Ünlü Türklerin kaldığı cezaevinde ‘Siyah İsa’

Adam rahat 2 metre. Üstünde mor renkli eşofman, tulum takımı. Yumuşak bilek hareketiyle topu zıplatarak basketbol kortuna çıktığında yer yerinden oynuyor.

İzleyicilerin çoğunluğu Afrika- Amerika kökenli. Bildiklerimize benzemiyor burası. New York’ta Rikers cezaevinin açık hava kortu. Çevresi keskin tellerle çevrili, oyuncusu da seyircisi de mahkum. Ünlü bazı Türkler de kaldı bu cezaevinde.

2.18 lik adam göründüğünde hayranları “Jayson, Jayson” diye koroya başlıyor. Cezaevi müdürü dahi hayranı:

“Rikers’da böylesine popüler bir mahkum görülmediğine kalıbımı basarım.”

Jayson yakın-uzak atışlarla potayı yokluyor, hayran korosu slogan yeniliyor:

“Dank, Jayson dank.”

Basketbol için yaşlanmış ama hala atımlık dahi olsa barutu var. Ceza çizgisinden potaya topla birlikte yükseliyor. Çift elle çemberin üstünden dank vuruşunu yapıyor. İzleyici çığlıkları cezaevi duvarlarında yankılanıyor.

Kıdemli gardiyanlar, mahkumlar yıldız muamelesi yapıyor Jayson’a. Herkes el sıkmaya geliyor. Dışarıdan tonla mektup alıyor, cevap için günde dört saatini harcıyor. Seri katiller, azılı mücrimler saygı gösteriyorlar, isteği var mı diye soruyorlar. Michael Jordan buraya gelse onun kadar popüler olmaz. Mahkumların gözünde Jayson, Siyah İsa.

Jayson şimdi Mehmet Okur’un forma giydiği New Jersey Nets’in pivot oyuncusu idi. 90 milyon dolarlık transferinin ilk yılında takım arkadaşı Stephon Marbury’yla çarpışıp ayağı kırılınca basketbola veda etti.

Şubat 2002’de South Carolina’da 14 milyon dolarlık malikanesinde verdiği davette şoförü Costas Christofi otomatik silahıyla kazara öldürünce dokuz yıl hüküm yedi. Cezaevinde dini bir kulüp kurdu, birlikte kiliseye gidiyorlar. Mahkumlar, İncil kitaplarını imzalatıyorlar Jayson’a. Basketbolu mahkumları memnun etmek için oynuyor. Günde sadece bir dank atıyor. Jayson Williams bu yıl içinde özgürlüğüne kavuşacak.

TV’de Soap Opera türü dizilerde oynayan Nick Santino ile köpeği Rocco’nun paylaştığı trajedi, konser muhiti Lincoln Center’da son bir haftadır tazeliğini muhafaza ediyor. Santino’nun yaşadığı binanın yönetim kurulu, “Burada kalmak istiyorsan köpeğini yok et, daire sahipleri korkuyor” ultimatomu verdi.
Düşük kiralı daireyi elinden kaçırmaya korkan aktör çevresinde pit bull’u alacak kimse bulamadı. Sokaktan çekip aldığı hastalıklı köpeği doktorlara götürüp iyileştirmiş, sonradan yanından ayırmaz olmuştu. Canı gibi sevdiği “Hayatımın bir parçası” dediği beş yaşındaki Rocco’nun tekrar sokaklara düşeceği korkusundan bir klinikte ötanaziyle hayatına son verdirdi.

47 yaşındaki aktör evine dönünce bunalıma girdi, “Sen bana güvenmiştin ama ben sana ihanet ettim. Sen böyle bir sonu hak etmedin. Bizi birlikte defnetsinler” diye not bırakıp çok miktarda ilaç alarak intihar etti.

Alan Rosenfeld (66) liselerde daktilo hocası. Esas mesleği avukatlık, New York’ta emlak firması sahibi, portfoyü 10 milyon dolar değerinde. Rosenfeld’in öğretmenlik maaşı yılda 100 bin dolar. Ayrıca sağlık sigortası, paralı izne çıkması, giderek artan emekliliği de ödeniyor. Peki ne olmuş derseniz, işte yanıtı:

Rosenfeld son 10 yıldır bir kez dahi ders vermedi. Çoğu zaman okula dahi gelmiyor. Geldiğinde bir odada hukuk davaları, emlak işleriyle uğraşıyor. Esas kötü yönü ise sübyancılığı. Veli ve öğrenci şikayetlerine rağmen torunu yaştaki kız çocuklarını cinsel tacizde bulunan Rosenfeld bazı hocalara tanınan ayrıcalıklı kontratla işe alındığı için kovulamıyor. Okul yönetiminin emekli olması yönündeki taleplerine, “Maaşım iyi, hocalık da yapmıyorum, emekli olmam budalalık” diye karşılık veriyor. New York eğitim sisteminde Alan Rosenfeld gibi bir düzine öğretmen var. Roland Pierre adlı bir diğer hoca 97 bin dolarlık maaşla 14 yıl çalışmadan öğretmenlik yaptı. Altıncı sınıfa giden bir kız çocuğuna tecavüz davası 76 yaşındaki Pierre’in emekliye ayrılacağı teminatı üzerine geri çekildi.
Yazarın Tüm Yazıları