Alem bu Amerikan milleti. Herkes yeni yıl şenliklerine hazırlanırken balığa çıkmanın anlamı ne ola ki? ‘‘Selam, ne balığı var?’’ diyorum. Yüzlerinde hayret ifadesi.
Yaşlı olanı yanıtlıyor: ‘‘Bu nehirde avlanacak balık yok, timsah ihbarı aldık bugün. Burada yenisin herhalde. İlerdeki levhayı okumadın mı?’’ Levhada ‘‘Çöp atmayın’’ şeklinde bir ikaz var sanıyordum. Meğer ‘‘Timsahlara dikkat’’ yazılıymış.
Yeşil çimler bir boy kesilmiş, palmiye ağaçları tek katlı evleri birbirinden ayıran doğal sınır. Önümde kavis çizerek uzanan nehir Atlantik'e açılıyor. Yılın son güneşi her geçen dakika aşağı çekiliyor. Bahçede kahvemi yudumlarken geçmiş yılın bir muhasebesini yapıyorum. Amerikan ekonomisini sarsan dev şirket iflasları, El-Kaide eylemleri, Başkan Bush'un Irak tutkusu, AK Parti iktidarı, Türkiye'nin AB üyeliği, isimleri belleklerden silinmeye başlayan Ecevit-Yılmaz-Çiller-Bahçeli, Denktaş'ın sağlığı, Kıbrıs'ın geleceği, sinema fragmanları gibi gözümün önünden geçiyor. Dalmışım.
Hışırtılı bir motor sesi ufuk turumu kesiyor. Krom şasili bir cip çimleri ezerek nehir kıyısında duruyor. Palmiye yapraklarından süzülen akşam güneşi son model cipin gövdesinde yansıyor. Üstü açık kasasında çelik saplı dört olta. Arazi aracının orta yaşlı şoförü ile yanındaki genç oltaları alarak çimlerin nehirle buluştuğu yere yürüyorlar. Dalları iç içe girmiş bir kauçuk ağacının iki yanından kanlı et görünümlü yemi nehre savuruyorlar.
TİMSAHLARA DİKKAT
Alem bu Amerikan milleti. Herkes yeni yıl şenliklerine hazırlanırken balığa çıkmanın anlamı ne ola ki? ‘‘Selam, ne balığı var bu mevsimde?’’ diyorum. Yüzlerinde hayret ifadesi. Bakışıyorlar. Yaşlı olanı yanıtlıyor: ‘‘Bu nehirde avlanacak balık yok, timsah ihbarı aldık bugün. İki metrelik bir canavar yeşilliklerde gezinirken görülmüş. Kauçuk ağacının gölgesinde yuva kurar timsahlar.’’ Şaşkınlığım dikkatini çekmiş olmalı. ‘‘Burada yenisin herhalde. İlerdeki levhayı okumadın mı?’’ Levha elli metre ilerde. ‘‘Çimlerde yürümeyin. Çöp atmayın’’ şeklinde alışık olduğum ikazlar olduğunu sanıyordum. Meğer ‘‘Timsahlara dikkat’’ yazılıymış.
Yeni yıla New York'un soğuğu yerine güneyin ılımlı havası içinde girmek için Florida'ya atmıştım kendimi. Bir kaç saat önce çimlerde güneşlendiğim yerde timsahların tur attığını nereden bileyim. 2003'e giriş yaptığım yer Amerika'nın ideal on kenti arasında. Oysa 11 Eylül eylemlerinde yer alan El-Kaide teröristlerinden beşi bu kentte yaşamış bir süre. Usame taifesi artık buralara uzanmaz derken timsah sorunu çıktı karşımıza. Kaldığım eve dönüp bahçe-sokak kapılarını tek tek kilitledim. Yeni yıla girerken boyumdan uzun timsahla karşılaşmaya hiç meraklı değilim.
ESKİ EŞYALARINI ATTILAR
2003'ün ilk sabahı günlük gazeteleri alacağım bayiye giderken kaldırım üstünde rengi atmış kanepe-koltuk, küçük masa, kumaş kaplı valizler görüyorum. Taşınan var diyeceğim ama aklım yatmıyor. Bir, iki değil onlarca evin önüne yığılmış bu eşyalar. Bayiye soruyorum, gülüyor: ‘‘Haitili onlar. Geçen yılda yaşadıkları dert ve sorunlardan eski eşyaları atarak kurtulacaklarına inanıyorlar.’’ Kentin dışında Latin Amerikalıların mahallelerinde çeşitli batıl itikat uygulamaları sürüyor. Küba göçmenleri geride kalan yılın kötü olaylarından kurtulmak için geceyarısı evin arka kapısından sokağa bir kova su döküyorlar. Panamalı aileler gece saat 12'yi vurunca gelecek 12 ayı temsil eden oniki üzüm tanesi yerken dua ediyorlar. Ekvatorlu erkekler hasırdan örülmüş başında şapka, şişman ve kederli yüzlü bir maketi yılın son akşamında omuzlarında taşıyıp mahallede gezdiriyorlar. Saat 12'de yolun ortasına koyup gaz dökerek yakıyorlar. Böylece geçmiş yılın kötülüklerinden sıyrılmış oluyorlar. Hasır adam yandıktan sonra mahalle çocukları en yeni elbiselerini giyerek sokağa çıkıyorlar. Sabaha kadar eğlence başlıyor. Venezuelalılar ise refah ve sağlık sembolü olan mercimek çorbası yiyerek yeni yıla giriyorlar. Brezilyalılar Aralık ayının son gününü samba grupları eşliğinde saatlerce dans ederek geçiriyorlar, gençler uğur getirsin diye plajlarda kümelenip yeni yılın ilk güneş doğuşunu izliyorlar.
EN ÇILGINI LONDRA'DA
Bunlar, olumlu sonuç verdiği kanıtlanmamış dahi olsa, zararsız itikatlar. Yeni yıla giriş etkinliklerinin en görkemlisi muhtemelen New York'ta oluyor. Amerikalısı ve yabancı turistiyle yüzbinlerce kişi Manhattan'ın göbeğinde Times Meydanı'nda şenlikleri izlemek için bir gün öncesinden yer tutuyorlar. Oysa soğuk, yağmur veya kara ilaveten son yıllardaki terör korkusu, müzikli, eğlenceli şenliğin manzarasını harbe gidecekmiş gibi silahlı asker ve polislerin görüntüsüyle bozuluyor.
Yeni yıl kutlamalarının en çılgını bence Londra'da. Bir kez Trafalgar Meydanı'nda Big-Ben 12'yi vurduktan sonra, erkeğin gömleğini, kadının bluzunu sütyenini fora edip meydanın ortasındaki havuza atladıklarına şahit oldum. İnsanın kanını donduran soğuğa aldırış etmeyen gençler dakikalarca buz gibi suda hoplayıp zıpladılar, şarkı söylediler. Kalın paltoma, kaşkolüme rağmen beni bir üşüme aldı. Eve döndükten sonra iki gün soğuk algınlığından yatakta yattım. Belki de gördüğün manzaranın psikolojik etkisiyle vücudum soğuğa direncini kaybetmişti.
2002, günahı-sevabıyla artık geride kaldı. Son 12 yılda iki defa (1991-2002) baştan sondan aynı rakamlı iki yıl geçirdik. Gelecek kuşaklar bu şansa ancak 2112'de sahip olacaklar. Sağlıklı, huzurlu, hayırlı nice yıllara.