıfatını kaybetmemek için risk almayabilirler. Kendileri için daha kolay olanı seçmeye meyilli olurlar. Oysa çabalarını övdüğünüzde, başarmak için çaba göstermeye devam etmek isteyeceklerdir.
8- Çocuğun ruhsal gelişiminde babalar da anneler kadar önemlidir. Nasıl bir çocuğun dünyaya gelebilmesi için bir anne ve bir babaya ihtiyaç varsa, büyümesi, yetiştirilmesi için de hem anneye hem de babaya ihtiyaç vardır. Bu sadece babaların değil, annelerin de hatırlaması gereken önemli bir bilgidir. Araştırmalar, babasıyla ilişkileri iyi olan çocukların daha özgüvenli olduklarını göstermiştir.
9- Çocuklar kuralları severler. Hatta kuralların olduğu ortamlarda kendilerini daha güvende hissederler. Kurallarla büyüyen çocuklar, sanılanın aksine daha kolay risk alır, kendilerini daha kolay kontrol edebilirler. Çünkü neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair kafalarında daha net çizgiler vardır. Kural olmadığında kaos olur. Kural koymak, disiplinli olmak ile katı ve acımasız olmak karıştırılmamalıdır.
10- Televizyon seyretme sürelerini kısıtlayın. Televizyon seyretmek, çocuğun çevresiyle ilişkisini kısıtlar, sosyal becerileri (konuşurken sıra beklemek, dinlemek, kendini ifade etmek, bağırmadan konuşmak vb.) öğrenmesini engeller ve hayatın içine aktif katılımını kısıtlar. Çocuklar, bebeklikten itibaren en çok çevreleriyle aktif olarak ilişki içine girdiklerinde öğrenirler. Onlarla konuşmak, onları değişik ortamlara sokmak, değişik nesneleri görmelerini, ellemelerini, duymalarını, koklamalarını sağlamak, değişik insanlarla sosyalleşmesine olanak tanımak, sosyal becerileri öğretmenin en iyi yoludur. Sosyal becerileri iyi olan kişi insanlarla olmaktan çekinmez, daha çok sosyalleşir. Sosyal olan kişiler daha mutludur.
AKŞAM YEMEKLERİNİ BERABER YİYİN
11- İnsanlarla iyi ilişkiler kurabilmesi için gerekli becerileri öğretin. İnsanların arkasından konuşmak, her insanda kusur bulmak, onları suçlamak yerine empati yapmasına, hoşgörülü olmasına, çatışmaları konuşarak çözmesine destek olun.
12- Hobi sahibi olmasını sağlayın.
13- Akşam yemeklerini beraber yiyin. Bunun ne kadar önemli olduğuna inanamazsınız. Araştırmalar, aileleri ile akşam yemeği yiyen çocukların duygusal açıdan daha dengeli, sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklara daha az yatkın, derslerinde daha başarılı, daha az depresif olduğunu gösteriyor.
14- Çocuğunuzun yeterli uyku almasına dikkat edin. Günümüzde birçok çocuk yeteri kadar uyumuyor ve bu ciddi sorunlara yol açıyor. Amerika’da 3000’den fazla lise öğrencisiyle yapılan bir araştırmada, notları en yüksek olan çocukların diğer çocuklara göre ortalama 15 dakika daha fazla uyuduğu tespit edilmiş. Uykusuzluk, depresyon, dikkatsizlik, öfke, unutkanlık, kilo problemi gibi başka sorunlara da neden oluyor.
15- Çocuklarınıza empati kurmayı öğretin. Empati; başkalarının ne hissettiğini, neye ihtiyaçları olduğunu, ne düşündüklerini anlama kapasitesidir. Bu beceriyi geliştirenler acı çekenlere, yardıma ihtiyaç duyanlara yardım etmeyi öğrenecek ve başkalarına merhametle yaklaşabilecektir.
KAYITSIZ VE ŞARTSIZ ONLARI SEVİN!
16- Özkontrol becerisini geliştirmelerine yardım edin. Özkontrolu olan kişiler, harekete geçmeden önce durup düşünebilme becerisine sahipir. Bu sayede içeriden veya dışarıdan gelen baskılara hemen tepki vermek yerine doğru olana göre davranma yetileri vardır.
17- Saygıyı öğretin. Etrafındakilere düşünceli ve saygılı davranmaları, kibar olmaları, “teşekkür ederim”, “lütfen” gibi kelimeler kullanmaları için teşvik edin.
18- Adil olmalarına teşvik edin. Her zaman adil ve tarafsız davranmalarını isteyin. Haksızlık yapmamanın ne kadar önemli olduğunu, sadece kendi haklarını değil, başkalarının da haklarını korumaları gerektiğin öğretin.
19- Dürüst olmalarını öğretmek istiyorsanız siz de onlara karşı, onların yanında her zaman ve her yerde dürüst olun.
20- Sevin. Sevin. Sevin. Kayıtsız, şartsız sevin. Yemek içmek gibi, sevgiye ihtiyaçları olduğunu unutmayın!
Paylaş